CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu: (2)

"Parlamenter sistemi güçlendireceğiz, darbe hukukundan Türkiye'yi arındıracağız"- "Bütün çağdaş demokrasilerde medya, yasama, yürütme ve yargıdan sonra dördüncü güç olarak yer alır. Hükümete açık ve net çağrı yapıyorum. Medyayı, anayasada dördüncü güç ola

ÇANAKKALE (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Parlamenter sistemi güçlendireceğiz, darbe hukukundan Türkiye'yi arındıracağız." dedi.

Kılıçdaroğlu, Çanakkale'de düzenlenen partisinin il başkanları toplantısında yaptığı konuşmada, Cumhuriyet'in kurucu değerlerine sahip çıkacaklarını belirterek, Cumhuriyet'in kurucu değerlerine sahip çıkmanın bütün partilerin ortak amacı olması gerektiğini vurguladı.

"Osmanlı'nın nasıl battığını Cumhuriyet'i kuranlar bilirler" diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"O dönemde yaşadılar. Gazi Mustafa Kemal Atatürk de Rauf Orbay da Kazım Karabekir de İsmet İnönü de bunların tamamı Osmanlı paşasıydı, Osmanlı askeriydi. Osmanlı'nın nasıl battığını bunlar birebir gördüler. Yeni Cumhuriyet'i kurarken, o batışın gerekçelerini hepsini düşündüler. 'Öyle bir devlet kuralım ki bir daha batmasın, öyle bir devlet kuralım ki temelleri sağlam olsun, öyle bir devlet kuralım ki sadece bizim ülkemiz değil, bütün mazlum ülkelere örnek olsun.' Cumhuriyet'i öyle kurdular. Bütün o eksiklikleri düşünerek, yeni bir Cumhuriyet inşa ettiler. Tevhid-i Tedrisatı bunun için getirdiler. Diyanet İşleri Başkanlığını bunun için kurdular. Eğer onlar bunları yapmasalardı, bugün Cumhuriyet de kendi içinde kavgalı bir yapıya dönüşebilirdi. Cumhuriyetimizin kurulması sıradan bir kuruluş değildir. Bu Cumhuriyet'in kuruluşunda binlerce şehidin kanı ve gözyaşı vardır. Binlerce gazimizin mücadelesi, emeği, alın teri vardır."

- "Atatürkçülük üretim yapmak demektir"

Kılıçdaroğlu, ülke tarihinin yanlış öğretildiğini savunarak, "Bize yanlış öğretiyorlar. Bize yanlış öğretenlerin başında Kenan Evren ve arkadaşları geliyor. Atatürk'ü en çok istismar eden de Kenan Evren ve arkadaşlarıdır. Atatürkçülük onların söylediği gibi değildir. Atatürkçülük, üretim yapmak demektir. Bütün vatandaşları kucaklamak demektir. Herkesin inancına saygı göstermektir. Yakın tarihimizi, Cumhuriyet tarihimizi, çocuklarımıza gerçek anlamıyla, gerçek bilgilerle vermek zorundayız." ifadesini kullandı.

Parlamenter sistemi güçlendirmek zorunda olduklarını vurgulayan Kılıçdaroğlu, şu görüşlere yer verdi:

"Türkiye Büyük Millet Meclisi, Kurtuluş Savaşı'nı yöneten bir Meclistir. Dünyadan başka bir örneği yoktur. Kurtuluş Savaşı'nı yöneten bir Meclis, ülkenin bütün sorunlarını çözmeye muktedirdir. Yeter ki Meclise kadar bütün siyasi partilerin saygılı olması lazım. Meclis, yaklaşık 150 yıllık tarihi bir mirastır. 150 yıllık bir tecrübeyi alıp, çöp sepetine bir gecede atamayız. Bütün siyasetçilerin, devletin belli makamlarından oturan herkesin bu konuda duyarlı olması lazım. En son sınavı da başarıyla vermiştir. Üzerine bombalar, kurşunlar atıldığı zaman yani 15 Temmuz gecesi milletvekili arkadaşlarıma ilk talimatım şu oldu: Derhal Meclise gidiniz. Derhal Meclise gittiler. Açık tutuldu, darbeye direnildi sabaha kadar. Bu parlamentonun ne kadar önemli bir işlev yaptığını gösteriyor. Başka bir sisteme gerek yok. Yeter ki biz adam gibi çalışalım. Yeter ki Cumhuriyet'in değerlerine sahip çıkalım, ortak paydamızı oluşturalım, milleti kamplaştırmayalım, milleti birbirine düşman haline getirmeyelim. Çözeriz bütün sorunları. Niye çözmeyelim?"

