ANKARA (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kinle, öfkeyle devletin yönetilemeyeceğini belirterek, "Bugün geldiğimiz nokta budur. Tam bir cadı avı başlatılmıştır. Üstelik bir alanda da değil, birden fazla alanda tam bir cadı avı başlatılmıştır. Diyorlar ya 'at izi it izine karıştı.' İyi de bunu yapan kim? Hükümet kim? Her seferinde bir suçlu. Kim suçlu? İktidar hiç suçlu değil. Bu ülkenin başbakanı, cumhurbaşkanı, bakanı kim?" dedi.
Kılıçdaroğlu, Parti Meclisi (PM) toplantısı öncesi gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
15 Temmuz sonrası yaptığı açıklamalarda, "Parlamento'nun iradesine saygı gösterilmesi" gerektiğine dikkat çektiğini ve ayrıca "Cadı avı başlatırsanız bunun sonu felaket olur" dediğini de anımsatan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, devletin kinle, öfkeyle yönetilemeyeceğini, devletin akılla, bilgiyle, tecrübeyle, sağduyu ile yönetilmesi gerektiğini bildirdi.
Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Kinle, öfkeyle devleti yönetmeye kalkarsanız, pek çok masum insanın canını yakarsınız. Bugün geldiğimiz nokta budur. Tam bir cadı avı başlatılmıştır. Üstelik bir alanda da değil, birden fazla alanda tam bir cadı avı başlatılmıştır. Diyorlar ya 'at izi it izine karıştı.' İyi de bunu yapan kim? Hükümet kim? Her seferinde bir suçlu. Kim suçlu? İktidar hiç suçlu değil. Bu ülkenin başbakanı, cumhurbaşkanı, bakanı kim? Hem şikayet edeceksin hem uygulayacaksın. Böyle bir devlet, hükümet anlayışı yoktur dünyada. Sorumluluk dediğimiz bir şey vardır. Bir şey yapıyorsanız, sorumluluğu üstleneceksiniz. Hem insanların canını yakıyorsunuz, sonra dönüp 'bunu kim yaptı' diyorsunuz? Sen yaptın kardeşim. Sorumluluğunun bilincinde olan, vicdan sahibi olan o görevden ayrılır. Türkiye, yönetimde bu kültürü henüz yakalamış değil."
- "Cadı avının birinci ayağı medya"
"Cadı avının" birinci ayağının medya olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, 113 gazetecinin tutuklandığını, bu süreçte 2 bin 308 gazetecinin de işsiz kaldığını, televizyonların, gazetelerin kapandığını belirtti.
Önceki gün Yeniçağ gazetesinin yazarlarının gözaltına alındığını anlatan Kemal Kılıçdaroğlu, bu yazarların yıllarca "F Tipi"yle mücadele ettiklerini ifade etti.
Hükümetin, "Yargı eliyle bir siyasal anlayışa darbe yapmak istediğini" iddia eden Kılıçdaroğlu, hükümete "darbe fırsatçılığı" eleştirisinde bulundu.
"OHAL yetkisi aldım, istediğimi yaparım" anlayışının doğru olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, "Türkiye gittikçe otoriterleşen bir yapıya, bir sürece kayıyor. Bu konuda herkesin son derece dikkatli olması lazım." dedi.
Sözcü gazetesiyle ilgili fezlekeler düzenlendiğini ileri süren Kılıçdaroğlu, bunun kabul edilemeyeceğini vurguladı.
Kılıçdaroğlu, "Bir darbe fırsatçılığı ile bunları da nasıl sustururuz arayışına giriyorlar. Açık ve net söylüyoruz, biz hiçbir gazetecinin, hiçbir yazarın hapse atılmasını asla istemiyoruz. Bunu uygar dünyaya anlatamazsınız. Kaldı ki şu anda gözaltında olan veya tutuklanan hiçbir gazeteci de CHP'yi savunmuş değil. Ama biz onların haklarını savunuyoruz. Çünkü biz CHP'yiz, demokrasiyi savunuyoruz." açıklamasında bulundu.
CHP'nin Balyoz, Ergenekon gibi davalar sırasında da masum insanların haklarını savunduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, bu kişilerin tutuksuz yargılanması gerektiğini vurguladı.
- İkinci ayak, bilim ayağı
"Cadı avının" ikinci ayağının, bilim ayağı olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, akademisyenlerin bir bildiriye imza attıkları gerekçesiyle hapse atıldığını kaydetti.
Bu akademisyenlerin bu bildiriye 15 Temmuz öncesi imza attıklarını ve haklarında davalar açıldığını bildiren Kemal Kılıçdaroğlu, "Peki 15 Temmuz sonrası darbeyle hiç ilgisi olmayan bu olayda neden bunları hapse atıyorsunuz? Hangi gerekçeyle yapıyorsunuz bunu? Bunun ahlaki yönü nedir? Ne ahlak ne hukuk ikisi de burada yok. Aslı Erdoğan, yazdığı eserler onlarca dile çevrilmiş bir yazar. Niye hapse atarsınız bunu? Kaçacak yeri yok? Eğer siz böyle devam ederseniz, Türkiye'nin aydınlığa çıkma şansı yoktur. Bunu dillendirmek de bizim namus borcumuzdur." diye konuştu.
