Uzun bir süredir yazmayı düşünmeme rağmen fırsat bulup yazamadım. Son Cuma namazını Kurtlar Vadisi’nin müziği eşliğinde kılınca artık farz oldu yazmak.
“Bu ne densizlik! Bu ne saygısızlık?” demekten alamıyor insan kendisini.
Baş döndürücü şekilde gelişen teknoloji dünyası nimetleri ile birlikte külfetlerini de evlere, okullara, camilere gençlere, ailelere bindiriyor.
İlkokula gitmeyen çocukların elinde bile oyuncak olan teknolojik ürünleri bir gün insanlığın başına bela olmaması kaçınılmaz olacak desem her halde çok iddialı bir laf söylemiş olurum.
Nasıl mı?
Cep telefonuna gelen mesajı okuyarak kız arkadaşını doğrayan gençler, cep telefondaki mesajdan dolayı yıkılan yuvalar, cep telefonu ile insanların mahremiyetini resimlemeye çalışan sapıklar, cep telefonu ile paparazzilik yapmaya çalışan medyatik maymunlar, cep telefonu ile konuşurken kaza yapan sürücüler, elektronik ortamda cep telefonunun yaydığı ışınlardan kitlenen uçaklar, otobüsler ve diğer araçların yaptığı kazalar… Bunları daha da çoğaltabiliriz.
“Camiye girerken lütfen cep telefonunuzu kapatın” uyarısına rağmen kapatmadan veya sessize almadan camiye girenlere şahit olmayan yoktur. Camii içinde her rekâtta farklı nameler yükseliyor cep telefonlarından. Bütün cemaatin kıldığı namazda ne huşu ne de konsantrasyon bırakıyor teknolojinin unutma engellileri.
Bu neyi gösteriyor?
Sizce teknolojiyi ne kadar etkili kullandığımızı mı?
Yoksa saygısızlığımızı mı?
Peki, ne yapacağız? Yapacak da fazla bir şey yok aslında! Geriye tek bir şey kalıyor teknolojik saygısızlığı yine teknolojik engelleme ile cevap vermek. Camiye girildiği an telefonların işlevini cerbi olarak engellemek.
Büyük şehirlerde bunun çalışmasının yapıldığını biliyorum ama Seydişehir’de böyle bir çalışma henüz yok. İnşallah en kısa zamanda Seydişehir’de de olur. Aksi halde işimiz çok zor. Kime laf anlatacağız? Hutbeden anlatıldı, olmadı. Vaazla anlatıldı, olmadı. Acaba teknolojik fetva veren bir hoca çıksa ve camiye açık cep telefonu ile girmek caiz değildir dese doğru bir cevaz olur mu?