Tüm cahili toplumlar, kendi putunu kendisi üretir ve acıkınca da yer. Hatta putunu yerken düzenlediği tören, yapımından daha şaşalı olur. Bu da cehaletin ayrı bir boyutudur.
1857 yılında Amerika’da kapitalizmin kökleri sağlamlaştırılmaktadır. Çok çalışan, az kazanan ve patronun cebi için her şeye katlanmak zorunda olan bir toplum vardır önlerinde. Bir grup tekstil işçisi kadın, daha insanca çalışma şartlarını isteme ayıbını (!) işlerler. Çıkan gösteriyi bastırmak için 120 civarında kadın yakılır ve zaferi (!) kazanır patronlar. 53 yıl sonra bu utancı kapatmak için kadınlara bir günü hediye (!) ederler. Bilahare bu gün yani 8 Mart, kadınların günü olur. Diğerleri kimin mi? Bunu da siz bulun.
Dünyanın birçok yerinde bu gün, özel programlarla kutlanır. Kutlama ve tatillerin çok olması, geri kalmışlığın bir göstergesidir. Burkina Faso, tatil cenneti bir ülke. Kadınlar günü de bu bağlamda tatil. Kime mi tatil? Tabi ki kadınlara ve kadınlar üzerinden geçinen herkese tatil. Türkiye’de bu günü bilmeyen ve hatırlamayan birçok insanı bulmak mümkün. Çünkü resmi tatil değil. Ama Burkina’da farklı. Özel kutlamalar var. Tabi yaşadığı hayatın zorluğu bir yana o günün kendisi için tatil olması Afrika kadınına ayrı bir mutluluk veriyor olmalı. Birçok evde o gün kadınların evde yemek pişirmez. Beraber çalıştığımız okulun eğitim müdürüne sordum, “Bizim evde öyle bir uygulama yok. Hanım pişirir.” Dedi. Ama akşamüzerine doğru lokanta benzeri yerlerin doluluğundan anladım ki haber doğru. Aynı lokantaya gelen kadınların çoğu da aynı renk kıyafet giymişti.
Konu kadın olunca, onu mutlu etmek ve onun bu sevincinin arasında tekrar onun sırtından geçinmek en önemli amaçtır. Bu sebeple, güne özel kumaş üretilir. Her yıl ayrı bir renk ve desenle üretilen bu kumaşı o gün bütün kadınlar giyer. Yani “pişti olmak” diye bir endişeleri de yoktur. Ama bu yıl çok farklı bir uygulamaya şahit oldum. Bu yıl birden fazla renkte kumaş sürülmüş piyasaya. Ekonominin kuralı efendim. Sarı beğenmezseniz, size yeşil verelim. Yeter ki alın. Çarşı Pazar hareketlensin de fark etmez. Hıristiyanlar için, içinde haç figürleri olan özel kumaşlar da vardı. Unutmadan ilave edeyim bugünün kumaşını sadece anneler giymiyor. Erkek veya kız demeden çocuklara da üzerinde “8 Mart dünya kadınlar günü” yazan kumaştan elbiseler dikiliyor.
“Burkina’da yaşayan bütün kadınlar mı?” Diye sormayın tabi ki… Bilirsiniz ki bu tip kutlamalar, kaymak tabakada olan mutlu bir azınlığın veya kendini o tabakandan sayan / saydıran bir zümrenin işidir. Köyde yaşayan ve elinin emeğiyle karnını zor doyuran kadın için, bunun hayali bile lüks gelir. Veya başkentin kenar mahallesinde hayatını mera arazilerden kum ve çakıl toplayarak geçinen kadınların günü değildir bu... Başının üzerinde içi yumurta dolu bir leğenle, bisikletin üzerinde yolculuk yapan kadını nasıl ilgilendirsin ki…
Sömürü çarkını bileyenler, bu tip günleri ihdas ederken zulüm ekseninin daha rahat dönebilmesi, ekonominin canlı kalması ve emperyal hedeflerin gerçekleşmesinin önündeki minik engellerin kaldırılmasını amaçlamıştır. İnanın Burkina’da her şey yolunda. Sırtında bebeğiyle akşama kadar yolları süpüren veya çok uzaklardan başının üstünde su taşıyan kadınlar için çok büyük şey ifade etmese de bir patlamayı önleme açısından önemli.
Ben, “Kadınlara bir günü tahsis etmek adalet midir?” sorusunu sormadım ve buna cevap da aramadım. Size sömürülmenin en acı örneklerinin yaşandığı bir coğrafyada, bu gün için nelerin yapıldığını özetledim. Bilirim ki siz bundan çok şey anladınız.
Yaşasın onların günü… Sırada kim var? Alınmayın efendim, size de bir gün veririz.