Bir dokun bin ah işit derler ya, bugün dokunmamıza gerek yok, feryadı figan ortada.
Bugün, 24 Kasım Öğretmenler Günü.
Yılda bir kez de olsa anımsadığımız öğretmenlerimizin günü. Meslek ve üstlendikleri misyon gereği öğretmenlerimiz ülke için çok önemli bir görevi icra ediyorlar.
Ülkemizin geleceğini emanet edeceğimiz yeni kuşakları yetiştiren eğitim emekçileri... Başımızın tacı sevgili öğretmenlerimiz...
Fedakar hocalarımız...
Öğretmenler Günü'nüz kutlu, yarınlarınız daha mutlu olsun.
Yılda bir kez dinlediğiniz buna benzer sözleri herhalde bugün, belki yarın da duyacaksınız, sonra 364 gün sizi öğrencilerinizden başka kimse ne duyacak ne de dinleyecek.
Ama yıllardır yaşadığınız sorunlara, yenileri eklenerek, sürüp gidecek.
Sorunların başında elbette ücretlerin düşüklüğü ve geçim sıkıntısı geliyor.
Bir yandan, 800-900 milyon lira maaşla ay sonunu nasıl getireceğinizi düşünürken, öbür yandan kalabalık sınıfların gerilimi içinde güler yüzle ders vermenin ikilemini yaşıyorsunuz.
Bir çoğunuz ek iş yapıyor geçinebilmek için.
Ama asla ve asla yüzünüzü sınıftaki çocuğunuza ekşitmeden işinizi yapıyorsunuz.
Yine müfredat programları sizlere sorulmadan hazırlanıyor. Her bakanla değişen, hatta aynı bakanın döneminde bile değişen eğitim politikaları, daha doğrusu politikasızlığı karşısında şaşkına dönüyorsunuz.
Yıllardır "eğitime katkı payı" gerekçesiyle "bağış" adı altında velilerden para toplamaktan bıktınız usandınız. Veliden “Bu nasıl sistem?” uyarısını dinlemekten de bıktınız. Zaman zaman "Biz tahsildar değil, eğitimciyiz" diye yakındınız, ama hala aynı sistemde aynı sorunlarla eğitim öğretime devam ediyorsunuz.
Keşke 23 Nisan’da çocuklarımıza yazdığımız klasik yazının bir örneğini de sizlere yazabilseydik. Mesela şöyle başlaya bilirdik. “Bugün 24 Kasım ulusça neşeliyiz mutluyuz. Bugün Öğretmenler Günü, tüm ulusa kutlu olsun.” Ama maalesef ki yıllardır her öğretmenler gününde öğretmenlerimizin sorunlarını yazmaktan bıktık usandık.
Ama onların durumlarını iyileştirmekle mükellef olanlar bu sorunları okumaktan, dinlemekten bıkıp usanmadılar.
"Öğretmenler! Ordularımızın kazandığı zafer, sizin ordularınız için yalnız zemin hazırladı. Gerçek zaferi siz kazanacak ve devam ettireceksiniz ve mutlaka başaracaksınız." M. Kemal Atatürk böyle diyor.
Ah bir de bunu iktidara sahip olanlar söyleyebilselerdi. Benim öğretmenim pazarda limon satarken öğrencisini gördüğünde mahcup duruma düşmezdi.
Aziz öğretmenlerimiz biz saygı ile gününüzü kutluyor, yılın 365 günü sizin durumunuzun iyileştirilmesi için elimizden geleni dün olduğu gibi bugün de yarın da yapmaya çalışacağımızı bilmenizi istiyoruz.
Mutlu kalmaya çalışın.