Yalan, ABD'nin işi. Çünkü o "büyük şeytan". Şeytanın kamusal kimliğe bürünmüş hali. Şeytanla kol kola diyemiyorum çünkü o şeytanın bizatihi ta kendisi. 15 Temmuz darbe girişimiyle Türkiye'de beceremediğini bugünlerde Venezuela'da deniyor. Becerip beceremeyeceğini önümüzdeki günlerde göreceğiz. Ama şöyle net bir gerçek var. Eğer beceremezse bu ABD çağının bitme sürecinin başlangıcı olacak. Bu yönüyle Venezuela'ya destek vermek bir yönüyle insanlık tarihine destek vermek anlamına geliyor.
ABD, tam da FETÖ eliyle 15 Temmuz'da Türkiye'de gerçekleştirdiği algı operasyonlarını Venezuela'da yapıyor. Madura'nın kaçmaya yeltendiğinden tutun da, ordunun tamamının darbeyi desteklediğine kadar sayısız yalanları, şeytanca planlarıyla birlikte sosyal medya eliyle halkın arasında yayıyor. Ama görün o ki, Madura'nın tüm imkânsızlıklarına, ABD'nin sahip olduğu tüm imkânlara rağmen beceremeyecek.
ABD Dış İşleri Bakanı Pompeo, Amerikan kanalı Fox News'e konuşarak, Maduro'nun kısa bir zaman önce ülkeyi terkederek Küba'ya gitmeyi planladığını belirtmişti. Pompeo, "Ruslar devreye girerek Maduro'yu bu kararından vazgeçirdi" dedi. Bunun yalan olduğunu tüm dünya biliyor. Aynı şeyler Türkiye'de Tayyip Erdoğan için de söylendi. Hatta FETÖ'cü askerler kendi arasındaki telsiz konuşmalarında, bu yalan üzerinden motivasyon oluşturmaya çalıştı.
Pompeo, "Umarım (Maduro) bu kararı tekrar düşünür ve o uçağa biner. Açıkça belirttiğimiz gibi, biz Venezuela Ulusal Meclisini ve geçici Başkan Juan Guaido'yu destekliyor, Venezuela halkının ekonomilerini geri kazanma zamanının geldiğine inanıyoruz. Böylece aç çocuklar yemek yiyebilir ve hasta olanlar ülkenin sınırında bekleyen ilaçları elde edebilirler" diyerek aslında bugün Venezuela'da yaşanan yokluğun ve çaresizliğin sorumlusunun ABD olduğunu itiraf etmiş oldu.
Bugün Suriye'de, Irak'ta, Yemen'de, Afganistan'da, Filistin'de ve daha dünyanın dört bir yanında açlıktan, yoksulluktan ve iç savaşlardan dolayı insanlar ölüyorsa bunun yegâne sorumlusu şüphesiz ABD'dir. Çünkü ABD, kendisinin olmayan ya da kendisine hizmet etmeyen tüm coğrafyaların yakılıp yıkılmasını ve kendilerine muhtaç hale gelmelerini bir devlet siyaseti olarak işleten ülkedir. Dün, Suud'u, Katar'ı, Bahreyn'i, BAE'yi ve daha onlarca ülkeyi nasıl tehdit ederek haraca bağlamışsa bugün aynı şeyi Venezuela'da yapmak istiyor. Yaklaşık 303 milyar 200 milyon varil kanıtlanmış petrol rezervlerine sahip Venezuela'nın, kendi hâkimiyeti altına girmesini istiyor.
Bunun için Dış İşleri Bakanı Pompeo, "Şayet Venezuela’daki demokrasiyi yeniden kurmak için gerekliyse, Başkan (Donald Trump), askeri güç kullanma seçeneğinin mevcut olduğu konusunda oldukça açık ve tutarlı. Umuyoruz ki böyle birşey olmaz. Umarız ki Maduro'nun şiddete başvurmadan ayrılacağı barışçıl bir çözüm olur. Şiddete başvuranları izliyoruz ve onları sorumlu tutacağız. Başkan (Trump), Venezuela demokrasisinin yenileneceği konusunda çok net açıklama yaptı." diyerek tüm dünyanın gözü önünde net ve aleni bir şekilde Venezuela'yı tehdit ediyor.
Eğer, Venezuela Savunma Bakanı Vladimir Padrino Lopez'in darbe girişimine karşı koyacaklarını belirterek, "Biz silahlı kuvvetler olarak anayasal düzeni savunmaya yemin ettik. Hain darbe girişimi karşısında teyakkuzdayız. Askeri birliklerde olağan dışı bir durum söz konusu değil, herkes komutanların emrindedir" dediği gerçek çıkarsa, bu darbe girişimi başarısız olur ve ABD yüzyılının bitişinin başlangıcını hep birlikte kutlarız.