İSTANBUL (AA) - Maltepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ramazan Korkmaz, bilişim dilinin, açılımı, derinliği olmayan bir dil iken, edebiyat dünyasının dilinin çağrışımlara dayalı zengin bir dil olduğunu belirterek, "Dilimizi korumak ve geliştirmek, sosyal medyanın dışında bir dünya -özellikle de edebiyat dünyası- olduğunu bilmek gerekiyor. Dilin değişimini izlemek yerine çocuklara, gençlere dünyayı sanat ve edebiyat penceresinden görmeyi öğretmeliyiz. Dilimizin sınırlarını kısarak, eksilterek bozarak aslında dünyamızın sınırlarını da bozduğumuzu, eksilttiğimizi ve küçülttüğümüzü bilmeliyiz." dedi.
Korkmaz, 26 Eylül Türk Dil Bayramı dolayısıyla yaptığı açıklamada, internet ve sosyal medyada kullanılan dilin, Türkçeye olumlu katkısı olmadığını, sözcüklerin kısaltılıp, amacı dışında bir yozlaşmaya tabi tutulmasıyla dilin içerik kaybına uğrayacağını anlattı.
Kısaltma, yabancı dil kökenli sözcükler ve emojilerle oluşturulan yeni yazışma dilinin dezavantajlarına işaret eden Korkmaz, şöyle devam etti:
"Bu, dil ötesi bir yere gidiştir ve elbette sağlıklı değildir. Dilimizi korumak ve geliştirmek, sosyal medyanın dışında bir dünya -özellikle de edebiyat dünyası- olduğunu bilmek gerekiyor. Dilin değişimini izlemek yerine çocuklara, gençlere dünyayı sanat ve edebiyat penceresinden görmeyi öğretmeliyiz. Dillerinin zenginlikleri için çocuklarımızı şairler, ozanlar, öykücüler, romancılar ve tiyatrocularla buluşturmalıyız. Dilimizin sınırlarını kısarak, eksilterek bozarak aslında dünyamızın sınırlarını da bozduğumuzu, eksilttiğimizi ve küçülttüğümüzü bilmeliyiz."
Korkmaz, geliştirilen yeni dilin, "yoksul" ve "sığ" bir dil olduğunu, aynı zamanda kişinin kendisini ifade etme yeteneğine de tehdit yarattığını belirtti.
İnternet dilinin toplum içi iletişimi bozacağına değinen Korkmaz, "Kendini doğru ifade etmek bir meziyettir. O zenginliğin, içeriğin kaybolması insanın yoksullaşmasını getirir. Bilişim dili ise yoksul bir dildir. Açılımı, derinliği olmayan bir dildir. Edebiyat dünyasının dili ise çağrışımlara dayalı zengin bir dil. İnsanın ruh dünyasını geliştirir, farklı ufuklarla taşır." değerlendirmesinde bulundu.
- "Bu dille büyük bir dünya kurmak olanaksız"
Prof. Dr. Ramazan Korkmaz, internet ve sosyal medya dilinin 150-200 sözcükten oluştuğunu, bu dille büyük bir dünya kurmanın olanaksız olduğunu vurgulayan Korkmaz, insanın gelişmesi, değişmesi için dilin de sınırlarının geliştirilmesi gerektiğinin altını çizdi. Korkmaz, şunları kaydetti:
"Kendilerini doğru kelimeleri bularak ifade edemiyorlar. Kendi aralarında, internette kullandıkları sözcükleri farkında olmadan okul veya işteki en ciddi ortamlarda kullanmak zorunda kalıyorlar. Sosyal medyanın diliyle edebi bir metin oluşturmak mümkün değildir. Normal bir iletişim dili de yaratmak mümkün değil. Hız çağında gençler bunları kullanabiliyorlar. Hızlı iletişim için böyle bir dil geliştirmişler. Bu dil günlük yaşama yansıyınca ilişkileri yoksullaştırıyor. İnsanları yalnızlaştırıyor."
Korkmaz, değişim ve gelişime karşı koyulamayacağını, ancak yasaklamanın da çare olmadığını, çocuklara ve gençlere "bu kelimeleri kullanmayın, söylemeyin, yazmayın" demek yerine, onlara uygun seçenekler sunmak gerektiğini belirtti.
Gençlere, hikayenin bir alt türü olan "küçürek öykü" (minimal hikaye) okumayı öneren Korkmaz, en fazla 100 sözcükten oluşan ancak roman derinliği olan öyküleri keşfetmek gerektiğini, Ferit Edgü'nün bu tür çok sayıda eseri bulunduğunu kaydetti.
-"Olabildiğince, yabancı sözcüklere karşılık bulmak doğrudur"
Korkmaz yabancı dillerden hiçbir sözcüğün girmemesi için bir dilin sınırlarını kapatmanın da doğru olmadığını ifade ederek, bugüne kadar mantığı, dil bilgisi ve yapısı aynı olmak koşuluyla dışarıdan birçok sözcüğün Türkçeye girdiğini hatırlattı.
Yabancı dilden sözcük kullanımının normal bir durum olduğuna değinen Korkmaz, "Ama bu yapının bir kanser hücresi gibi çoğalması, kendi düşünce sistemini, dil bilgisi yapısını dikte etmeye başladığı zaman tehlike başlar. Yoksa sözcüklerin tekil olarak sizin dünyanıza girmesi kazanç sayılır. Dil zenginleşiyor. Bununla birlikte olabildiğince, yabancı sözcüklere karşılık bulmak doğrudur." görüşlerine yer verdi.