“Sert bakışlı çift başlı kara kartal”
Konyaspor’un Ankaragücü ile oynadığı karşılaşmayı kazanmasının ardından Memleket, bu başlığı kullandı. Lige kötü başlamış daha sonra çift başlı kartalların liderliğini “Sert Bakışlı Kara Kartal”ın üstlenmesinin ardından kanat çırpmaya başlamış ve 19 puana ulaşmış bir takım için kullanılabilecek uygun bir başlık.
Sert Bakışlı, kartalların kendine güvenmesini sağladı. Ne kadar asil olduklarını hatırlattı. Uçmayı bilmeyene bile kanat çırpması için çaba sarf etmesi gerektiğini anlattı. Çünkü buradaki kartallar diğerlerine benzemez. Çift başlıdır, daima yukarıya bakar, ileriyi görür, yüksekten uçar. Kartal uçmaya başladı ama henüz çok yükseğe çıkamadı. Yani uçması gereken yerde değil. Yavaş yavaş yükselmeyi düşünüyor sanki. Doğrusunu da yapıyor. 5 yıldır yanlış saldırı planları yüzünden bırakın avcılığı doğru dürüst uçamadı bile kartal. Tutuldu kanatları. Şimdi toparlanmaya çalışıyor. Ara sıra yoruluyor. Başka memleketlerin dağlarında dinleniyor. Kendi yuvasına gelince ölümüne çırpıyor kanatlarını. Sert Bakışlı Kartal, çok zorlanıyor. Bir yandan yanındaki kartalları uçurmaya çalışırken, bir yandan gözü yükseklerde. Ama bazen o da korkuyor. “Çok yükseğe çıkmayayım. İnişi hızlı olur. Yavaş gitmek gerek. Önce ekibe uçma hevesiyle yanıp tutuşan kartallar bulmam gerek” diyor. Ayrıca etrafında onu avlamak isteyen kaçak avcılar var. Onları da korkutmak, işine karıştırmamak zorunda. İşi çok zor “Sert Bakışlı Çift Başlı Kara Kartal”ın.
YENİ STADYUM KONUSU
Konyasporlular Derneği’nin olağan genel kurulunda Tahir Akyürek konuşma yapıyor. Kendisinin Antalya’da bir toplantı sırasında ne kadar farklı bir profili olduğunu, protokol konuşmalarından tanındığı gibi soğuk bir kişiliği olmadığını bir kez daha gördüm. Tezahüratlara, övgü dolu takdimlere alışkın olmadığı için şaşkındı ama çabuk toparlanıp ortama uydu. Esprilerle birlikte konuyu yeni stadyuma getiriyor. Açık açık konuşuyor. 33 bin kişilik stadyumdan, 7 bin 500 kişilik salondan, olimpiyat köyünden bahsediyor. “Olmazsa olmaz” diyor. Şu anki stadyumun yerinin değerlendirilip, kamuoyundan hiçbir şey saklamadan açık bir şekilde proje hazırlanıp, buraya karşılık şehrin farklı bir yerine olimpiyat köyü yapılması gerektiğini anlatıyor. Ne güzel de anlatıyordu. Bir anda holiganlar salonu birbirine kattı. Akyürek, konuşmasını kesip salonu terk etti. İyi ki de gitti.
2007 yılının başlarında Sayın Akyürek, basın mensuplarıyla stadyum konusunda görüş alışverişinde bulundu. Gazetecilere stadyumun nereye yapılmasının uygun olacağını sordu. Söyleyemeyenlere kağıt dağıtıldı. Utanç duydum. Aylar geçti, Akyürek hala birilerinin kuru muhalefetinden yakınıyor. Stadyum projesinin yerine, rüzgarına, parasına, rantına, yerel dinamiklerle (yerel siyaset, yerel ticaret, yerel basın, yerel muhalefet), tıpkı bu toplantıda olduğu gibi karar verilecekse “köy” falan olmasın daha iyi. Bu kadar beklenirse zaten birileri amacına ulaşır, rant olmasa da “oldu” derler. Zafer’deki beton sütunları yıkıp düzeltebilirsiniz ama koskoca olimpiyat köyünün hali nice olur.
Sayın Akyürek, çok iyi niyetli. O da hep yükseğe bakıyor, koşarken önüne çıkan engelleri aşmak için çok fazla enerji sarf ettiğini, hedefi bile unuttuğunu söylüyor ancak daha farklı yollar izlenmesi gerektiği aşikar.