- "Hiçbir istihbaratçı gelip, komisyona bilgi vermiyor"

Kılıçdaroğlu, Parlamentoda, Güvenlik ve İstihbarat Komisyonunun kurulduğunu anımsatarak, "Hiçbir istihbaratçı gelip, komisyona bilgi vermiyor. Meclis Başkanına açık ve net çağrı yapıyorum. Komisyonun gereğini mutlaka yerine getirmek zorundasınız Sayın Başkan. O zaman bu komisyonu niye kurduk? Amerika'da gider bilgi verirler, diğer ülkelerde de gider bilgi verirler, bizde niye gelip bilgi vermiyorlar. Bir bürokrat siyasetten güç almazsa, oraya gelir tıpış tıpış bilgisini verir. O nedenle siyasetçilerin bu konuda samimi olması lazım." dedi.

Kılıçdaroğlu, parlamenter sistemi güçlendireceklerini ve darbe hukukundan Türkiye'yi arındıracaklarını belirtti.

Kılıçdaroğlu, şöyle dedi:

"Yüzde 10 seçim barajını kim getirdi? Darbeciler getirmedi mi? Milli irade Parlamentoya tam yansıyor mu? Yansımıyor. A partisine vatandaş oy veriyor, B partisi milletvekili çıkartıyor. Kim yaptı bunu? Darbeciler yaptı. Kim temizleyecek? Samimi olarak darbecilere karşı olanlar temizleyecek. Eğer samimi olarak 'darbeye ve darbe hukukuna karşıyım' diyorlarsa, getirsinler yüzde 10 seçim barajını kaldıralım. Yüzde 1 oy alan partinin genel başkanı da Mecliste olmalı. Medyanın özgürlüğünü sonuna kadar savunacağız. Bütün çağdaş demokrasilerde medya, yasama, yürütme ve yargıdan sonra dördüncü güç olarak yer alır. Hükümete açık ve net çağrı yapıyorum. Medyayı, anayasada dördüncü güç olarak kabul edecekseniz, getirin derhal yasalaştıralım. Medyanın dördüncü güç olması lazım. Çünkü medya halkın gözü, kulağı ve sesidir. Medya olmasıydı halk direnme hakkını kullanamayacaktı. Demokrasilerde direnme hakkının ne kadar meşru olduğunu 15 Temmuz'da gördük. Direnme hakkının meşruiyetini de Türkiye'nin gündemine ilk getiren partinin de CHP olduğunu kimse unutmasın."

- "Adalet, devletin temelidir"

Kılıçdaroğlu, demokrasiyi sonuna kadar savunacaklarının altını çizdi.

"Balyoz, Ergenekon davası... Bu davalara baktığınız zaman namuslu, dürüst insanların hiçbir günahı olmayan insanların aylarca, yıllarca hapishanelerde süründüğünü gördük" diyen Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı:

