TBMM (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Daha zamlar yansımadı. İğneden ipliğe her şeye zam gelecek. En büyük zararı da esnaf, tüketici, işçi ve memur görecek. Bütün bunlara sebep olan ekonomi değil. Ekonominin bu darboğaza girmesinin tek nedeni Türkiye'de yaşanan siyasi kriz." dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında, bir işçinin işsiz kalması durumunda ona belli bir süre işsizlik sigortası tarafından maaş ödendiğini hatırlattı.
"Peki esnafın başına bu gelirse belli bir para ödeniyor mu?" diyen Kılıçdaroğlu, "Hayır ödenmiyor. Ama bu da iflas etti. Bunun da ailesi var. Buna da 3-4 ay belli bir para ödeyelim. Ödeniyor mu? Ödenmiyor. Bizim bir kanun teklifimiz var. Esnaf işsiz kaldığında ona da bir güvence sağlansın. Binali Yıldırım'a açık ve net çağrım var; bu kanun teklifini verdik, 'biz hükümet olarak esnafı destekliyoruz' diyorsan gel bu kanunu hep beraber çıkaralım." açıklamasında bulundu.
Esnafın, zincir mağazalara ve AVM'lere mahkum edildiğini savunan Kılıçdaroğlu, 59 ilde AVM, 141 zincir mağazanın da Türkiye genelinde 24 bin 671 şubesi olduğunu söyledi.
Batılı ülkelerde esnafı korumak için AVM'lerin şehir dışlarında kurulması ve haftanın bir günü tamamının kapalı olması gibi düzenlemeler yapıldığını aktaran Kılıçdaroğlu, "Bu konuda düzenlemeyi yapan AKP milletvekili ve bakan, Sayın Ali Coşkun'du. Ali Coşkun, esnafı korudu diye siyasetin dışına bırakıldı. Esnaf bu gerçeği biliyor mu? Hayır." dedi.
Esnafın beklediği bir diğer konunun da sicil affı olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, esnaf için sicil affının mutlaka getirilmesi gerektiğini bildirdi.
Şoför esnafının derdinin ise boyunu aştığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Bir gerçek, esnaf kredi kooperatifleri. Bir kooperatif kurmuşlar, TESKOMB diye Türkiye Esnaf Sanatkarlar Kooperatifi Merkez Birliği. Bunun başında bir AKP milletvekili var. Yozgat milletvekili. Sevgili esnaf kardeşim, size kredi vermeyi düşünen bu kişinin ayda kaç lira aldığını biliyor musunuz? Ben size söyleyeyim; 50 bin liranın üzerinde. Milletvekili aylığı hariç. Sana kredi verecek kuruluşun başındaki kişi ayda 50 bin liranın üzerinde aylık alıyor, sana kredi verecek para kalmıyor ki zaten. Sen bunun hesabını soruyor musun? Hayır. Ben bunun hesabını soruyorum. Ben 50 bin lira dedim ama bu minimum. Bazı kaynaklara göre 75 bin lira. Şimdi Sayın Binali Yıldırım'dan istirham ediyorum; bu Yozgat milletvekilinizin esnaflardan aylık kaç lira para aldığını çık açıkla kardeşim. Esnafı sömürüyorlar, iliklerine kadar sömürüyorlar. Mücadele edeceğim esnafın hakkını sonuna kadar koruyacağım."
Harp okulu öğrencilerinin hepsinin işine son verildiğini belirten Kılıçdaroğlu, harp okuluna gönderilen çocukların tamamının orta gelirli, fakir halk çocukları olduğunu söyledi.
"Ensesi kalın" hiç kimsenin çocuğunu oraya göndermediğini ileri süren Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Hepsini kapının önüne koydular. Nuriye Gülman diye bir akademisyen var. Genç, pırıl pırıl bir kadın. Üniversitede ders veriyor. KHK ile kapının önüne koydular. Bu da eline bir kağıt alıyor, Ankara'da insan hakları heykelinin önünde 'beni öğrencilerimden ayırmayın.' diyor. Polis geliyor alıyor, karakola götürüyor, sonra serbest bırakıyor. Bu tekrar gidiyor oraya. Şimdi bu kişiyi desteklemek için Trabzon'da sanat sokağında 4 öğretmen oturma eylemi yapıyorlar. Kimseyi dövmüyorlar, sadece oturuyorlar. Bir hakkı arıyorlar. Bir esnaf kardeşim öğretmenlerle tartışıyor, başka bir esnaf bunlara çay ikram ediyor. Şimdi tartışan esnaf kardeşime seslenmek isterim; ben senin hakkını sonuna kadar savunuyorum. Ne için? Adalet için, insanlık için. O öğretmen Ankara'daki başka bir öğretmenin hakkını savunuyor. Adalet hepimiz için geçerlidir. Eğer adaleti savunmazsak yarın biri gelir senin dükkanını kapatırsa hiç endişe etme, senin yanında başka kimse olmaz, biz oluruz. Biz senin hakkını savunuruz."
