Çocuk ve Cami
İki güzel kelime yan yana güzel bir ikili oluşturuyor.
Camiler, cemaatle güzeldir.
Camiler, çocuk cemaatle daha güzeldir.
Camiler, erkek, kadın ve çocuk cemaatle daha da güzeldir.
Kendisiyle caminin şenlendiği misafirlerdir çocuklar.
Çocuklar için farklı ve ilginç bir yerdir camiler. Özgürlük alanı çok daha büyüktür evlere göre. Evlerin de her odası serbest olmadığına göre çocuklara camiler da enteresan gelir çocuklara.
Çocuk fıtrat üzere temiz olarak yaratılmıştır. Fıtratı, yaratılışı daha sonra anne-baba ve çevre tarafından bozulmaktadır.
Çocuklar, yaratılışları gereği, yine bir yaratılış gereği olan cami ve mescitlere gitmeyi severler. Çocuk için orası bir rahatlama yeridir. Bir miktar oyun yeridir.
Biz çocukların bu camiye gelme imkanını fırsata dönüştüreceğiz. Sadece onların fiziki olarak camiye gelmesi yeterli olmaz. Cami zevkini kalıcı hale getirmenin yollarına bakacağız.
Caminin cazibesi çocukları camiye çekmek için yeterlidir. Camide yapacağımız tasarruflar çocuğun camiye geliş amacının dışına çıkmamalıdır.
Bizim dikkat edeceğimiz ana unsur cemaatin camiye gelen çocuklara güzel davranmasını sağlamaktır.
Bir de şu sorunun cevabını vermemiz gerekir. Bizim hedefimiz çocuğu cami alanı içinde tutmak mıdır yoksa ibadete alıştırmak mıdır?
Çocuk camiye geldiğinde evdeki gibi tablet ve telefon oynamaya devam edecekse veya namaz vaktinde oyun oynayacaksa bunun ne kadar cemaate alıştırmaya faydası olabilir?
Cami adabını gerektirir şekilde giyinmelerini ve örtünmelerini sağlamamızı söylemeye gerek bile yoktur. Kaş yapacağız derken göz çıkarmayalım.
Hedefimiz çocuğun erken yaşlardan itibaren cami ve ibadet sevgisini ve zevkini kazanmaktır. Bu anlamda ilk geldiklerinde yaptıkları gürültüye ve çıkardıkları seslere anlayışla yaklaşacağız ve onlara doğru davranışları göstereceğiz. Cami adabını öğreteceğiz. Caminin esasında bir ibadet yeri olduğunu kavratacağız. İbadet esnasında namazda huşuyu yakalamak için sükunetin olması gerektiğini öğreteceğiz. Namazdan sonra bir takım çocuk aktiviteleri yaptırabiliriz.
Bazı çocuklar görüyoruz camilerde kimsesi olmaya yetimler gibi. Nerede bu çocukların anneleri veya babaları?
Kendileri gayret etmezler ve kendileri de camiye namaza gelmezlerse sadece hocanın gayretiyle çocukları, beş vakit camiye gider hale mi gelecekler?
Bu bir ham hayaldir. Çocuk arkadaşlarının veya hocanın teşvikiyle biraz devam edecek camiye ve daha sonra bırakacaktır. Çocuk “Eğer namazı camide kılmak önemli olsaydı annem ve babam namazlarını camide kılarlardı.” diye düşünecek ve camiye gitme isteği bir süre sonra sönecek.
Çocuklar sizin sözlerinizi değil ayak izlerinizi takip ederler. Çocuğa yap demeyin siz yapın o zaten yapacaktır. Çocuğa “Kitap oku!” demeyin siz okuyun o da okuyacaktır. Çocuğa “Kur’an oku!” demeyin siz okuyun o da okuyacaktır. Siz çocuklara “Camiye gidin!” demeyin anne ve babalar olarak siz camiye gidin onlar da gelecektir.
Ramazan ayı ve yaz tatili çocukları ve bizi camiye alıştırmak için bulunmaz bir fırsattır. Özellikle teravih sayesinde en bir saat camide kalınması daha sonra yası namazına gelme açısından büyük bir kolaylıktır.
Çocukların namaza ve camiye alıştırılması meselesini çözmek için öncelikle anne ve babaların namaz kılma ve camiye gitmeme problemini çözmemiz gerekiyor.
Ayrıca komşuların çocuklarının namaz kılmalarını ve camiye gitmelerini de teşvik edeceğiz. Çünkü çocuk için arkadaş ortamı ve yaklaşımı önemlidir. Komşunun çocuğunu yetiştirmek gibi bir görevimizin olduğunu da unutmayacağız.
Bu arada camiye gelen dedeler camiyi kendi gayrı menkulleri gibi görmeyi bırakacaklar. Camiyi kendi malları gibi düşünmeyi terk edecekler. Camiye kimin gelip kimin gelmeyeceği kararını onlar vermeyecek. Hele bazıları caminin yapımında katkıda da bulundularsa kendilerini tamamen söz sahibi kabul ediyorlar. Bir hayrı yaptınız mı artık o sizden çıkar. Bunu baş kakıncı yapamazsınız.
Hülasa camiyi sevdirmek için önce bizim sevmemiz gerekiyor. Çocuklarımızın camiye alışması için önce bizim gitmemiz gerekiyor.
Camide geçirdiğimiz vakit miktarını çoğaltmamız gerekiyor. Namazı kılar kılmaz camiden çıkıp gitmeyip zikir, tefekkür, Kur’an okuma ve kitap okuma gibi faaliyetlerle camide daha fazla durabilmeliyiz.
Allah, bizi ve çocuklarımızı namaz kılanlardan ve camiye devam edenlerden eylesin.
Muhabbetlerimle
ERSİN NAZİF GÜRDOĞAN’DAN GÜZEL SÖZLER
- Etik ile ekonomi arasındaki savaşı ekonomi kazanamaz. Çünkü ekonomik başarılar geçici, etik değerler kalıcıdır. Etik değerlere savaş açılmaz.
- Hayat etik değere, ekonomi kazanca dayanır.
- Etik kazanç değil, kazancın ana kaynağıdır.
- Pazarlarda yarışanlar cephelerde birbirleriyle savaşmazlar.
- Üretin elden daha üstün bir silah bulunmamıştır.
- Pazar, iki günü birbirinden üstün kılanlarındır.
- Savaş çığırtkanlarının hakkından kelebek gibi uçmasını, arı gibi sokmasını bilen stratejistler gelir.
- Geçmiş araştırılır, gelecek planlanır.