Değerli dostlar gün geçmiyor ki şehitlerimiz yüreğimizi dağlamasın. Bundan sonra PKK adına çevrenizde insan hakları edebiyatı kim yapıyorsa hoşgörülü davranıp tartışmaya da girmeyin. Hayatınızdan, çevrenizden, arkadaşlığınızdan uzaklaştırın. Hatta sözle tepki verin. Artık mağdur edebiyatına yeterince doyduk. Herkes çevresinden başlayarak tepkisini koymalı. PKK ve onun evlatları olan partilere, oluşumlara sempati duyanların çevremizde durmasına ihtiyacımız yoktur. PKK’yı kınayamayan ve tepki koyamayan HDP’lilere de tepki vermelisiniz.
PKK’nın bu seviyeye gelmesinde emeği olan veya yol açanlar kim varsa bunun cezasını elbet vermelidir. AK Partiye bu konuda büyük görevler düşmektedir. Çünkü PKK’nın şehirlerde bu seviyede güçlü olmasını istemeyerek de olsa sağlayanlar, Çözüm Sürecini Erdoğan’a yanlış anlatan siyasilerdir. Erdoğan daha önce de Dolmabahçe’yi tasvip etmediğini ve karşı çıktığını açıklamıştı. O zaman Ak Partide bu sürece destek olan Beşir ATALAY ve Yalçın AKDOĞAN açıklama yapmalılardır. Neden böyle oldu? Hep partiye gönül verenler ve kalem tutanlar mı açıklama yapacak? Siz bu sürecin mimarları olarak neden bir TV’ye çıkıp açıklama yapmıyorsunuz?
Bugünleri yaşamamızda en büyük suçlulardan birisi de ülkeyi hükümetsiz bırakmak için her türlü taklayı atan muhalefet partileridir. Çünkü muhalefet liderleri, 7 Haziran seçimi biter bitmez varsa da yoksa da Kaçak Saray ve Erdoğan edebiyatıyla halkın verdiği oylara saygısızlık yaptılar. Hatta bakanların göreve başlamaması için HDP ile birlikte mecliste el bile kaldırdılar. Allahtan Tuğrul Türkeş ve Yalçın Topçu gibi vatan evlatları bunların ülkeyi kaosa bulama planlarını çöpe attı.
Terörden beslenen ve vatan hainleriyle iş tutan basın yayın organlarında Dağlıca’daki şehitlerimize dair haberden sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ithafen “Eğer 400 milletvekilini alacak ve Anayasa'yı değiştirecek bir sayıyı bir parti almış olsaydı, bugün bunlar olmazdı” haberi dönmeye başladı. Bu sözler 7 Mart 2015’te Gaziantep’te toplu açılış töreninde söylenmiş bir ifadedir.
Erdoğan, o günkü açıklamalarında:"Bu sistem bize dar geliyor. Bu beden bu gömleğe olmuyor artık. Şu andaki sistem yamalı bohçadır. Başkanlık sistemi demek yeni anayasa demek" ifadelerini kullanmıştır.
Erdoğan bu açıklamayı ilk yaptığı o gün ne bir Dağlıca, ne de yoğun bir terör eylemi vardı. Terörün esamesi yoktu. Erdoğan’ın o açıklamasını iyi hatırlıyorum. Orada yeni anayasanın, yeni yapılanmanın gereği için parlamento tablosunda çoğunluğa ihtiyaç olduğuna vurgu yapmıştır. Bu açıklamasında siyasi istikrara ve kararlı bir yönetime vurgu vardı. Hatta Erdoğan’ın bu açıklamasına ilk tepkiyi veren de HDP’dir. “Seni Başkan yaptırmayacağız” sloganıyla bizi ve PKK’yı yok etmene izin vermeyeceğiz demek istiyorlardı.
Erdoğan’ın bu açıklamasına dair bütün video zaten internette var. Fakat bazı haber siteleri olayın başını sonunu kırparak farklı soruya verilmiş cevap gibi göstererek manipülasyon yapmakta gecikmediler.
Sayın Erdoğan’ın açıklamasını: “400 vekil verilseydi, Dağlıca saldırısı yapılmazdı” şeklinde çarpıttılar. Bu haberi ilk yapanlardan birisi de “Saman” gazetesidir.
Bu tür haberlerin yapılmasında suçlu hükümettir. Çünkü bu gazetelerin ve televizyonların manipülasyon yapmasına izin vererek, onlara bu ülkede hayat hakkı tanıyarak suç işlemiştir. Eh kardeşim neden el koymuyorsun bu medyaya da vatana, millete sövdürüyorsun? Milleti yalan haberlerle terörize etmelerine göz yumuyorsunuz?
Halk; hükümet ne derse desin, nasıl açıklama yaparsa yapsın AK Partiden teröre karşı güçlü yaptırımlar istiyor.
Hepimiz şimdi soruyoruz. Türkiye dışında hangi ülkede:
- “PKK sizi tükürüğüyle boğar” diyen bir vekil devletten maaş alır ve elini kolunu sallaya sallaya gezer?
- PKK’lı teröristin cenazesine katılarak salya sümük açıklama yapan hangi vekil devletten maaş alıp elini kolunu sallaya sallaya gezer?
- Her gün gazetesinde PKK propagandası yapan ve her türlü vatan haininin çöreklendiği basın kuruluşları gazete çıkarabilir, televizyonlarda bas bas vatan hainliği yapabilir?
- Türkiye’yi yurt dışında her platformda kötüleyen, PKK ile omuz omuza giden ve liderinin Pensilvanya’da yaşadığı bir örgütün ülkenin her yerinde okulları, üniversiteleri olabilir? Serbestçe ticaret yapmalarına izin verilip, para kazanabilirler?
- PKK ile bağlantısının olduğunu tüm ülkenin bildiği siyasi partiler hazineden para yardımı alıp seçime girebilir?
- PKK ile bağlantısını dünya âlem bilen siyasi partiler mecliste olur?
- PKK ve destekçileri sosyal medyada cirit atabilir?
- Vatana, millete söven, açıkça bölücülük yapanlar devletin memur kadrolarında çalışabilir?
- Terörden suçlu bulunan kişiler devletten hala emekli maaşı alır?
- Şehirlerinde, köylerinde, kasabalarında terör varken siyasetçisi hala birinci gündem olarak terörü görmez?
- Terörün kol gezdiği şehir ve bölgelerde olağanüstü hal ilan edilmez?
Hangi ülkede? Bir zahmet söyleyin hangi ülkede? İnsanların yaşamadığı Kuzey Kutbunda mı?
Başka ülkede olsa teröristin yaşadığı dağlar yok edilirdi.
Hangilerimizle başlayan o kadar çok soru var ki? Bu soruların cevabını halkına doğru veremeyen ne hükümet ne de devlet teröre karşı başarılı olmayacaktır.
Devletten ve hükümetten teröre destek veren gazeteci, siyasetçi, eğitimci, memur, amir her ne varsa artık hesaplaşmasını istiyoruz. Devlet, gücünü hissettirdiği ölçüde vardır.
Yarından itibaren başta sosyal medya olmak üzere PKK ve Paralel Terör Örgütünün sözcülüğünü yapanları ve provokatörleri en yakın savcılığa şikâyet edelim. Var mısınız?
Hepimiz aynı davranışta bulunursa bu çakallar bu ülkede yer bulamayacaktır.
Allah şehitlerimizin ailelerine sabır versin. Vatanımızı vatan hainlerinin şerrinden korusun…