Cinnet Toplumu

Zeki Oğuz

Farkında mısınız, bir cinnet toplumu haline geldik?

Üç-beş kuruşluk alacak-verecek sorunu birbirimizin gırtlağına sarılmaya yetiyor.

Arabasının direksiyonuna geçen kişi birkaç dakika sonra trafik canavarına dönüştüğünün farkına bile varmıyor. Kendi canı neyse ya onlarca cana kıyıyor.

Tahammülsüz, hoşgörüsüz bir toplum haline getirildik.

Alın Mardin’de meydana gelen olayı. Hiçbir neden bir cana kıymaya değmemeli, değil mi? Bir değil tam 44 cana kıyıldı.

Elbette o katiller bulunup cezalandırılacak ya da kendimizi böyle avutacağız.

Mardin Bilge köyü olayı o bölgede yaşanan ne ilk ne son olay olacak. Çünkü sorunları kökten çözme anlayışımız yok. Böyle bir derdimiz de yok.

Teselli bulduğumuz noktalara bakın, neymiş, bu olay terör olayı değilmiş de töre olayıymış. Bu töre dedikleri şey başlı başına bir terör değil mi? Açıklamalardaki cinnet ifadelerine bakın, neymiş, törede çocuklara kurşun sıkılmazmış, bu olayda çocuklar da vurulmuş. Toplumu uyuşturma, olayı hafifletme, unutturma ifadeleri bunlar.

Böyle açıklamalar töreyi kutsamadan başka bir anlama gelmez.

Olayın kökü 1940’lı yıllara kadar gider.

Bu ülkede bir toprak reformu gereklidir. Doğu ve güneydoğudaki feodal sistem, feodal kültür kökünden halledilmeli, çözülmelidir.

Menderes ve arkadaşları buna şiddetle karşı çıkarlar. Demokrat Partinin kuruluş gerekçesi de budur aslında. Ve 1950 yılından bu yana gelen hiçbir iktidar doğu ve güneydoğuda gerçek bir çözüme yanaşmamıştır.

O yörelerimizde gerçek bir toprak reformu yapılmadan, ağalık, şıhlık düzeni yıkılmadan Bilge köyü olayları hiç bitmeyecek. Analar, çocuklar ağladıkları ile kalacaklar.Anadolu insanı hergün şehit vermeye devam edecek.

Bu ülkenin çok büyük bir ordusu var, jandarması ve polis teşkilatı var ama ülke yöneticilerinin cüce beyinleri var.

PKK terörüne karşı bir koruculuk kurumu oluşturdular.Binlerce cahil,eğitimsiz insana silah ve yetki verdiler.Bilge köyü olayı, iti ite kırdırma siyasetinin  vahim bir sonucundan başka bir şey değildir.Böyle bir kurum oluşturmak ise bir çaresizliğin itirafından başka bir şey değildi aslında.

Bir cinnet toplumu haline geldik,getirildik.

Başımızı taşa değil,koca kayalara vurmanın zamanı geldi.İdare-i maslahat değil,köklü çözümlerin zamanıdır şimdi.

NOT:Aydınlar Ocağının Salı akşamları Sille’de düzenlediği toplantılara mümkün olduğunca katılmaya çalışırım.Geçtiğimiz hafta  da Mikail Hocanın sohbetine katıldım.Mikail Hoca devlet geleneğimize göre Karamanoğlu Mehmet Beyin dil konusundaki o ünlü söylevini yapamayacağını söyledi.Bu beyan Perşembe günü bazı gazetelerimizde de haber olarak yeraldı.

Elbette ben bir tarihçi değilim.Bu konuda kesin bir yargıya varmam söz konusu olamaz ama düşüncem şu.13.yy da Türkmenlerle Fars  ve Moğol etkisinde kalanlar arasında müthiş bir mücadele var.Bu mücadelenin sonucunda onbinlerce Türkmen katledilmiş.Türkmenler,Türkmen ileri gelenleri,Yunuslar,Hacı Bektaşlar Türkçe konuşuyor.Buna karşılık Selçuklu devleti ileri gelenleri Fars dili etkisi altında.Hal böyle olunca Karamanoğlu Mehmet Beyin böyle bir fermanı olabileceğini düşünüyorum.

Yorum Yap
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.