Gündemi allak bullak eden "Balyoz" kod adlı darbe harekât planında birçok önemli nokta var. Bunlardan birisi, Fatih ve Beyazıt camilerine bomba konulması...
Bence makro plandaki, "kendi uçağımızı düşürüp sonra da suçu Yunanistan'a atma" fikrinden daha önemli. Çünkü...
Bu provokasyonun ilginçliği şurada: Şimdiye kadar operasyonlar, (Aleviler de dahil) laikçi kesim üzerinden yapılırdı.
Diyelim ki hükümet sıkıştırılacak (ya da darbeye ortam hazırlanacak)... Önce laikçi kesime karşı saldırı düzenlenir... Sonra suç şeriatçıların üzerine atılırdı...
Böylece laikçiler arasında birlik beraberlik ruhu yaratılırken, askerci medya harekete geçirilirdi.
Ardından da hükümet, irtica karşısında pasif kalmakla suçlanır, "Şeriatçılar sizden cesaret alıyor" denirdi. Böylece köşeye sıkışan hükümet, duruma göre bazen istifa eder, bazen de hiç istemediği tavizleri verirdi.
***
Evet, darbeciler nüfusun çoğunluğunu oluşturan Sünnileri, defalarca Alevilere karşı kışkırtarak, Maraş, Malatya, Çorum, Sivas gibi katliamlara yol açmışlardır.
Ancak Sünnilerin doğrudan hedef alındığı, böylesine kapsamlı bir eylem planını ben hatırlamıyorum. Burada tam bir gözü karalıktan başka ve güçlü bir nefret de dikkati çekiyor.
Balyozcular, Sünnileri hedefe koyarak gerçekten ateşle oynamayı göze almışlar.
Ülkenin en büyük inanç grubunu sokağa dökmek, 28 Şubat darbesindeki gibi üç, beş Aczmendiye gösteri yaptırmaya benzemez çünkü... Böyle bir kışkırtmanın nerede duracağı belli olmaz.
Anlaşılan o ki Balyozcular bu riski göze almış: "Sünnileri sokağa dökeriz... Aralarına sokacağımız provokatörler sayesinde İslamcı sloganlar atılmasını sağlarız... Kullanacağımız yandaş medyanın yayınlayacağı görüntüler ve koparacağı yaygarayla herkesi korkutarak, sıkıyönetim ilan ederiz" diye düşünmüş olsalar gerek.
Akla şöyle bir soru geliyor: Dikkat ederseniz "Balyoz", hedefe tüm Türkiye'yi (hükümet değişikliği, vs.) koymasına rağmen, İstanbul merkezli bir plan.. Acaba Ankara'daki Genelkurmay'ı ve genel olarak bürokrasiyi, darbeye ikna edebilmek için mi cami bombalama hunharlığını düşündüler?
***
12 Eylül 1980 darbesinden ilham alan Balyozcuların, bir noktada ayrıldığını görüyoruz:
1 Mayıs 1977 Taksim katliamı, 1980 darbesinin başlangıç noktasıdır. O günden itibaren Türkiye darbe sathı mailine girdi. (Bu yüzden ben "78" değil, "77 Kuşağı" derim.)
Ancak süreç üç buçuk yılda tamamlandı. Hatta her gün işlenen cinayetlere rağmen, GK Başkanı Org. Kenan Evren ve şürekâsı, "şartların iyice olgunlaşması" için bir yıl bekledi.
İşte Balyoz harekât planının, 12 Eylül'den (ve Ergenekonculardan) ayrıldığı nokta tam da bu:
Balyozcular "acilci." Yani şartların olgunlaşmasını beklemeye tahammülleri olmadığı anlaşılıyor. Belli ki şöyle düşünmüşler:
"Darbeyi gerekli ve meşru kılacak ortamı en kısa sürede nasıl hazırlarız? Neler yaparsak, halk çabucak 11 Eylül 1980'deki bıkkınlık kıvamına gelir?" Ve cevabı bulmuşlar:
En büyük mezhebe saldırarak!
Bir soruyla bitirelim: Sizce bu planı yapan kişilerin dini inancı nedir? Ben dinsiz olduklarını sanmıyorum da...
Emre Aköz/Sabah