İSTANBUL (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, " 'Evet' demenin vebali, günahı ağırdır. 'Evet' oyu kullanan bunun sorumluluğunu çocuklarına, ülkesine anlatamaz. O vebalin ve günahın altına kimsenin girmesini istemem. Bir partinin üyesi olabilirsiniz ama ne bir kişiyi seçiyoruz ne de bir parti tercihi yapıyoruz. Bir demokrasi oylaması yapıyoruz." dedi.
İstanbul'da sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya gelen Kılıçdaroğlu, bir yol ayrımına doğru gelindiğini, son 2 günde vatandaşa, sabırla anayasa değişikliğinin Türkiye'ye neler getireceğini anlatmak gerektiğini söyledi.
Değişiklikle Başbakanlık ve Bakanlar Kurulu'nun kaldırılacağını anlatan Kılıçdaroğlu, "Neden? Hangi gerekçeyle kaldırıyorsunuz. Osmanlı'dan gelen cumhuriyetle devam eden bu kurum niye kaldırılır? Birisinin çıkıp anlatması lazım" dedi.
Cumhurbaşkanlığı makamının tarafsız olması gerektiğini, cumhurbaşkanının 80 milyon yurttaşı temsil ettiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Cumhurbaşkanı bir partinin genel başkanı olursa tarafsız olur mu? Olursa 80 milyonu nasıl temsil edecek. X partisinin genel başkanı aynı zamanda cumhurbaşkanı. Nasıl temsil edecek 80 milyonu? Bunun partilerle ve kişilerle ilgisi yok. Bu bir demokrasi sorunu. Cumhurbaşkanlığı makamı hepimizin ortak paydasıydı, bu ortak payda elimizden alınıyor şimdi. Soracaksınız vatandaşa. Bu doğru mudur? Size bir gerekçe söylediler mi? 'Şunun için alıyoruz bu yetkileri' diye. Mantıklı bir gerekçe ortaya koydular mı? Vatandaşlara, sormamız, öğretmemiz ve anlatmamız gerekiyor. Bir partinin genel başkanı hakim tayin eder mi? Bir partinin genel başkanı hakim tayin ederse ne olur? O mahkemede adalet olur mu? Şu örneği verin onlara; 'Kemal Kılıçdaroğlu 5 tane hakim tayin etti bir mahkemeye' deyin. Senin de davan o mahkemeye düştü. Sen de karşı partidensin. Sen o hakime güvenir misin? 'Güvenmem' diyecek. 'Ben de güvenmem' diyeceksiniz. O zaman onurlu bir şekilde 'hayır' oyu vermek gerekiyor. Bunun ev ev, kahve kahve dolaşılıp anlatılması lazım."
- "Adliyeye, camiye, kışlaya siyaset girer mi?"
Vatandaşın 'evet' vermesini isteyenlerin, bunun nedenini anlatamadıklarını ifade eden kılıçdaroğlu, "Anlatmak da istemiyorlar. Çünkü bunlar anlatılacak şeyler değil onlar açısından. Bunları anlatsalar ne olacak? Vatandaş 'Ne yapıyorsunuz siz?' diyecek. 'Adliyeye, camiye, kışlaya siyaset girer mi?' diyecek. Bir partinin genel başkanı Genelkurmay başkanı tayin edecek. Bir partinin genel başkanı Genelkurmay başkanını tayin ederse, oraya siyaset girmez mi?" ifadelerini kullandı.
Devlet memurlarına da seslenen Kemal Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Devlet Memurları Kanunu'nu değiştirme yetkisine sahip olacak. Devletteki bütün atamaların kriterlerini bir kişi belirleyecek. Karşılaştığınız memurlara şu soruyu sorun, 'Senin devlet memuriyetine girişin de devlette kademe kademe yükselişinin de kriterlerini TBMM belirliyor kardeşim' diyeceksin. Yürütme organı o yasaya uygun olarak atama yapar. Şimdi Meclisten bu yetkiyi alıyor bir kişiye veriyorsun. Kriterleri o belirleyecek. Dayısının oğlu ilkokul mezunu, onu isterse müsteşar yapabilecek. Yeğeni ortatokul mezunu. Onu isterse falan yere genel müdür tayin edebilecek. Devlette liyakat sistemi çökecek ama vatandaş, 'Yok canım o kadar da olmaz' diyebilir. Niye bu yetkiyi veriyoruz o zaman? Meclisten bu yetkiyi niye veriyoruz?"
