Aylardır sözü edilen paket açıklandı. “Demokratikleşme paketi” adı altında atılan bu adımı, aslında insan hak ve özgürlüklerinin genişletilmesi açılımı olarak görmek mümkündür. Zira paketin içeriği incelendiğinde, insan hak ve özgürlüklerinin, bireysel hürriyetin ve inanç hürriyetinin önündeki bazı engellerin kaldırıldığı görülmektedir.
Birkaç istisna olsa da, kamuda başörtüsünün genel olarak serbest bırakılması oldukça önemli bir adımdır.
Fazla değil, şöyle birkaç yıl geriye gidersek bırakın kamuda başörtüsüyle çalışmayı, üniversitelerde okuyan kızlarımız bile okullarına başörtüleriyle gidemiyorlar ve masum yavrularımız büyük bir zulüm altında inliyorlardı.
Önce YÖK kararıyla üniversitelerde başörtüsü sorunu halledildi, şimdi de bu adımla tüm okullarda ve kamuda başörtüsü problemi çözülmüş oldu.
Bu kararın gerekli yasal düzenlemesi yapıldığı zaman Türkiye’de artık başörtüsü yasağı kalmayacak ve insan hak ve özgürlüğü önünde bulunan en büyük engel kaldırılmış olacaktır.
Hatırlayanlar bilir. 25 Şubat 1994 tarihinde merhum Necmettin Erbakan hoca, Bingöl’de yaptığı konuşmada şunları söylemişti. “Bu milletin evlatları bin yıldan bu yana okula başlarken Besmele ile başlardı. Siz bunu değiştirdiniz. Her sabah okul açılışında Türküm doğruyum çalışkanım dediniz. Siz bunu derseniz bir başkası da, ben Kürdüm daha doğruyum daha çalışkanım der, dağlara ‘Ne Mutlu Türküm diyene’ yazarsanız onlarda başka bir şey yazar.” Bu sözler üzerine açılan soruşturma sonunda, merhum Erbakan, 1 yıl hapis cezasına çarptırılmış ve siyasetten de men edilmişti.
Irkçı bir yaklaşımla yazılmış olan ve merhum Erbakan hocanın değişmesini istediği için siyasi haklardan mahrum kalmasına sebep olan “andımız” bu adımla kaldırılıyor. Artık, Allah tarafından Kürt veya başka bir ırk olarak yaratılan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının çocukları, her gün andımızı okuma mecburiyetinden kurtuluyorlar. Ülkemizin ilerlemesi ve gelişmesinin, her gün andımızın okunmasına bağlı olmadığı da anlaşılmış olmalıdır.
Özel okullarda farkı dil ve lehçeler kullanılarak eğitim yapılmasının önü açılmaktadır. Daha önce Kürtçe başta olmak üzere bazı dillerin okullarda seçmeli ders olarak okutulmasının önü açılmıştı. Şimdi ise farklı dil ve lehçelerde eğitim yapan özel okullar açılabilecek. Bu da çok önemli bir adımdır. Okula gidene kadar 6 yıl boyunca evinde ana dilini kullanan bir çocuk okula başladığında bilmediği bambaşka bir dil kullanmaya mecbur ediliyor. Bu çocukların ana dilleri ile eğitim alması kadar tabii bir şey olamaz. Kaldı ki, hangi dilden eğitim aldığı değil, eğitimin içeriğinin ne olduğu önemlidir.
Ayrıca siyasi faaliyetlerde, ana dili ile propaganda yapma imkânı da getirilmektedir. Düşünün ki, halkın neredeyse tamamının faklı dil kullandığı bir bölgede siz siyasi konuşmaları Türkçe yapma şartı getirmişsiniz. Bu ne saçmalıktır. Halkın konuştuğu bir dili, propaganda yaparken siyasetçilerin de konuşması çok normal bir hak değil midir?
Diğer yandan TCK'da belirli harflerin kullanılmasından dolayı var olan cezai müeyyideler de kaldırılmakta ve klavyelere özgürlük getirilmektedir. Yani bazı yasaklı harfler serbest olmakta ve alfabemize yeni harfler kazandırılmaktadır. Böylece bir kişi ana dilinde var olan ama şimdiye kadar yasak olan harfleri kullanabilecektir ve bu da en tabii insan hakkıdır.
Ayrıca; kurban derisi, fitre ve zekatta, sadece Türk Hava Kurumu’na verilen toplama yetkisi sınırlamasının kaldırılması, köy isimlerinin değiştirilmesinin önündeki yasal engelin kaldırılması, hiç kimsenin dilinden, ırkından, milletinden renginden, inancından ve bunların gereğini yerine getirmekten dolayı ayrımcılığa maruz kalmayacak şekilde, düşünceye ve yaşam tarzına müdahalenin suç olduğu yeni bir düzenleme yapılma imkânı getirilmesi gibi adımlar gerçekten küçümsenmeyecek adımlardır.
Yıllardır tartışılan seçim barajı için de; yüzde 10 barajıyla devam etme, barajı yüzde 5'e çekip beşli gruplandırmayla daraltılmış bölge seçim sistemi ve de ülke barajını tamamen kaldırarak dar bölge seçim sistemi teklifleri olmak üzere 3 seçenek sunulmakta, ayrıca siyasi partilere devlet yardımının kapsamı genişletilmektedir. Şimdiye kadar %7 olan devlet yardımı oranı %3 e düşürülerek, seçimlerde %3 oy alan partilerin de devlet yardımı almaları sağlanmış olmaktadır.
Bu adımları bazıları yetersiz görürken bazıları da art niyetli olarak terör örgütüne verilen bir taviz olarak nitelendirebilir. Kim ne derse desin bu paket, tam demokratik bir ülke olma yolunda, insan hak ve özgürlükleri ile inanç özgürlüğünün tam anlamıyla sağlanması yolunda atılan önemli bir adımdır ve arkası da mutlaka gelecektir, gelmelidir.
Pakette yer alan bu düzenlemelerin yapıldığına değil, asıl yasalarımızda böylesine garabetle dolu maddelerin bugüne kadar var olduğuna şaşmak gerekir. Türkiye anormal bir yapıdan normal bir yapıya geçmektedir. Ülkemizde normalleşme sürdükçe, bu adımlar da hızlanacaktır. Yılların ihmalinin bir çırpıda halledilmesini bekleyemeyiz. Şu bir gerçektir ki, insan hakları ve bireysel özgürlükler açısından bugün, dünden bir adım daha öndeyiz. Mutlu yarınlar efendim.