Çağımızın Vebası: “İftira Hastalığı”

Prof. Dr. Ramazan Altıntaş

Maraz, hastalık demektir. Bedeni sağlam alışkanlığından döndürüp dengesini bozan ve görevini istenilen şekilde yapamamasına sebep olan bir aksama durumudur. Maraz,  maddî hastalıklar için kullanıldığı gibi, manevi hastalıklar için de kullanılır.  Bugünkü makalemizde manevi bir maraz/hastalık türü olan iftira üzerinde duracağız.

 Yaşadığımız dönemlerin en yaygın hastalıklarından birisidir, iftira.

İslam’ın kul haklarına tecavüz olarak saydığı günahlardan birisi de bir başkasına iftira atmaktır.

 İftira, bir kimseye işlemediği bir suçu isnat etmektir.

 Büyük günahlar arasında yer alan iftira, bir başkasının hakkını çiğnemektir.  Ahirette hesap verme şuuruna sahip olan bir Müslüman aleyhine de olsa masumun mağduriyetine yol açacak iftiradan uzak durur.  Bu dünyanın geçici olduğuna inanır, iftiranın hesabının ağır bir suç olduğunu bilir.  Kur’an-ı Kerim’de: “Kim bir hata yapar veya kasıtlı günah işler de onu bir suçsuzun üzerine atarsa büyük bir bühtan ve apaçık bir günah işlemiş olur” (Nisa 4/112) buyrulur.  Dolayısıyla âhiret bize uzak değildir. Geçici dünyanın heveslerine kapılarak sevmediği ya da kıskançlık duyduğu bir insana iftira etmek en büyük günahtır. Yaptıklarımızın hesabı bizden sorulacaktır: "Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu görür. Kim de zerre miktarı kötülük işlerse, onu görür."( Zilzal, 99/7-8.)

Hz. Peygamberden gelen rivayetlerde de iftiranın en büyük günahlar arasında yer aldığı bildirilmiştir. Hatta büyük günahlar arasında, kötülükten habersiz iffetli, dürüst ve namuslu bir kadına zina iftirasında bulunmak da sayılmıştır. (Buharî “Vesaya” 23).  İslam tarihinde ifk olayı buna örnektir. Bir başka rivayette Peygamber Efendimiz, iftiranın ahiret hayatında kişiyi iflasa götürecek bir günah olduğunu belirtmişlerdir. (Müslim “Birr” 60).

 Toplumda suçsuz olan insanlara şucu-bucu diyerek suç isnat etmek suretiyle itibarlarını ayaklar altına almak manasına gelen iftira,  büyük bir vebaldir. İnsanlar niye bir başkasına iftira ederler?

Ya geleceği makam önünde bir başkasının başarısını hazmedemediği için engel olarak görürler bu sebeple iftira silahına sarılırlar ya da kıskançlık hastalığından dolayı böyle bir yola tevessül ederler. Her iki durum da sahibi için zulümdür.

İftira, çok büyük bir sosyal günahtır. Ailelerin parçalanmasına yol açmakla kalmaz, insanların işini, aşını kaybetmelerine ve toplumsal barışın bozulmasına kadar gider. Birçok masumun mağdur konuma düşmesine yol açar.

İftira, en büyük kul hakkı ihlalleri arasında yer yer alır. Allah’ın huzuruna kul hakkıyla çıkmanın ağır bir vebali vardır. Böyle bir günahın Yüce Allah tarafından bağışlanması, ancak, iftiraya uğrayan mağdurun affetmesi şartına bağlıdır. Bu sebeple üzerinde iftira gibi kul hakkı bulunan bir kimse, iftira attığı kardeşinden vefat etmeden önce helallik dilemelidir. Kul haklarıyla Allah’ın huzuruna gitmemek gerekir.

Özetle şimdi ve bütün zamanlarda masumların mağduriyetine yol açacak iftira türü yalan beyana dayalı haramlardan uzak durmak her Müslümanın uyması gereken ahlaki bir ödevidir.

 Cenab-ı Hak bu ümmeti müfterilerin iftirasından korusun!...

 

 

 

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.