"O nedenle yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı önemli. İlk yaptığımız görüşmede mini bir yargı paketi ile yargının tarafsızlığını ve bağımsızlığını koruyacağımıza dair görüş birliği sağladık. Bu konuda Parlamentoda önümüzdeki günlerde bir çalışma yapılacak, dört siyasal partinin bir araya gelerek eğer böyle bir çalışma yapılacaksa her türlü katkıyı vereceğimizi söyledik. Biz, adaletin bu ülkede olmasını istiyoruz. Adaletin olmadığı bir yer zaten devlet değil. Adalet mülkün temelidir. Oradaki mülk devlet demektir. Adalet, devletin temelidir. Yargı bağımsızlığını sağlamak hepimizin ortak görevidir. Ve bu aynı zamanda güçler ayrılığı dediğimiz sistemin de ana omurgalarından birisidir. Yıllar yılı kapalı kapılar ardında laiklik, dinsizlik diye propaganda yapıldı. Yıllar, yılı. Laikliği savunan herkes tu kakaydı. Ama bugün görülüyor ki laiklik bizi bir arada tutan kimlik. İnancınız ne olursa saygı göstereceksiniz. Laikliğin özeti budur. Din ve vicdan özgürlüğüdür laiklik. Laiklik, inanca ve insana saygı demektir. Bu kadar açık ve net."

Kılıçdaroğlu, "F tipi örgütlenme"nin, FETÖ'nün yıllar yılı dini kullanıp, istismar ettiğine işaret etti.

Kılıçdaroğlu, "Dine zarar verdiler mi? Hayır vermediler ama dini istismar ettiler. Din, hepimizin gönlünde, inanç hepimiz gönlünde yatan şeydir. Bizim manevi dünyamızın bir zenginliğidir. Oraya birilerinin müdahale etmesine izin vermemeliyiz. Dini her ortamda kullandılar, istismar ettiler. Bugün laikliğin bizi bir arada tutan çimento olduğunu artık hepimiz farkındayız. Eğer Türkiye'de laik bir düzen olmasıydı, insanlar, inançlarını özgürce yerine getiremezdi farklı inançlara sahip insanlar üzerinde baskı olurdu ve Türkiye bir Ortadoğu bataklığında yaşanan tablo ile karşı karşıya kalırdı. Biz şimdi herkesi kucaklıyoruz. Herkesin inancına saygılıyız. Herkese saygı duyuyoruz. Neye inanırsan inan kardeşim, sen bu ülkede yaşıyorsan aynı havayı teneffüs ediyorsak birlikte yaşayacağız. Kol kola, omuz omuza yaşayacağız ve bunu yaratmak ve yaşatmak zorundayız." diye konuştu.

-"Demokrasi sürekli gelişen bir kavramdır"

Kılıçdaroğlu, demokrasinin sözün ötesinde bir kültür işi olduğunu belirterek, bunun yolunun da eğitimden geçtiğini bildirdi.

Kılıçdaroğlu, "Demokrasi kavramı statik bir kavramda değildir. Demokrasi sürekli gelişen bir kavramdır. Nasıl geliştireceğiz? Eğitimle. Eğitimi nasıl yapacağız? Tek tipçi adam yetiştireceğiz, bu olmaz. Bu işin özü aklı kullanmaktır. Sorgulayan bir eğitim sistemi olması lazım. Bakın unutmayın. Amerikalılar Mars'a uzay aracı gönderdi, adı ne biliyor musunuz? Merak. Ne var orada. Merak, yüce Yaratan'ın bize verdiği en önemli duygulardan birisidir. Çocuk dillendiğinde sorar 'Bu nedir, nedir?' diye. Eğitimle bu sorunun kalitesini yükseltmek zorundayız. Daha iyi bir eğitim, daha nitelikli bir eğitim, güçlü bir demokrasiyi doğuracaktır ve güçlü bir demokrasiye süreklilik kazandıracaktır. O nedenle bu eğitim sistemini, iflas eden eğitim sistemini yeniden yapılandırmak zorundayız. Demokrasiyi savunuyorsak, güçlü bir demokrasimiz olsun diyorsak, bunu yapmak zorundayız. Buradan açık ve net çağrı yapıyorum, eğitim sistemimizi gelin çağdaş uygarlığı aşacak kuşaklar, nesiller yetiştirmek için yeniden yapılandıralım." görüşlerine yer verdi.

