ANKARA (AA) - Lüksemburg Dışişleri ve Avrupa Bakanı Jean Asselborn, Suriye'deki duruma ilişkin, "Türkiye'nin Astana sürecindeki, bölgenin istikrarlı hale getirilmesi konusundaki rolünden, yine Soçi mutabakatının hayata geçirilmesi konusundaki rolünden memnuniyet duyuyoruz. İdlib'deki bu güvenli bölge olmasaydı sanırım yeni bir insani krizle karşı karşıya olurduk." dedi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Asselborn, Dışişleri Bakanlığı Resmi Konutu'ndaki görüşmelerinin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.
Burada konuşan Asselborn, Türkiye'yi her zaman desteklediklerini, zaman zaman bazı eleştirilerde bulunsa da hiçbir zaman Türk halkını ve hükümetini rencide etmek niyetinde olmadığını belirtti.
Asselborn, "(Fetullahçı Terör Örgütü'nün) 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Türkiye'ye yaptığım ilk resmi ziyaret. Bu darbe girişimini Lüksemburg çok net bir şekilde kınamıştı. Bu darbe girişiminde demokratik kurumları korumak adına hayatını kaybedenlere tekrar başsağlığı diliyorum." diye konuştu.
Karşı karşıya kaldığı terör saldırıları konusunda Türk halkının yanında olduğunu bildiren Asselborn, darbe girişiminin ardından Türk hükümetinin verdiği tepkiyi anladığını ancak birtakım tedbirlerden ve bunların uzun vadeli etkilerinden kaygı duyduklarını söyledi.
"Gazeteci, akademisyen, insan hakları savunucuları ve sivil toplum temsilcilerinin tutuklanmasından" kaygı duyduklarını aktaran Asselborn, Türkiye'den Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatında yer alan uluslararası hukuk ilkelerine saygılı kalmasını beklediklerini ifade etti.
Asselborn, Türk hükümetinin yapısal reformları tekrar hayata geçirmesinden memnuniyet duyduklarına işaret ederek, bu bağlamda Türkiye'yle Avrupa Birliği (AB) arasında özellikle yargı alanındaki yakınlaşmanın önemini vurguladı.
Türk hükümetiyle Avrupa Konseyi arasında önemli ve yapıcı bir iş birliği bulunduğuna değinen Asselborn, Türkiye'nin Avrupa Konseyi ve AB'yle özellikle insan hakları alanındaki iş birliği konusunda somut adımlar atmasını beklediklerini kaydetti.
Asselborn, "Lüksemburg, Türkiye'nin AB üyeliği sürecini her zaman destekledi ve desteklemeye devam ediyor. Nitekim konuyla ilgili karar, ülkem Lüksemburg'da 22 yıl önce, 1997 Aralık'ta alınmıştı. Hepimizin arzusu demokratik, müreffeh ve istikrarlı bir Türkiye." dedi.
Türkiye ile Lüksemburg'un dostane ilişkileri bulunduğuna dikkati çeken Asselborn, iki ülkenin hava taşımacılığında daha yakın ilişkilerinin olması ve çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmasının güncellenmesi gerektiğini anlattı. Asselborn, ayrıca Lüksemburg Filarmoni Orkestrası'nın İstanbul ve İzmir'de konserler vereceğini kaydetti.
- "Türkiye'nin rolünden memnuniyet duyuyoruz"
Suriye konusunda ise Türkiye'nin bölgede son derece önemli bir aktör olduğuna işaret eden Asselborn, "Türkiye'nin Astana sürecindeki rolünden, bölgenin istikrarlı hale getirilmesi konusundaki rolünden büyük memnuniyet duyuyoruz. Yine Soçi mutabakatının hayata geçirilmesi konusunda Türkiye'nin rolünü memnuniyetle karşılıyoruz. İdlib'deki bu güvenli bölge olmasaydı sanırım yeni bir insani krizle karşı karşıya olurduk." şeklinde konuştu.
Türkiye ile Suriye bağlamında şiddetin son bulması, terörle mücadele, ülkenin tekrar istikrarlı hale getirilmesi ve siyasi çözümün sürdürülebilir olması gibi ortak hedefleri bulunduğuna dikkati çeken Asselborn, "tek taraflı olarak Suriye'nin kuzeydoğusunda bir saldırı gerçekleştirilmesi konusunda ise kaygı duyduklarını" belirtti.
Asselborn, Birleşmiş Milletler'in (BM) 2254 sayılı kararının da öngördüğü Suriye'nin bağımsızlığı ve toprak bütünlüğünün korunması ilkeleri baz alınarak Suriye'de barışçıl ve herkesi kapsayan bir siyasi çözüm olması gerektiğini söyledi.
Lüksemburg'un DEAŞ karşıtı koalisyonun bir parçası olduğunun, bu bağlamda askeri olmasa da mali olarak önemli bir destek sağladığının altını çizen Asselborn, güçlü, büyük ve Suriye üzerinde çok etkili bir ülke olarak Türkiye'nin Suriye'de "diplomasi kanallarını kullanarak bir çözüm bulması" yönündeki düşüncesini dile getirdi.
- "Türkiye, dünyada en çok göçmen alan ülke"
Göç konusuna da değinen Asselborn, şu ifadeleri kullandı:
"Türkiye, dünyada en çok göçmen alan ülke. 3,6 milyon Suriyeli ve zannedersem 400 bin Iraklı var. AB'nin FRIT 1 ve 2 dediğimiz bir programı var. Bu kapsamda 3+3 milyar avroyu AB Türkiye için seferber etti. Özellikle burada Suriyeli ailelerin, çocukların insani yardım koşullarının iyileştirilmesi, çocukların okula erişimi konuları çok önemli. Yine sağlık hizmetlerinin verilmesi. Umuyorum ki Türkiye ve AB birlikte bu göçmenlerin koşullarını iyileştirebilir."
Asselborn, göç konusunda birlikte çalışmaya devam edeceklerinin altını çizerek, yarın Gaziantep ve Kilis'te özellikle Lüksemburg tarafından finanse edilen projeleri bizzat yerinde göreceğini bildirdi.
Lüksemburg'da birkaç bin Suriyelinin uluslararası koruma statüsü bulunduğunu ancak barınma ve iş bulma gibi konuların tam çözülmediğini bildiren Asselborn, ülkesindeki bazı siyasi partilerin bu kişilerin ülkelerine dönmesini istediğini, fakat bunun henüz mümkün olmadığını ve ancak Suriye'de siyasi çözümün tesisinin ardından gönüllü dönüşlere sıcak bakacaklarını sözlerine ekledi.