- "Kendi ceplerini doldurdular, esnafın cebini boşalttılar"
Antalyalı üreticilerin son olarak içinde domates olan bir tabutunun önünde namaz kılarak eylem yaptıklarını aktaran Kılıçdaroğlu, amonyum sülfatın 2010'da 439 lirayken, 911 liraya çıktığını savundu.
Üre gübresinin ise 631 liradan bin 250 liraya çıktığına dikkati çeken Kemal Kılıçdaroğlu, "Domatesin fiyatı 2010'da 1 lira 30 kuruşken, şimdi 1 lira. Bütün girdilerde artış var, domatesin fiyatı düşmüş durumda. Bu üretici nasıl geçinecek? Bunların derdiyle ilgilenen bir Allah'ın kulu var mı? 14 yılda bu ülkeyi kim bu hale getirdi? 14 yılda ceplerini doldurdular ama esnafın cebini boşalttılar." değerlendirmesinde bulundu.
Sel yaşanan Trabzon Beşikdüzü'nde hükümetin "afet bölgesi" ilan edeceği sözünü verdiğini ancak sadece esnaf başına bin 850 lira para gönderildiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Beşikdüzü'ndeki esnafa sesleniyorum; siz hala bunlara güveniyor musunuz? Bunları kandıranlar var, onlar da sizi kandırmaya çalışıyorlar. Kanmayın, kim sizi savunuyorsa onun arkasında durun. Göreceksiniz bu ülkeye adaleti, eşitliği biz getireceğiz, sözüm sözdür." dedi.
- "Tehditle ekonomiyi yöneteceklerini sanıyorlar"
İktidarın ekonomiyi iyi yönetemediğini ileri süren Kılıçdaroğlu, "İyi yönetseler esnaf bu halde olmazdı. Tehditle ekonomiyi yöneteceklerini sanıyorlar." ifadesini kullandı.
Başbakan Yıldırım'ın 15 gün önce "Faizleri düşürmezseniz gereğini yaparız" diye bankaları tehdit ettiğini öne süren Kılıçdaroğlu, bankaların faizi düşürmesine karşın doların düşmediğini vurguladı.
Kılıçdaroğlu, şu açıklamaları yaptı:
"Sayın Cumhurbaşkanı, o da tehdit ediyor. 'Faizler yüksek, indirin. Ben bu kadar işsiz olacağını sanmıyorum. Niye bu kadar işsizlik var.' Sanki CHP iktidarda da bizi şikayet ediyor. İktidarda olanlar senin yandaşların. İşsizliği bu hale getiren sizsiniz. Merkez Bankasına talimat veriyor, 'faizleri derhal indirin.' Merkez Bankası toplanıyor, faizleri bırakın indirmeyi artırıyorlar. Ne yapacak, Cumhurbaşkanı şimdi, istifa mı edecek? Senin söylediklerini yapmıyorlar. Ekonomiyi bilmeyen bir insan ekonomiyi yönetemez, vatandaşın derdini çözemez. Ekonomi Bakanı konuşmuş; 'ben OHAL istemiyorum' diyor. Sanki OHAL kararnamesinin altında Fransız ekonomi bakanının imzası var? İmza sana ait. İstemiyorsan niye o koltukta oturuyorsun. İstifa et o zaman kardeşim. Hem imzalıyorsun hem de 'ben OHAL'i istemiyorum' diyorsun. Bizi kandıracaklarını sanıyorlar. Sen ancak kendi kendini kandırırsın, sen ekonomiden de anlamıyorsun. Yine ekonomi uzmanı olan, öyle diyelim, bir ekonomi dehası olan Sayın Binali Yıldırım bir açıklama yapıyor. 'Her şeyi getirip dolara bağlamanın bir anlamı yok. Piyasa şartları neyi gerektiriyorsa o olacak. Yani çıkıyor, iniyor diyor. Dedim ya bir ekonomisi dehası konuşuyor. Büyük bir ihtimalle bu ekonomi tarihine geçecek bir cümle."