TBMM'nin Milli Kurtuluş Savaşını, Kıbrıs Barış Harekatını yöneten, 15 Temmuz darbe girişimini püskürten meclis olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Üzerine bombalar yağarken, kurşunlar atılırken sabaha kadar görev yapan bir meclistir. TBMM'nin unvanı Gazi Meclis'tir. Siz hangi yetkiyle, hangi vicdanla Gazi Meclisi'nin yetkilerini elinden alıyorsunuz? Bir milletvekili TBMM'de bir bakana soru dahi soramayacak. Bir Meclis bu kadar aşağılanır mı? Milli Kurtuluş Savaşını veren bir meclis bu kadar itibarsız hale getirilir mi? Anayasa değişikliğiyle meclisi adeta işlevsiz hale getiriyorlar." diye konuştu.
TBMM'nin yetkilerinin artırıldığının söylendiğini, bunun reklam panolarına da yansıtıldığını kaydeden Kılıçdaroğlu, "Soru sormayı dahi elinden alıyorlar. Devletteki kriterleri belirleme yetkilerini elinden alıyorlar. Hükümet programı bile mecliste görüşülmeyecek. Milletvekili olmayan birisini getirip bakan yapacaklar. Gensoru yok, hükümet programı yok, sözlü soruya cevap verme zorunluluğu yok. Niye gelsin meclise. Bir meclis bu kadar itibarsız hale getirilebilir mi? Milleti kendi meclisine sahip çıkmaya davet ediyorum." dedi.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Nasıl bir rezalettir bu? Oy vereceğim, milletvekili göndereceğim, bu milletvekili hiçbir şey yapamayacak. Niye gönderiyoruz biz. Güçlü Meclis. Neymiş? Milletvekilinin sayısı 550 den 600'e çıkıyormuş. O zaman sayıyı 1.000 yapsaydınız dünyanın en güçlü meclisi olsaydı. Elinden yetkileri alınmış Meclis. Böyle Meclis mi olur? TBMM Başkanı yeni anayasa değişikliğine göre cumhurbaşkanını temsil edemeyecek. Düşünün milli iradeyi temsil eden TBMM Başkanı, seçimle gelmiş bir başkan, cumhurbaşkanını temsil edemeyecek. Kim temsil edecek. Seçimle gelmeyen birisi, atamayla gelen birisi. Atamayla gelen birisi ne zaman TBMM'yi temsil etmiştir? Darbe dönemlerinde. Kenan Evren seçimle mi geldi. Yok. Şimdi darbe döneminin bir başka versiyonunu bize dayatmaya çalışıyorlar. Sorumluluğumuz ağır. Bu Meclis Gazi Meclis'tir. Gazi Meclisin yetkilerini elinden alıp tek adama vereceksiniz. İki gününüz kaldı, bunları her vatandaşa anlatmanız gerekiyor. "
- Kıdem Tazminatı
Kılıçdaroğlu, kıdem tazminatının da bir kararnameyle kaldırılabileceğini aktararak, " 'Demokratik bir toplum istiyorum, herkes düşüncesini söylesin. Uzun mücadeleler sonucu elde ettiğimiz hakları bir adama teslim etmiyoruz' diyorsak, gidecek onurumuzla 'hayır' oyunu kullanacağız. Bu kadar basit." dedi.
Bu anayasa değişikliğinin Türkiye'nin hiçbir sorununu çözmediğini belirten Kılıçdaroğlu, "Bir kişiye yetki verelim. Ya hata yaparsa? Faturayı 80 milyon ödeyecek. Bu millete niye fatura ödetiyoruz? Bu parti veya kişi değil memleket meselesidir." değerlendirmesini yaptı.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
"Dernekler, STK'lar, meslek kuruluşları anlatacaklar. Nasıl bir atmosfer içinde anayasa değişikliği yapıyoruz? Valisi, kaymakamı, genel müdürü, müsteşarı, siyasileri baskı yapar. Üniversitesi, iş adamı, hukuk fakülteleri, işçi, işveren sendikaları konuşamaz. Böyle anayasa değişikliği mi olur? 12 Eylül'den, darbe döneminden ne farkı var? 'Evet' demenin vebali, günahı ağırdır. 'Evet' oyunu kullanan bunun sorumluluğunu çocuklarına, ülkesine anlatamaz. O vebalin ve günahın altına kimsenin girmesini istemem. Bir partinin üyesi olabilirsiniz ama ne bir kişiyi seçiyoruz ne de bir parti tercihi yapıyoruz. Bir demokrasi oylaması yapıyoruz. Gün slogan atma günü değil, gün düşünme günü. Vicdan terazisinde tartma ve sandığa gidip oy kullanma günü."
AA