CİNAYETİN KARŞILIĞI KISAS OLMAZ İSE; İNSAN HAYATI BU KADAR UCUZ OLUR!
Hâbil ve Kâbil… Hz. Havva yirmi batında, ikizler hâlinde kırk çocuk doğurmuştur. Bu ikizlerden birisi oğlan, diğeri kız doğuyordu.
Allah Teâlâ Âdem (a.s)'a, bu ikizlerden her birinin kız ikizini, diğer ikizin erkeği ile evlendirmesini vahy yetmişti. Bu hükme uyularak, Âdem (a.s)'ın büyük oğlu Kâbil ile daha küçük oğlu Hâbil’de birbirinin kız ikiziyle evleneceklerdi. Fakat Kâbil'in ikizi olan kız (Aklimâ), Hâbil'in ikizinden daha güzeldi. Bu sebeple Kâbil bu değişmeye razı olmamış, Aklima ile kendisi evlenmek istemişti. Âdem (a.s) bu isteğin gayr-i meşru olduğunu ne kadar izah etti ise de Kâbil'e söz dinletemedi. Nihayet Kâbil, Hâbil'i öldürerek, yeryüzündeki ilk cinayeti işlemiş oldu. Nefsine uyarak kardeşini öldüren Kâbil gelecek nesillere kötü bir örnek olarak zarara uğrayanların ilki oldu.
Kötü bir ilk olma özelliğini taşıyan bu ölüm, aynı zamanda yeryüzünün ilk cinayetidir. Sonrası malum, Kâbil’in yolunu açtığı; kan dökme, insan öldürme, cana kıyma, cinayet işleme, o gün bugündür devam etmektedir. İlk insanlardan bu yana; kardeşkanı dökme, cana kıyma, konularında değişen hiçbir şey yok. Kıskançlık da, basit dünyalık işler de son hızla devam edip gitmektedir.
Son yıllarda ülkemizde haberlere yansıyan terör ve trafik kazaları olayları dışında farklı konularda da cinayetler bir birini izlemeyip gitmektedir. Bunları; hayvan otlatma kavgası, aileler arası husumetten çıkan kavgalar, kız meselesi yüzünden çıkan kavgalar, karı koca arasında çıkan kavgalar v.s. diye saymak mümkündür. Bunların sonuçlarında da civan gibi delikanlılar, gencecik kızlar, masum insanlar ölüp gitmekte, ocaklar sönmekte, yuvalar dağılmaktadır.
Haksız yere adam öldürmenin büyük günah olduğunu rabbimiz bildiriyor. “Kim bir mümini kasten öldürürse, cezası; içinde ebedî olarak kalacağı Cehennem’dir.” Allah ona gazap ve lanet etmiş ve onun için büyük bir azab hazırlamıştır.” (4/93)
Bu kadar açıklamadan sonra şöyle bir soru sormak insani bir davranış olur sanırım.
“İnsan hayatı neden bu kadar ucuz?”
Eline silahı, bıçağı alan dalıyor hasım bildiğine, sokak ortasında yapıyor yapacağını. Son derece ürpertici bir olay. Normal bir aklın yapamayacağı bu filler nasıl oluşuyor pekala? Karşısındakini öldürmeyi kafasına koyan kişi; alıyor hapını, cesaret verici ilacını, beynini uyuşturan maddeyi... Çekiyor alkolü... Sonra da gelsin ölümler, gelsin cinayetler...
İnsanlar neden bu kadar öldürme heveslisi, neden çözümü hep öldürmekte görürler?
Benim bu düşüncemi “çağdışı” olarak görebilirler ama gören de görmekte serbesttir, ne diyeyim... Evet bu işin çözümü var ve o da Âlemlerin Rab’bı olan Yüce Allah’ın emrine riayet etmektir. Bu emrin adı da “kıssasa kıssas”tır. Açıklaması da şöyledir: “Bir cana bilerek ve isteyerek kast etmenin cezası ölümdür.”
Bizler ise, “AB kriterleri, bilmem ne bildirileri” gibi beşeri kurallarla bu işe çare bulmaya çalışıyoruz. On binlerce canın kıyılmasına neden olan terörist başı Apo’yu bile yaşatan bir düzen, ardı arkası kesilmeyen, cinayetleri nasıl önleyecek? Sıramızı beklemekten başka çare yok herhalde.
Bir de TV kanallarındaki dizilerlerde, tavuk öldürmekten daha basit olan adam öldürme sahneleri prim yapıyor. Konusu öldürmeye dayalı programların para kazandığı, seyirci çektiği dünyamızda, öldürmenin ardının alınması mümkün müdür sizce?
Günlük on şehidin bile haber olmamaya başladığı günleri görme ihtimali bedenimi ürpertiyor, sarsıyor beni. Millette cinayetleri kanıksatmak dersi veren filmlerden, dizilerden, kurtulamadığımız müddetçe ürpermeye devam edeceğiz korkarım...
Dizilerin konularına göre sürdürülmeye çalışılan hayatlar, dizilere göre üretilen sorun çözme yöntemleri...
Sonuç; dizilere göre hayatını dizayn eden bir toplumun fertlerinden daha ne beklenebilir ki? Diziye göre yaşar, diziye göre giyinir, diziye göre flört eder, diziye göre namussuzluk yapar, diziye göre namusunu temizler…
Günümüzde yaşadıklarımızın özeti de budur sanırım.