- "Haksızlığa uğrayanlara hakları teslim edilmeli"

Devletin adalet dağıtan bir kurum olduğuna dikkati çeken Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ne dedik 'Adalet mülkün, devletin temelidir.' Geçmişte binlerce kişi mağdur oldu. Nasıl mağdur oldu? Yargıtaya 150-160 tane FETÖ terör örgütünden militan atadınız. Hakimleri oraya atadınız, kaymakamları, valileri atadınız. Binlerce insan mağdur oldu. Askerler, üniversite hocaları, gazeteciler mağdur oldu. Eğer gerçekten demokrasiyi savunuyorsak, gerçekten bu ülkede adalet olsun istiyorsak, gerçekten devlet benimdir, bizim devletimizdir. 'Biz bu devleti kurduk ve devlete sahip çıkıyoruz' diyorsak o devletin iadeyi itibar yapması lazım. Haksızlığa uğrayanlara haklarını teslim etmesi lazım. Buradan açık ve net çağrıyı yine yapıyorum. Gelin hep beraber haksızlığa uğrayanların haklarını iade edelim. Bu görev, bizim görevimiz olacaktır. Tek başına benim bunu anlatmam yetmez. Sadece siyasilerin anlatması da yetmez. Vatandaşın, üniversite hocasının, aydınların, gazetecilerin anlatması lazım. Bir Allah'ın kulu çıksın desin ki, 'Ey Kılıçdaroğlu senin şu söylediğin 12 maddeden yani Yenikapı manifestosundan şu cümleye takıldım.' Vallahi düzelteceğim. Ama ben de adım gibi biliyorum ki burada fazla yok, eksik olabilir. Hepsi yüzde 100 doğrudur."

- "Hakkari'ye de Şırnak'a da güveniyorum"

Kılıçdaroğlu, herkese ciddi görevlerin düştüğünü ve herkesin görevinin bilincinde hareket etmesi gerektiğini vurguladı.

"İki ilimizi il olmaktan çıkarıyorlar. Hakkari ve Şırnak..." diye konuşan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Güvenlik gerekçesiyle. Ne olacak? Hakkari'yi Yüksekova'ya taşıyacağız, Şırnak'ı da Cizre'ye taşıyacağız. Bir devlet, 'Ben ülkemin şurada güvenliğini sağlayamıyorum' diyemez. Dediği andan itibaren devlet ve hükümet olarak bitmiştir. Şunu kabul ederim, o iki il yine kalır ama siz Yüksekova'yı, Cizre'yi il yaparsınız. 81 iliniz olmaz, 83 iliniz olur ama Meclise kanun getirip, 'Ben bunların güvenliğini sağlayamıyorum, o nedenle illeri buraya taşıyacağım...' Bu kendi vatandaşına güvenmemek demektir. Ben Hakkari'ye de Şırnak'a da güveniyorum. Orada yaşayan vatandaşlarıma da güveniyorum. Terörden en büyük acıyı onlar çektiler. En ağır bedelleri onlar ödediler. Yerlerinden, yurtlarından oldular. Biz, ayrılığı, gayrılığı bir kenara bırakmak zorundayız. Şu veya bu gerekçeyle iki yeri il yapabilirsiniz. Ama iki ili kapatmayın. Bir yeri il yaptıysanız, geri adım atmayın. Orada bizim bayrağımız dalgalansın, orada bizim okulumuz, vatandaşımız huzur içinde işe gidip gelsin. Oranın da valisi, kaymakamı, üniversitesi olsun. Yüksekova'da, Cizre'de üniversite açalım. Sayın Binali Yıldırım'a çok samimi çağrı yapıyorum, gelin 81 il değil 83 il yapalım, dolayısıyla güvenliği bu bağlamda alabiliyorsanız Şırnak'ı il yaptınız, kimse itiraz etti mi? Etmedi. Bir başka ili kaldırdınız mı? Hayır. Yüksekova'yı, Cizre'yi il yapalım. Hakkari de, Şırnak da il olsun."

(Bitti)

AA

Türkiye Haberleri

Yollarda Tehlike Kol Geziyor! Kime Neden Ceza Yazıldı? İşte Cevabı
Ekmek Tüketiminde Dünya Şampiyonu: Türkiye!
Hakkari'de son depremler 7 büyüklüğünde depreme işaret ediyor