TBMM (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yeni anayasa çalışmalarıyla ilgili, "Toplanacak komisyona 'Anayasa Uzlaşma Komisyonu' denilmesini kabul etmiyoruz ve desteklemiyoruz. Komisyonun adı; 'Türkiye'yi Darbe Hukukundan Arındırma Komisyonu' olmalıdır. Siz Türkiye'yi darbe hukukundan arındıracaksanız, her türlü desteği vereceğiz" dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında, Soma'daki maden kazasını unutmadıklarını belirtirken, davayı sonuna kadar takip edeceklerini söyledi.
Bugün Dünya Sigarayı Bırakma Günü olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, ülke olarak sigaraya bir yılda 20 milyar dolar ödediklerini aktardı. Türkiye'de bir yılda 110 bin kişinin sigara yüzünden hayatını kaybettiğini bildiren Kılıçdaroğlu, "Gelin hep beraber sigarayı bırakalım, temiz bir havayı teneffüs edelim. Diyeceksiniz ki, 'ülkede temiz hava mı kaldı?' El birliği ile yapacağız. Mücadele yaparsak emin olun bütün engelleri aşmış oluruz" diye konuştu.
Geçirdiği operasyonun ardından MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin bugün ilk grup toplantısını yaptığını da hatırlatan Kılıçdaroğlu, Bahçeli'ye sağlıklı bir yaşam diledi.
Sigaranın sağlığa zararlı olduğu gibi darbe hukukunun da demokrasiye zararlı olduğuna değinen Kılıçdaroğlu, Anayasa Uzlaşma Komisyonunun ilk toplantısını yaptığını ifade etti.
Vatandaşlardan "Ben bu ülkede birinci sınıf demokrasiyi istiyorum" temennisini yüksek sesle dile getirmelerini isteyen Kılıçdaroğlu, Türk insanının üçüncü sınıf demokrasiye mahkum edilemeyeceğini dile getirdi.
7 Kasım 1982'de Anayasa oylamasının yapıldığını anımsatan Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Yüzde 92 vatandaş, anayasaya olumlu oy verdi. 8 Kasım'dan itibaren Türkiye yeni bir anayasa arayışına girdi. 34 yıl geçti aradan, 84 maddesi değişti Anayasanın. Yürürlükte olan Anayasa artık bir 'darbe anayasası' değil. Temel maddelerinin büyük bir kısmı değişti. Peki sorunumuz ne? Anayasanın 84 maddesi değişti de Türkiye’ye özgürlükçü demokrasi mi geldi? Hayır. Anayasa ile her şey çözülmüyor. Bakın İngiltere'de anayasa yok. Ama hiç kimse 'sizde demokrasi yok' demiyor. Ne diyor, 'sizin ülkenizde birinci sınıf demokrasi var' diyorlar. Sorun darbe hukukundan kaynaklanan temel bir sorundur. Biz anayasa konusunda, demokrasi konusunda teşhisi doğru koymadık, sandık ki anayasayı değiştirince her şey değişecek. 84 madde değişti. O zaman bizim yapmamız gereken olaya doğru teşhis koymak. Olay darbe hukuku sorunudur, bunu bir bütün içinde ele aldığımızda ve çözdüğümüzde, Türkiye o zaman birinci sınıf demokrasiyi yakalar."
Türkiye'nin demokrasi konusunda önemli çıkmazları olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, "Toplanacak komisyona 'Anayasa Uzlaşma Komisyonu' denilmesini kabul etmiyoruz ve desteklemiyoruz. Komisyonun adı; 'Türkiye'yi Darbe Hukukundan Arındırma Komisyonu' olmalıdır. Siz Türkiye'yi darbe hukukundan arındıracaksanız, her türlü desteği vereceğiz" değerlendirmesini yaptı.
- "Kim darbeci, kim değil..."
Kılıçdaroğlu, düne kadar CHP'nin darbeci olmakla suçlandığını belirterek, yapılacak çalışmanın bir olayı da test edeceğini anlattı.
Kılıçdaroğlu, "Eğer siz samimi olarak darbeye karşıysanız, bizim söylediklerimizi yaparsınız, Türkiye’yi darbe hukukundan arındırırsınız. O zaman kimin darbeci, kimin darbeci olmadığı samimi olarak ortaya çıkmış olur" dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu’na açık çağrı yaptığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, "elinde sopa olan devlet istemediklerini" dile getirdi.
Kendilerinin, "güleryüzlü bir devlet istediğini" ifade eden Kılıçdaroğlu, "Bugünkü iktidarın elinde sopa var, yargı sopası. İstediği gibi kullanıyor. Böyle bir devleti istemiyoruz. Açık ve net, o zaman çağrı yapıyorum, 'Gel diyorum, komisyon kuruldu, Türkiye’yi darbe hukukundan arındıracağız...' Gelin hep beraber Siyasi Ahlak Yasası'nı çıkaralım. O zaman milletvekilleri ihale peşinde koşmayacak, vatandaşın cebini düşünecek" diye konuştu.
Halkı düşünen devletin aynı zamanda "saydam devlet" anlamına geldiğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, eğer bir devlet vatandaşına hesap veriyorsa orada demokrasi olacağını söyledi.
- "Bunu istiyorsanız bütün gönlümüz size açık..."
