“Cellat uyandı yatağında bir gece
"Tanrım" dedi "Bu ne zor bilmece :
Öldürdükçe çoğalıyor adamlar
Ben tükenmekteyim öldürdükçe...”
“Bir taş at. Kafiri bulur…” böyle diyordu şair. Sahiden de bulur muydu? Ellerime baktım. Bir de asfalt arasında sıkıştırılmış çakıl taşlarına. Başka taşlar da aradım çevremde. Yoktu. Hz.Davud geliyordu aklıma ve kuş avlar gibi tanklara taş atan çocuklar… “Kafiri bulacak taşı” atmaya gereken iman için yokladım yüreğimi… sonuç; aynı sizinki gibi.”
“Umutlu bir gelecek inşa edilebileceğine dair inançlar, tank, uçak ve ateşli silahlar altında inlemektedir. Dünyaya, adalet, ahlak, eşitlik ve özgürlük içinde yaşanabilir bir dünyaya olan inanç bombalar altında ölmektedir… İnsanoğlunun, kendilerini efendi olarak gören, şımarık çocuklarının yaptıklarını izlediğimde içim ürperiyor… tahakküm, zulüm, baskı ve manipülasyonun en adisini en iyi şekilde bilen, başaran ve uygulayan bir organizasyon karşısında inandığım bütün idealler sönüyor. Kızıyorum. Öfkeleniyorum.
Kendisini dünyanın efendisi, gayrısını kölesi olarak gören bir zihniyetin yönettiği bir devlet, işgal ettiği topraklar altındaki bir millete tankıyla tüfeğiyle, uçağıyla zulmetmektedir.
“Kendisini Tanrının seçkin kulu gören bir zihniyetin mensuplarından birisinin kaçırılmış olması ile kutsallığını, gücünü, kibrini, dokunulmazlığını insanlığa çizdiği ölümsüzlük ve dokunulmazlık perdesini kaybedeceğini düşünen bu zihniyet; yıllardır baskı, zulüm, toz toprak, barut, tank altında yaşayan Filistinlilerin elektrik şebekesinden yer altı şebekesine, bakanlarından, başbakanının bürosuna kadar her yeri gözü dönmüş bir karalık ve şımarıklık, ahlaksızlıkla bombalamaktadır.”
“Kin susturur insanı adına çıdam denir.”
Aslında hepsinin, her şeyin bir yalan olduğunu nasılda unuttuğumuzu hatırlatıyor bize İsrail. O dünyanın efendisi, zalim, kan emici, zorba, hukuk, insanlık, kural tanımaz bir tiranı, biz ise eli kolu, aşağısı yukarısı, sağı solu incelik, medeniyet, kural, erdem, ahlak, iyi niyet, merhamet, uluslar arası hukuk, insan hakları vs ile sarılmış, bize işleyen ama efendiye işlemeyen ve efendiyi bağlamayan kurallara uymakla hükümferma olmuş bir köleyiz…
Filistin sadece Filistin değil Gazze şeridi de sadece uzak coğrafyada bir şerit değil, insanlığın var olmak ile olmamak arasındaki bir şerit. O ince şeritte yürüyoruz, etrafımızda patlayan bombalara baka baka, nasıl kalabileceksek, insan kalmaya çalışıyoruz. Etrafı duvarla, tel örgüyle, orduyla, sınır kapılarıyla örülmüş, dünyadan tecrit edilmiş, aç biilaç, elektriksiz yoksul bırakılmış bir milletin üzerine abanmış dev bir savaş ahtapotu mu dersiniz örümceği mi dersiniz, ne derseniz artık.
“Kafese kapattığı bir millete elindeki en son savaş makineleriyle bombalar yağdırıyor, bütün bir dünyanın gözünün içine bombaları soka soka! Tanımıyor hiçbir sınır, eleştiri, kınama, protesto, tavır…
İçine tükürüyorum diyor sanki bütün kurallarınızın, kanunlarınızın, vicdanlarınızın... İstediğim zaman istediğimi öldürürüm! Uçakla, füzeyle, bombayla ya da geçmişte yaptığı gibi kolları kafaları taşla kıra kıra…” Hepsini birden öldürecek ama eğlencesi! biter diye mi yavaş yavaş, teker teker, onar onar, yüzer yüzer öldürüyor?”
“Ama olmuyor değil mi? Bombayla taşla, kafasını kolunu boynunu kıra kıra, evini yıka yıka, toprağını işgal ede ede, kadınlarını çocuklarını öldüre öldüre yola getirilemiyor bu Filistin! Arasına nifak tohumu ek, ikiye böl, birbiriyle savaştır, liderlerini öldür ama olmuyor işte. Bir şekilde hala ayaktalar ve direniyorlar. Ölüyorlar ama boyun eğmiyorlar!”
Bu yazılar, 2006 ile 2009 arasında yazmış olduğum yazılardan alıntı. Bugün dahi tazeliğini koruyor! diye alıntılar yaptım ne yazık ki! Yıl 2014 değişen bir şey yok kardeşim… 2024’te 2034’te aynı yazıyı yazar mıyım? Şehit edilmemiş Filistinli kalırsa o tarihe, evet, yazabilirim! “Onlar öldürmeyi iyi biliyorlar!” Biz de sızlanmayı… İzzet ile zillet arasındaki yakınlığa bakın, bakalım.