Geçen akşam bir ehbabın evinde sohbet ediyoruz, laf dolaştı geldi teravih namazına. Ev sahibi arkadaş dedi ki, “Bir akşam çoluk çocuk toplandık Kapı Camisi’ne gittik. Biz teravih kılarken arka tarafta çocuklar gürültü etmişler, gülüşmüşler. Benim oğlan da haylazlık edenlerin içinde. Yatsıyı kıldık, selamı verir vermez bir ihtiyar koştu geldi bizim çocukları azarlamaya, kolundan bacağından çekiştirmeye başladı. Vardım yanına, hayırdır hacı abi dedim. Dinlemedi, çocukları paylamayla meşguldü. Adamı çektim kenara, ‘Bana bak, ben taa Bosna mahallesinden geldim buraya, asabımı bozma’ dedim. Neyse adam gitti. Yanımdakine, tanır mısınız bu zatı kimdir, nedir dedim. Dediler ki, ‘O bu caminin görevlisi’ Ne görevlisi yav, deyince gülerek, çocuk kovalama görevlisi deyiverdi.”
Ehbap bunu anlatınca başka biri girdi lafa, “Geçenlerde ben de Karpuzoğlu Camisi’ne gittim bir yatsı namazı için. Namaz çıkışı sıkışmışım, yöneldim WC’ye. Tam girecektim ki acele acele birisi gelip lambaları söndürdü, kapıyı da kilitledi. Hacı abi ben nereye def edecem hacetimi dedim, oralı olmadı çekti gitti. Arkasından sordum kimdir bu hacı diye, dediler ki caminin görevlisi…”
Bilirim camilerimizin işleri çoktur. İmam efendiler yetişemezler. Hem yakacağı var, temizliği var. Kırığı çıkığı pek çok eksiği var camilerin. İşte bu ihtiyarlar camilerin gönüllü emekçileridir. Allah yapıp ettiklerinden razı olsun ve fazlasıyla ecir versin onlara. Ama…
Allah’ın evini Allah’ın misafirlerine alınlarını kırıştırmadan açmalılar…
Bırakın açık tuvaleti kapatmayı, kapalıyı açıp cemaatin ihtiyacını görmesine izin vermeleri gerekir…
Bir de unutmamalılar ki, onlar ihtiyardır ve bir ayakları çukurdadır. Kovalayıp, kızıp uzaklaştırdıkları çocuklar o camilere ısınmaz, gelip gitmez, cemaat olmazlar ise bu camiler üç beş sene sonra kime hizmet edecek söyleyebilirler mi?
Bin bir meşakkatle kazandıkları ecirleri sevapları cemaate, cemaatin çocuklarına boğularak kaçırmazsalar cennetlikler. Ama, aması var…
Camiden çocuk kovalama, ona buna söylenme, sevapları birer birer tüketme işinden vazgeçip sadece ve sadece Allah rızası için emek verip hiç kimseye gözünün üzerinde kaşın var demese bu ihtiyarlar, ilan ediyorum cennetliktirler. Onlardan ricam şudur ki, çocuklara şeker verip camiyi sevdirsinler. Gülsün var çocuk. Peygamberin hayatını okumadılarsa da duymadılar mı hiç anlatanlardan. Onlar camilerin gülüdür. Cemaate de iyi sahip çıksınlar. Düşünün hele bi, hiç cemaat gelmese bir camiye, sadece imam ve caminin gönüllü hizmetkârı bir ihtiyar…
Sevdirin, nefret ettirmeyin. Biz de sizin iyiliklerinizi yazalım buralara…