PLASTİK şişelerin insan hayatına olumsuz etkilerinin belirlenmesinin ardından cam şişelerin tercih edilme oranı daha da arttı. Evlerde kullanılan her şeyin cam içerisinde saklanmasının insan sağlığı açısından da faydalı olduğu biliniyor. Ancak cam şişelerde içilen suyun, şişede bulunan alüminyum kapağın etkisiyle insan sağlığını tehdit ettiği ortaya çıktı. Gıda mühendisi Erdem Öner, “Sürekli kullanılan cam şişedeki alüminyum kapak nedeniyle, alüminyumu direkt vücudumuza alıyoruz. Alüminyumun insan hayatına en büyük tehdidi Alzheimer’a sebep olmasıdır” dedi.
TÜBİTAK MAM (Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu Marmara Araştırma Merkezi) Gıda mühendisi Erdem Öner, cam şişelerin sağlıklı olduğunu ancak üreticilerin şişelerin kapaklarını defalarca kullanıma uygun olarak imal edemediğini söyledi. Tüketicilerin camı tekrar tekrar kullanarak hata yaptığını ifade eden Öner, “Şişenin kapağını sürekli aç kapa yaparak defalarca o cam şişeyi kullanmak insan sağlığını tehdit ediyor. Kapaktan şişeye, oradan da vücuda karışan alüminyum Alzheimer’a sebep olabiliyor” diye konuştu.
“ÜRETİCİ CAMI VE ALÜMİNYUM KAPAĞI TEK SEFERLİK SUNUYOR”
Cam su şişelerinin üretici tarafından tek seferlik olmak kaydıyla üretildiğinin altını çizen Öner, “Üretici aslında bize bunu ‘kullan-at’ diyor. Ancak tüketiciler olarak biz cam şişesini defalarca kullanıyoruz” dedi. Camın kesinlikle sağlıklı olduğunu ifade eden Öner, “Plastik şişelerden de korkuyoruz. Çünkü plastik şişeler üreticiden tüketiciye gelene kadar çok doğru aşamalardan geçmiyor. Plastik, güneşi gördükçe form değiştirebiliyor. Burada üretici de bir şey yapamıyor” ifadelerini kullandı.
“HİÇBİR MALZEMEYİ HAYATINIZIN PARÇASI YAPMAYIN”
Erdem Öner, plastik de, cam şişe de olsa hiçbir malzemeyle insanların uzun süreli bir bağ kurmasını, hiçbir malzemenin hayatın parçası olmaması gerektiğini söyledi. Alüminyum kapaklı şişelerin kontrollü kullanımlarının uygun olduğunu dile getiren Öner, “Cam şişede biz kesinlikle kapakları yenileyebilir, yeni cam şişelere geçebiliriz. Alüminyum kapakları kullandığımız zamanlar bir peçete yardımıyla kapakları kontrol edebiliriz. Uzun süreli kullanımlarda peçeteye alüminyumun geçtiğini göreceksiniz. Eğer bulunabiliyorsa plastik kapaklarla da devam edebiliriz ancak plastik de olsa açma kapama eyleminde sürekli bir problem yaşanacaktır. Çünkü sürekli bir kuvvet uyguluyorsunuz ve ağız kısmında bir deformasyon oluşuyor. Devamlı kullanıldığında her şey bozulabiliyor. Mantar kapaklar da koku yapabiliyor. Su durağan vaziyette mikrop üretebilir. Silikon kapak olabilir, temizlenebilen yıkanabilen kapaklar olabilir. Kapak ne kadar az zarar görürse bizim için o kadar faydalı olacaktır” dedi.
“KAVANOZ KAPAKLARINIZI DA DEĞİŞTİRİN VE DOĞRU KAPATIN”
Geleneksel yöntemlerle evlerde hazırlanan domates sosları, reçeller ve salçaların da koyulduğu kavanozların kapaklarının muhakkak her zaman yenilenmesi gerektiğini söyleyen Öner, “Kavanoz kapakları birkaç defa kullanıldığında kapağın içinde bulunan plastik conta da zarar görüyor. Doğru kapatmadığımız takdirde veya kavanozu açarken bazen bir bıçak yardımıyla da zedeliyoruz ve o zaman kapak da cam da zarar görüyor. Kavanoz kapaklarını da tekrar kullanmak insan sağlığına zarar veriyor” dedi.
Kavanozun bilinenin aksine yanlış kapatıldığını ifade eden Öner, kavanozun nasıl doğru kapatılacağı hakkında bilgi verdi. Öner, “Kavanozu sola doğru 3 hamleyle, 3 geri 1 tık ileri şeklinde kapamak en doğrusu ve mümkünse kavanozları ters çevirmemeliyiz. Dolumunu yaptığımız kavanozu benmari usulü kaynamış suyun içerisine 10 dakika kadar bıraktığımızda, metal kapak kendini vakumlayacak ve kapak açılmayacaktır. Kavanozları ters çevirdiğimizde ucuz olan kavanoz kapaklarının içerisindeki plastik veya metal alaşım etkileşime giriyor ve ürünü bozabiliyor” diye konuştu.