Uzun savaşlardan sonra Müslümanları yenemeyeceğini anlayan Hıristiyanlar sonunda ne yapmaları gerektiğini buldular. Müslümanları ve özellikle de Türkleri ayakta tutan İslam dininin temel akidelerinden olan edille-i şeriyenin bozulması gerektiğiydi. 18. yüzyıl sonrası çektiğimiz sıkıntının temelinde bu vardır. Buna bir de özellikle Ortadoğu’da Türk olmayan Müslümanlar’ın gafleti eklenince işler kolaylaştı. Osmanlı her cephede içerden ve dışardan vuruldu. Tıkıldı ama taviz vermedi. Şerefle köşesine çekildi ama ihanetten kaynaklanan manzara ruhunun hala buralarda dolaşmasına ve onu yıkanları rahatsız etmesine neden oluyor.
İki yüz yıldan beri bu coğrafyada akan kanın en önemli sebeplerinden birincisi bu ikincisi petroldür. Her damlası için bir damla kan dökmek gerekecek bu madde hem bizim kaderimizi hem de dünyanın gelecekte kaderini çizecektir. Hal böyle olunca bu coğrafya sürekli olarak gözyaşlarıyla yıkanmak zorundadır. Ve kötü olan bu gözyaşlarının hep Müslümanlara ait olmasıdır.
Geçenlerde İngiliz Dışişleri Bakanı kendi ülkesinde Ortadoğu’nun aklı sıra hesabını sormaya kalkan bir gazeteciye “Unutmayın sizin burada refah içinde yaşamanız orada akan kanın bedelidir” diyerek bir gerçeği vurguladı. Bizim buralarda akan kanımız üzerine kurulan bir refah. İslam ülkelerinin asla ön görmedikleri bir hayat tarzı, batı için bir yaşam biçimi.
Şimdi yeni bir tehlike daha var. Toprağımızı, paramızı ve yeraltı zenginliklerimizi alanlar şimdi bizler için vazgeçilmez hayat olan dinimizi de almak ve değiştirmek istiyorlar. Öyle yeni bir din ki biz kendimizi Müslüman zannederken aslında gerçek İslam olmayan bir din.
Batıda her ilham gelenin yazdığı İncil herkes tarafından kanıksanmıştı. En son Hitler tarafından yazdırıldığı anlaşılan ve bir kaç gün öncede asıl nüshaları bulunan İncil Batılı için pek yabancı değil. Yüzlerce binlerce İncil nüshası var. Her ilham alan kendine göre bir İncil yazabiliyor. Oysa ilk defa yeni bir Kur’an yazıldı. Bush ve avenesi tarafından yazdırılan ve Gerçek Furkan adı verilen kitap şimdi mali olarak zayıf olanlar yanında son derece zengin ama İslamdan bihaber ülkelerde dağıtılıyor. Birkaç yıl önce bu kitabın misyoner okullarında (ki biz onlara yabancı dilde eğitim yapan okullar diyoruz) ders kitabı olarak okutulduğu ortaya çıkmıştı. Bu ülkelerin başında Bangladeş geliyor. Sefaletin kol gezdiği bir ülke. Diğeri de Kuveyt. Burada da para yerlerde sürünüyor zenginlikten bakan yok. Ama bir şey var. Müslüman ama haricilik hakim. Orada sünnet ve Kur’an yok.
Kitap bedava dağıtılıyor. Irak’ta inanılmaz sayıda Evangelik kilise kuruluyor. Milyonlarca dolar akıtılıyor. Geçenlerde gazetelerden birinde vardı. Kilise kurup on kişilik bir cemaat toplayana yüzbin dolar para gönderiliyor. Yüz doların hayat kurtardığı Irak’ta rakamın yüksekliğine inanamıyorsunuz. Peki kaynak ne, nasıl ve nereden ve niçin geliyor bu paralar?
Arkasında Bush ve onun Evangelik yönetimi var. İki yıl önce BM’ye Evangelik papazı atayan Bush’a kimse hayır demedi. Bizde olsa idi ne fırtınalar kopardı kim bilir? Orada bu hareket laikliğe zarar vermedi. Üç dinin ortak atası diye başlayan bu hareket şimdi nerelere geldi. Kitabı var, ibadet alanları var, daha kötüsü cemaati de olmaya başladı. Bu Osmanlı’nın yıkılmasından sonra Orta Doğu’nun karşılaştığı en büyük tehlike.
Anis Shorrhos isimli bir Filistinli. Evangelik rahip. Bir kitap yazıyor. Adı Gerçek Furkan. Furkan adı bilinçli olarak konulmuş, çünkü Kur’an’ın bir adı da Furkan. Kendine göre üç dini bir araya getiriyor ve diyor ki, Kur’an adı altında okunan kitapta ciddi mantık hataları ve semantik yanlışlar var. Benim kitabımda bu yanlışlar yok. Bu hatasız bir kitap. Müslümanlar bu kitabı okuyarak yanlıştan dönecekler ve gerçek Furkan’ı okumuş olacaklar. Kitabın yazılma gerekçesi de inanılmaz. Yüzyıllardır Müslümanları Hıristiyanlaştırmak için uğraştık, başarılı olamadık. Çünkü onların terminolojisini kullanmadık. Bu yüzden gerçek Furkan kitabı Kur’an’a benzemeli, onun mizanpajını taklit etmeli ve dil ona benzemeli. Bu şekilde yazılan bu kitap ilk kez İslam’a ve onun peygamberine kafa tutmaya kalkıyor.
Amaçları hep aynı. Hıristiyan gibi yaşayan Müslümanlar yaratmak ve onları örnek göstererek İslam’ı bozmak. Oysa bilmiyorlar ki “ onlar istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır.”