- Üçüncü ayak öğretmenler
"Cadı avının" üçüncü ayağının öğretmenler olduğunu aktaran CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, bunun ilk işaretinin Diyarbakır'dan verildiğini ve ardından 11 bin 285 öğretmenin açığa alındığı bir tabloyla karşı karşıya kaldıklarını bildirdi.
Gerekçe olarak bu öğretmenlerin terör örgütüyle ilişkili olduklarının söylendiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"11 bin 285 öğretmen terör örgütüyle ilişkiliydi de siz 14 yıldır neredeydiniz? Hesap soracaksanız, niye sormadınız? Bunları siz atamadınız mı? Sizin hiç mi günahınız yok. Tek bir nedeni var, bunlar sendikalı. Sendikalı olmak ne zamandır bir suç bu ülkede. Anayasal bir hak bu. Türkiye bir çadır devleti gibi yönetilemez. Türkiye'nin birikimi, kültürü, siyasi yapısı, ahlakı, inancı buna uygun değildir. Ama üzülerek ifade edeyim, Türkiye bir çadır devleti gibi yönetiliyor şu anda."
- Veda Hutbesi'nden bölüm okudu
"Cadı avının" bir de vatandaş ayağı olduğunu vurgulayan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, suçun şahsiliği ilkesine dikkat çekti.
İktidarın, suçun şahsiliği ilkesini bir kenara bırakarak, kolektif suç yarattığını ileri süren Kılıçdaroğlu, Hazreti Muhammed'in Veda Hutbesi'nden bir bölümü okudu.
Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"Tarihin en önemli insan hakları beyannamelerinden birisi olarak Sevgili Peygamberimizin Veda Hutbesi bilinir. Tarihin en önemli insan hakları beyannamelerinden birisi olarak, kabul edilir. Veda Hutbesi'nde Sevgili Peygamberimiz, 'herkes kendi işlediği suçtan sorumludur. Bir kimsenin işlediği suç, asla babasına, annesine, evladına yüklenemez.' Bu evrensel bir kural aslında. Ama şimdi suç işledi baba, memuriyetten atıyorsunuz, eşi memursa onu da atıyorlar. Bir devlet kendi vatandaşını açlığa mahkum eder mi? Sosyal devlet öyle bir devlettir ki suçlu olsun, olmasın her vatandaşının hakkını koruyan devlettir. Şimdi siz kalkıyorsunuz masum insanları cezalandırıyorsunuz."
Yurt dışına çıkmak isteyen Can Dündar'ın eşine izin verilmediğini de hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Devlet masum insanı rehin olarak alır mı? Hukuk devletinde böyle bir kural var mı? Hangi OHAL düzeninde böyle bir uygulama var. Fransa diyorlar. Fransa ile bizim uyguladığımız OHAL'in yakından uzaktan hiçbir ilgisi yok. Oğlunu arıyorsun, eşini rehin alıyorsun, tekerli sandalyedeki eşini rehin alıyorsun. Buna da hukuk devleti diyorsun. Böyle bir anlayış olamaz." diye konuştu.
"Cadı avının" iş dünyasında da yaşandığını ileri süren Kılıçdaroğlu, bazıları dünya çapında olmak üzere, 500'den fazla şirkete kayyum atandığını bildirdi.
Bunların sonra TMSF'ye devredildiğini belirten Kemal Kılıçdaroğlu, "Ne demek bu? Oranın yöneticilerini partili olarak biz atayacağız demek." ifadesini kullandı.
Türkiye'de huzur içinde, barış içinde yaşamak istediklerine vurgu yapan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Bu ülkenin insanlarının vicdanına sesleniyorum, darbeye elbette karşı çıktık. Demokrasi mi? Elbette demokrasi. İş, aş mı? Elbette. Adalet, adil yargılama mı? Sonuna kadar. Ama herkesi birden alıp aynı çuvala koyup, 'hepiniz suçlusunuz' deyip işin içinden sıyrılmak mümkün değildir. Bundan şikayet etmek de sizin sorumluluğunuzu ortadan kaldırmaz. 'At izi, it izine karıştı' deyip konuşmak, sorumluluktan kurtulmak anlamına gelmez. Tam tersine, olayı görüyorsunuz, biliyorsunuz, ne hatalar yaptığınızın da farkındasınız ama hala aynı işi yapmaya devam ediyorsunuz anlamı çıkar."
CHP Parti Meclisi, Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarının ardından, basına kapalı devam etti.
(Bitti)
AA