Yeni Asır ve Sabah Gazetesi'nde yıllarca muhabirlik yaptıktan sonra İzmir Anadolu Ajansı'nda göreve başlayan İbrahim Evrim Ayral yayımlanması engellenen Fatih Terim ve damatlarıyla ilgili haberi nedeniyle istifa etmişti.. Cem küçük konuyu köşesine taşıdı ve yayımlanmayan o habere de yer verdi.
İşte Cem Küçük’ün “Her yönüyle Fatih Terim olayı” başlıklı yazısı:
Önce İbrahim Evrim Ayral'ın Anadolu Ajansı'nda yayınlanmayan haberini okuyalım.
"Eski Adana Demirspor Kulübü Başkanı Selahattin Aydoğdu, Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim, damatları Çetin ve Bahçekapılı'nın Çeşme Alaçatı'da işlettiği restoranda kendisini darp ettiği iddiasıyla şikâyette bulundu. Eski Adana Demirspor Kulübü Başkanı ve TFF 1. Lig'den Sorumlu Profesyonel Futbol Komitesi Üyesi Selahattin Aydoğdu, Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim, damatları Ahmet Baran Çetin, Volkan Bahçekapılı ile bir korumasının Çeşme Alaçatı'da işlettiği restoranda kendisine saldırarak darp ettiği iddiasıyla şikâyetçi oldu. Alınan bilgiye göre, Alaçatı'daki bir alışveriş merkezinde Terim'in damadı Çetin'in işlettiği mekânın yanında restoranı bulunan Aydoğdu ve Çetin arasında daha önce öğrenilmeyen bir nedenle anlaşmazlık çıktı. İddiaya göre, anlaşmazlık nedeniyle Bodrum'da bulunan Terim telefonda Aydoğdu'yla tartıştı. Tartışmanın ardından Terim, damatları Çetin ve Bahçekapılı ile bir korumasını yanına alarak Aydoğdu'nun Çeşme Alaçatı'daki restoranına geldi. Restoranda kısa bir sözlü tartışmanın ardından ikili arasında yumruklu kavga çıktı. Kavgaya Terim'in damatları ve restoran personeli de dâhil oldu. Yaşanan arbede sonrası Terim ve beraberindekiler restoranı terk etti. Aydoğdu, Fatih Terim ile meslekleri itibariyle eskiden beri tanıştıklarını ve birbirlerinde telefon numaralarının bulunduğu söyledi. Aydoğdu, Terim'in bitişikteki işletmeyle ilgili bir sorundan dolayı kendisini sorumlu tuttuğunu ileri sürerek, 'Beni Bodrum'dan aradı. Ben de kendisine hocam benimle alakası yok dedim. İnanmadı sanırım ben geliyorum dedi ve akşam da geldi.' Aydoğdu, Fatih Terim'in yanında iki damadı ve tanımadığı bir kişinin bulunduğunu belirterek şunları kaydetti: 'Önce atıştık. Sonra arbede oldu. Birbirimize vurduk. Sonra araya girdiler beni tuttular. Bir baktım yok. Kayboldu. Yani Fatih Terim Bodrum'dan delikanlılık yapıp buraya geliyorsa erkek gibi dövüşecekti. Kadın gibi kaçmayacaktı. Geldi ama 2 dakika sürdü. Hemen kaçtı. Kavga etmeye geliyorsan kaçmayacaksın.' Sorunla kendisinin bir alakası olmadığının altını çizen Aydoğdu, 'O bana yumruk attı ben de ona attım. Damadı da sandalye fırlattı. Sandalye bir personelimize çarptı' diye konuştu. Aydoğdu, darp edilen personeli hastaneye götürdüklerini ve ardından Alaçatı Şehit Doğan Sakarya Polis Merkezine giderek şikâyetçi olduklarını kaydetti."
***
Şu olaya bakın: Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim damadının yanına dükkân açan kebapçı Selahattin Aydoğdu'yu arıyor ve Aydoğdu'nun ifadesiyle, "Sen benim damadımın yanına nasıl dükkân açarsın" diyor. Aydoğdu da bu üsluba aynı sertlikte cevap verince Fatih Terim Bodrum'dan kalkıyor, gece gece Alaçatı'ya geliyor. Camlar, çerçeveler, masalar, sandalyeler havada uçuşuyor. Selahattin Aydoğdu'nun ifadesiyle "Fatih Terim ve damatları kaçıyorlar." Anlaşılan Şafak Sezer'in Kolpaçino filmindeki gibi bir mekân baskını bu. Eminim bu satırları okurken gülüyorsunuz ama durum, güleriz ağlanacak halimize gibi acıklı maalesef. Tüm gazetelerde yer alan bu haberlerde ismi geçenler suç örgütü üyeleri ya da yerel çeteciler değil koskoca Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim ve damatları. Hakikaten kelimenin gerçek manasıyla bir skandal bu! Tabii rezaletler burada da bitmiyor. Yüzlerce kişi yemek yerken mekânı basılan adam Selahattin Aydoğdu şikâyetçi oluyor. Türk Ceza Kanunu'na göre konut dokunulmazlığını ihlal, darp, adam yaralama çok ciddi suçlar. Mekânı basan Fatih Terim mekânını bastığı adamı aratıp araya "çok hatırlı" kişileri sokuyor. Ama Aydoğdu ısrarla şikâyetinden vazgeçmiyor ve haber ajanslarına yukarıda alıntıladığım açıklamalarda bulunuyor. Bunun üzerine sabaha karşı 04.00'te Aydoğdu'yu savcılık gözaltına aldırıyor. Yani mekânı basan değil mekânı basılan ve kendini savunan adam gözaltına alınıyor. İşte bu tam anlamıyla bir hukuk skandalıdır. Böyle bir adaletsizlik, böyle bir kepazelik olmaz. Burası bir mafya devleti değil, hukuk devletidir. Adalet devletin temelidir. Hiç kimse dokunulmaz değildir ama bu olayda görüntü asla öyle değil. Bu olayda eğer hukukun gerektirdiği şeyler yapılmazsa bizzat devletin de itibarı zedelenir. 90'lı yıllarda mafya çeteleri at koşturuyordu ve devlet onlara dokunamıyordu. O dönem devletin hiç itibarı kalmamıştı. Normal bir ülkede anında bu baskını yapan teknik direktör hemen millî takım görevinden alınır. Böyle bir olay kabul edilemez. Selahattin Aydoğdu da "Terim mekânımı bastı, ben de dövdüm. Görürsem yine döverim" demekle yanlış yapmıştır. Tamam nefs-i müdafaa olabilir ama artık sen de işi hukuka bırakacaksın ve "Bir daha döveceğim" demeyeceksin Aydoğdu.
Bu baskın olayında gereğinin yapılması noktasında sorumluluk yüzde yüz AK Parti hükûmetindedir. AK Parti kim bu baskın rezaletine imza atarsa atsın AK Parti yandaşı bile olsa kayıramaz, kayırmamalı. Ayrıca olayı bire bir yazan İbrahim Evrim Ayral'ın haberini yayınlamayan Anadolu Ajansı'nın yaptığı da olacak iş değil. İnsan söyleyecek söz bulamıyor.”
Cem Küçük-Türkiye