Bütün vatandaşların doğduğu andan itibaren vergi ödediğini belirten Kılıçdaroğlu, "Eğer vergi veriyorsak, hükümet vergiyi vatandaşın çıkarı için kullanmalıdır. Vatandaşına hizmet eden, ederken de hesap veren devlet istiyoruz. Bunu istiyorsanız bütün gönlümüz size açık. İstiyorsanız gelin hep beraber yapalım" açıklamasını yaptı.
Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Saydam devlet ne demek başka? Saydam devlet, kaçak sarayın maliyetini vatandaşa açıklayan devlettir. Düşünün saray yapıyorsunuz, kaça yapıldığını kimse bilmiyor. Ya benim paramla yapıyorsun, maliyeti benden gizliyorsun. Niye gizliyorsun? Başka nedir saydam devlet? Sen gideceksin Latin Amerika'ya özel uçakla. Gidebilirsin tabi hiç kimsenin eleştirme hakkı yoktur. Ama sen giderken bir de askeri kargo uçağı senin arabını taşıyor. Neden oluyor bu? Saydam devlette bu olmaz. O ülkede sana tahsis edilecek araba yoksa, sen o ülkeden bir araba satın al, gelirken de o devlete bağışla. 'Türkiye'nin onurudur' de, bağışla. Devletin saydamlığı hükümete, devlete itibar kazandırır. Gidip Kaddafi'den 250 bin dolar para aldın, kaynağını açıkladın mı sen, nereye harcadın? Söz verdiği halde söylemedi. Ekvador'a gittin, korumalar oradaki milletvekillerini dövdüler. Türkiye’nin imajına bu kadar büyük zararı, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde başka hiçbir cumhurbaşkanı vermemiştir. Kendileri şimdi, sosyal medyada paylaşıyorlar; Türkler ne kadar sabırlı milletmiş, biz bir gün dayanamadık, Türkler 14 yıldır bu çileyi çekiyorlar."
Başbakan Davutoğlu’na çağrısını tekrarlayan Kılıçdaroğlu, saydam devlet için gönüllerinin açık olduğunu söyledi.
- "Milli iradeye niye sınır getiriyorsun?"-
Bir başka düzenleme olarak, Siyasi Partiler Yasası ve Seçim Kanunu'nun değişmesi gerektiğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, yüzde 10 seçim barajının dünyanın hiçbir yerinde olmadığını öne sürdü.
"Milli iradaye niye sınır getiriyorsun?" diye soran Kılıçdaroğlu, "Kaldıralım bu barajı, milletin verdiği oy parlamentoya aynen yansısın. Sokakta konuşacağına gelsin Meclis'te konuşsun. Önseçimi zorunlu kılalım, lider sultasına son verelim. Milletin vekilini lider değil, millet seçmeli. Millet seçecekse, gel gönlümüz açık" ifadesini kullandı.
Yargının bağımsızlığının ve tarafsızlığının mutlaka sağlanması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, bugünkü anayasada "yargı bağımsızdır" yazmasına rağmen, buna kimsenin inanmadığını kaydetti.
"Yargıyı 13 yılda kim bu hale getirdi?" sorusunu yönelten Kılıçdaroğlu, "Eğer siz bunları sorgularsanız, o zaman hep beraber doğruyu bulmuş oluruz. Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusunda açık çek veriyoruz, isterse hukuk fakültelerinden başlayıp tamamen değiştirelim. Gelin bunların tamamını düzeltelim" dedi.
Bir başka önerilerinin ise düşünceyi açıklama özgürlüğü konusunda olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, "Mevcut Anayasada bu var. Yeni anayasa yapsak da aynı şeyleri yazacağız. Peki düşünceyi açıkladı diye nasıl insanlar hapse giriyor? Hangi yasal dayanak? Darbe döneminde çıkmış yasalardan dolayı. O yasalar değişmediği sürece, zaten anayasada engel yok ki. Düşünceyi açıklama özgürlüğü evrensel bir kuraldır. Eğer Sayın Davutoğlu, 'biz de düşünceyi açıklama özgürlüğünden yanayız' diyorsa birinci sınıf demokrasiyi getirelim" değerlendirmesinde bulundu.
Medya özgürlüğüne de değinen Kılıçdaroğlu, "darbe anayasası" olarak adlandırılan mevcut Anayasada dahi "basın hürdür, sansür edilemez" maddesi bulunduğunu anımsattı.
Yeni bir anayasa yazılsa da aynı şeyin tekrarlanacağını iddia eden Kılıçdaroğlu, Türkiye'de hiç kimsenin basının özgür olduğunu söylemediğini dile getirdi.
Darbe yasalarına karşı olduklarını tekrarlayan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Peki Türkiye’de basın hür mü? Bir tek Allah'ın kulu Türkiye'de medya özgürlüğünden söz edemez. Anayasanın bu hükmüne rağmen neden basın hür değil? Çünkü darbe döneminde çıkan ve sonraki iktidarlar tarafından tahkim edilen yasalar nedeniyle o hale gelmiş. O yasalar değişmeden siz Türkiye’ye demokrasiyi de özgürlüğü de getiremezsiniz. O yasaların değişmesi lazım. Bakın biz özgürlükçü demokrasi diyoruz. Darbe yasalarına karşı olduğumuzu açıkça ilan ediyoruz ve yine ben açıkça şunu söylüyorum; darbe yasalarından yana tavır alanlar, asıl darbeci onlardır. Onlar değişmediği sürece, Türkiye'ye özgürlükçü demokrasi gelmez."
(Sürecek)
AA