Geçen hafta Mardin Artuklu Üniversitesi Konferans salonunda Ezidilerle ilgili bir panel düzenlendi… Panele katılan iki önemli isim vardı… Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk ve Mardin Artuklu Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Kadri Yıldırım…
Panele damgasını vuran Rektör Yardımcısının ulusal basına yansımayan sözleri idi… Rektör yardımcısı PKK’yı kastederek; “Kürt gerillasının silahlarını bırakmaması sadece Şengal için değil aynı zamanda Kerkük, Bağdat ve hatta Gazze için sigortadır… Eğer Kürt gerillaları silah bıraksaydı şimdi ezilmiş hiçbir grup hayatta kalamazdı…” sözlerini sarf etti…
Akademik çalışma yapması için kurulan Artuklu Üniversitesi maalesef ideolojik kadro yetiştiren, militan gibi konuşan kimi akademisyenlerin kıskacı altında… Her fırsatta Kürt sorununu kaşıyan Rektör yardımcısı, Abdullah Öcalan’ın talimatı ile toplanan “Demokratik İslam Kongresi”ne de katılmış ve İslam’a ayar vermek için yapılan Kongreye destek vermişti… Aynı zamanda ilahiyatçı olan Rektör yardımcısının böyle bir kongreye katılmış olması oldukça düşündürücüdür…
Anadolu ajansı bu paneli haber yapmış ama Rektör Yardımcısının skandal sözlerini makaslamıştı… “Mardin Life” isimli bir yerel gazete, Rektör Yardımcısının sözlerini “Rektör Yardımcısından Hezayan Dolu Açıklamalar” başlığı ile manşete taşıdı… Maalesef Rektör yardımcısının sözleri ne Mardin Sivil Toplum Örgütlerinde ne de Ak Parti İl Teşkilatı ve milletvekillerinde herhangi bir rahatsızlık uyandırmadı… Bu sözler hakkında ne Üniversite Rektörü ne de savcılık herhangi bir işlem yapmadı…
Yıllardır bu ülkede kan akıtan, kimlerin emrinde çalıştığı belli olmayan bir örgüt nasıl olur da Kürt halkının ve Ortadoğu halklarının garantisi olarak görülebilir ve silah bırakmamaları tasvip edilir… Yıllardır akan kanı durduran bu hükümetin en büyük başarılarından biri barış sürecidir… Barış sürecinin işlemesi için PKK’nın silah bırakması şarttır… Hükümet barış müzakerelerinde bulunurken Rektör Yardımcısının bu sözleri PKK’ya “silah bırakma” çağrısı olarak okunmalıdır…
Eğer aynı Rektör Yardımcısı İşid’i öven sözlerde bulunmuş olsaydı şimdi hakkında bir linç kampanyası başlatılmış ve suç duyuruları ardı ardına gelmişti… Barış sürecinde böyle açıklamalar yapmak sadece ve sadece “hadsizliktir”… Üniversiteler Akademik çalışmaların yapılacağı alanlardır, siyasi nutukların atılacağı mekânlar değildir… Rektör Yardımcısının bu açıklamalarını siyasete hazırlanmak olarak okumak yanlış olmasa gerek…
Ümmet toprakları yeni oyunlarla karşı karşıya… İşid üzerinden bugün gerçekleştirilmek istenen büyük bir proje var… Bu proje kapsamında hain ellerin bölgede gerçekleştirmek istedikleri önemli hedeflerden biri, Ortadoğu’da yeni bir kahraman üretmek… Bu kahraman ise Suriye ve Irak’ta İşid ile savaşan PKK’dan başkası olmayacak… Rektör Yardımcısının sözleri de bunu destekler nitelikte…
Düne kadar dünya çapında terör listesinde yer alan PKK, İşid’in Ezidi ve Kürtlere saldırmasının ardından o bölgelere gitti ve halk nezdinde kurtarıcı güç olarak algılanmaya başlandı… Bu olaylar PKK’yı güçlendirmekte, varlığını meşrulaştırmakta, halk kahramanı konumuna getirmektedir… Ayrıca bununla PKK’nın silah bırakmasının önüne geçilmiş, hareket alanı genişletilmiş, hükümet ile iyi ilişkiler içinde olan Barzani’nin Kuzey Irak’taki etkinliği bitirilmek istenmiş ve PKK’nın halk üzerindeki etkinliği daha da pekiştirilmiştir…
İşid’in Irak’ta gerçekleştirdiği haksız ve cani saldırıları fırsat bilen PKK, tabanına “silah bırakırsam hayatınız tehlikede demektir” mesajını vermekte ve farklı bir profil çizmeye çalışmaktadır… Abdullah Öcalan’ın barış sürecini destekleyen sözlerinin ertesi gününde ülkemizde menfur eylemler yapan PKK militanları, başka yerlerden emir aldıklarını, ülkeyi karıştıran başka ellerin olduğunu göstermiştir…
Ülkemizde Lice, Varto, Bulanık, Van vs yerlerde gelişen son olaylar PKK’nın arkasındaki güçlerin hedeflerini gerçekleştirmek ve barış sürecini akamete uğratmak için boş durmadıklarını göstermektedir… Örgütler kullanılmaya müsait yapılardır, tek çatı altında toplansalarda tek elden yönetilmezler…
Barış sürecinin akamete uğramaması, akan kardeşkanının durması, ümmetin daha fazla kan kaybı yaşamaması ve zalimlere aldanmaması için dikkatli olmamız gerekir… Büyük mevkilerde olanlar söylediklerinin neye mal olacağını düşünerek konuşmalılar… Değilse susma orucu tutsunlar... Büyük makam sahipleri insanlıktan daha büyük bir makamın olmadığını bilsinler ve insanlığın dirilişi için çaba sarfetsinler…