Türkiye'de petrol başta olmak üzere doğalgaz fiyatlarının, AVM'de kiraların, köprü ve otoyol geçişlerinin dolara, avroya bağlı olduğunu aktaran Kemal Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu gerçeği vatandaşın gözünden kaçıracağını mı sanıyorsun. Daha zamlar yansımadı. İğneden ipliğe her şeye zam gelecek. En büyük zararı da esnaf, tüketici, işçi ve memur görecek. Bütün bunlara sebep olan ekonomi değil. Ekonominin bu darboğaza girmesinin tek nedeni Türkiye'de yaşanan siyasi kriz. Çünkü Türkiye'yi kim yönetiyor o belli değil. Başbakanlık koltuğunda birisi oturuyor, doğru. Adının Binali Yıldırım Bey olduğu, onu da gayet iyi biliyoruz ama iradesi yok. 'Referandum sırasında OHAL kalkabilir' diyor. Kalkar demiyor. Kalkar derse ya ağabeyi izin vermezse ne olacak? Diyemiyor. Binali Yıldırım Bey'den istirhamım; koltuğuna sahip çık. Yasaların sana verdiği yetkilere sahip çık. Kendi yetkilerini başka yerlere verme. Birisini senin yetkilerine müdahale ederse, 'dur kardeşim' de. Eğer bunu demezsen birisi gelir senin yetkilerini alır, boynuna kocaman bir davul asar, elide tokmakla sen sadece davulun sesini dinlersin."
- Dış politika
Türkiye'nin dış politikada cumhuriyet tarihinin en büyük yenilgisini yaşadığını belirten CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Bir haftadır Suriye'den şehitlerimiz geliyor. Kimin vurduğunu aslında biliyorlar ama söyleyemiyorlar bir türlü. Acaba 'birisini kızdırır mıyız?' diye. Niye söyleyemiyorsunuz? Biz size demedik mi Suriye'de ne işiniz var diye. Rusya orada, ABD, İran orada, herkes orada. Herkesin yetkisi var, bir bunların yetkisi yok. Bir ABD'ye telefon, bir Rusya'ya telefon. Acaba biz başımızı sokacak bir yer bulur muyuz diye. Dış politikayı bu noktaya getirdiler." diye konuştu.
Kemal Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Şu anda bu hükümet dış politika konusunda her türlü tavizi verebilecek konumdadır. Çünkü dışarıda meşruiyeti sıfırlanmış bir hükümet var. Meşruiyet kazanmak için her türlü ödünü verebilir. 'Rusya ile anlaştık' diyorlar. Ama Rusya; 'domates almıyorum' diyor. Niye almıyor? Hani barışmıştınız. Putin bütün istediklerini henüz almış değil. Burunlarını sürterecek, bütün istediklerini alacak ondan sonra diyecek ki 'ben artık domates alıyorum.' Ben merak ediyorum, Binali Yıldırım Bey bilmez ama Sayın Cumhurbaşkanı'na soralım; Putin'e ne söz verdiniz, ne tavizler vereceksiniz? Bunu da öğrenmek bizim en doğal hakkımız. AB'den kopuyorlar. AB yetkililerine seslendik; Türkiye'nin AB'ye, AB'nin de Türkiye'ye ihtiyacı vardır. Türkiye uygar bir ülkedir, yönünü Batı'ya çevirmiş bir ülkedir. Türkiye, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir. Dolayısıyla Şangay Beşlisi diyorlar, ben size diyorum ya bunlar bilmiyor, Şangay Beşlisi diye bir şey yok Şangay altılısı var. 2001'de Özbekistan üye oldu ve dolayısıyla Şangay altılısı oldu. Her kafadan bir ses çıkıyor ve Türkiye süratle bir batağın içine doğru gidiyor."
Ege Denizi'nde egemenliği açıkça Yunanistan'a verilmemiş Türkiye'ye ait 18 ada olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, bu adalarda Yunanistan bayrağının dalgalandığını savundu.
Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Bize ait adalar. Horoz öttüğünde duyuyoruz, Yunanistan bayrağı var, işgal etmiş vaziyette. Bunlar, dillerinden milliyetçilik düşmüyor, Lozan diyorlar, 'topraklarımız azaldı' diyorlar. Burnumuzun dibinde 18 adayı kaybettik. Şimdi Binali Yıldırım Bey'e soruyorum? 18 adayı geri alacak mısın, almayacak mısın? Milliyetçi misin değil misin? Kıbrıs'ta şu anda KKTC toprakların yüzde 37'sine sahip. Bunu yüzde 29,2'ye düşürmek istiyorlar. Kıbrıs'ı da satmak istiyorlar. Biz diyoruz ki ' o adalar bizim mi?' Evet diyorlar. Bu adalarda bizim bayrağımız mı dalgalanmalı mı? 'Evet' diyorlar. Ama Yunanistan Bayrağı var, 'neden müdahale etmiyorsunuz?' diyoruz. 'Efendim çok daha önemli bir işimiz var, bizim bir reisimiz var, ona bir koltuk bulmaya çalışıyoruz' diyorlar."
(Bitti)
AA