Çeteleşme, ilköğretime kadar inmiş durumda
Yakînen tanıdığım bir arkadaşımın ilköğretim yedinci sınıfa giden çocuğunun başından geçen bir olayı kısaca size anlatmak istiyorum. Arkadaşımın çocuğunun yolu, aynı okulun öğrencileri tarafından okula gidip gelirken sürekli kesiliyor ve para isteniyor. Çocuk para vermediği için tartaklıyorlar ve istedikleri parayı getirmesini istiyorlar. Ve çocuk olayı babasına intikal ettiriyor. Babası çocukları okul idaresine bildiriyor. Tabii okul idaresi olaya el koyup gerekli çalışmayı başlatıyor. Olaya dâhil olan çocuklar; mağdur durumdaki çocuğun babasının okul idaresine gittiğini duyunca grup olarak ailenin evine baskın yapıyor. “Şikâyetten vazgeçin kötü şeyler olur, bu olayı çözelim” gibi tehditler savuruyorlar. Olay fazla büyümeden araya girenler tarafından çözülüyor.
Bu olay Seydişehir’de bir ilköğretim okulunda son bir ay içinde yaşanan ve sadece bizim bildiklerimizden bir tanesi.
Geçen yıllarda Maden Devlet Hastanesi yolu üzerinde yuvalanan bir grubun Seydişehir Meslek Yüksek Okulu’nun yurduna giden öğrencilerin önünü kesip onlardan haraç istediklerini ve öğrencileri tehdit ettiklerini duymaktaydık. Sırf bu yüzden çocuklar tek başlarına o yolu kullanmak istemiyorlardı. Çünkü akşam hava kararmadan yurda dönme gibi olağanüstü durumlar yaşanmaya başlamıştı. Bu olaya güvenlik güçlerinin müdahale etmesi sonucu olay şimdilik bertaraf edilmiş gibi…
Bu iki olay, nereden bakarsanız bakın çok tehlikeli ve gelecek açısından bir o kadar da endişe verici… Bu kadar laftan sonra rahatlıkla şunu söyleyebiliriz: Çeteleşme kapımıza kadar gelmiş dayanmıştır. ‘Çeteleşme yaşı ilkokullara kadar inmiş durumdadır’ dersek her halde olayı abartmış olmayız. Bugün sokaklarda ilköğretim öğrencilerinin sopalı bıçaklı gruplar halinde kavgalarını görmeyen bilmeyen insan yoktur.
Yapılan araştırmalar büyük şehirlerdeki uyuşturucu kullanma yaşının ilköğretim okullarına kadar indiğini bildirmekte. Sigara içme yaşının ilköğretim öğrencileri arasında birinci kademeye kadar indiğini, bizzat devletin yapmış olduğu araştırmalar göstermektedir.
Pekâlâ, bu olayları tetikleyen sebepler nelerdir?
Aileden kaynaklanan sebepler midir yoksa okuldan kaynaklanan sebepler midir? Ya da güvenlik eksikliğinden midir? Son yıllarda ekranda görünen dizilerin olayları tetiklediği gibi bir sosyolojik nedene de bağlayabiliriz.
Teknoloji ve iletişimin hızla geliştiği toplumlarda bu olaylar da hızla artıyor. Ülkenin eğitim sistemi bu olayı daha ciddi olarak fark edebilmiş durumda değildir. Olayın sadece münferit olaylarla ve polisiye tedbirlerle çözüme ulaşacağını beklemiyoruz. Tabiî ki güvenlik önlemleri olayların sadece kendine göre olan kısmını yani yaralama ve adli boyutunda etkili olabilir. AB kriterleri, ve bazı hukuki açılımlar, onların da elini kolunu bağlıyor. Okul müdürleri aileler güvenlik güçleri, sivil toplum örgütleri bu olayları daha da büyümeden ne gibi tedbirlerle önleyebileceklerini tartışmalı, sosyal ve psikolojik boyutları incelenerek geleceğe dair çözümlemeler yapmalıdır. Değilse aileler okulların önünde çocuklarını her zaman beklemek zorunda kalacak.