Biz Müslümanların gerek yerel ve gerekse evrensel ölçekte bütün insanlığı tehdit eden dünya çapındaki temel sorunlara çözüm üretmek gibi bir sorumluluğumuz vardır. Bu küresel sorunların en yaygın olanları arasında; yoksulluk, gelir dağılımında korkunç adaletsizlikler, cehalet, seçme ve seçilme özgürlüğünden yoksunluk, ifade özgürlüğünün olmayışı, cinsiyet ayrımcılığı, kadın ve çocuklara karşı şiddet kullanma, etnik ve mezhepsel çatışmalar gelmektedir. Evrensel bir dinin mensupları olan bizler, modern dünyanın ürettiği problemlerden “bana ne” mazeretine sığınarak kaçamayız. Eğer asrın idrakine İslam’ı söyleteceksek, bu sorunlara cevaplar bulmamız gerekmektedir.
Bizler, Osmanlı bakiyesiyiz. Büyük bir medeniyetin çocuklarıyız. Gönüllerdeki sınırların kalkmasıyla fiziki sınırların eşdeğerde kalktığına şahit oluyoruz. Bu milletin her ferdi bu gelişmeyi gururla izlemeli ve katkı vermelidir. Artık, coğrafyamız genişlemektedir. Müslümanların adalet çağrısı ve bu sese güven duyma, giderek ezilen bütün halklarda yankı bulmaktadır. Hiç şüphesiz gündem belirleme anlamına gelen bu çağrı, ülkemizde kısa sürede bir merhamet soluğuna dönüşerek meyvesini vermiştir. Aynı zamanda bu çağrı, modern zamanların yeni bir komşuluk konseptine olan ihtiyacını da ortaya çıkarmıştır. Bu soylu ve erdemli çıkış, genişleyen coğrafyamızın bize yüklediği tarihi bir sorumluluktur.İslam yoksullukla mücadelede ne din, ne mezhep ve ne de etnik köken farkını dikkate alır. O, bütün insanlığı Âdem’in çocukları olarak görür. Bu konuda Hz. Peygamberden gelen şu uyarı çok çarpıcıdır: “Komşusu aç iken bunu bildiği halde kendisi tok yatan kimse, gerçekten iman etmiş olamaz.” Dikkat edilirse bu rivayette “komşu” kavramının ne dini ve ne de etnik yapısı söz konusu edilmiş, doğrudan “insana saygı” temelli bir yaklaşım sergilenmiştir. Kaldı ki, “uzak komşu” kavramı bizzat Yüce Yaratıcı’nın şu ilahi mesajında söz konusu edilmiştir: “Onun için Allah'a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin. Şüphesiz, Allah kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez.(4/Nisa 36). Artık komşuluk kavramını maddi mesafe olarak kendi evlerimize uzaklık ya da yakınlık olarak belirlemek mümkün değildir.
Çağımızda küreselleşme; bilgi, sermaye, eşya, politika, din ve ekonomi alanlarında sınırları oldukça aşan bir boyut kazanmıştır. Uzaklık kavramı izafileşmiş, zaman ve mekân anlamını yitirmiştir. Uzak bölgeleri birbirine bağlayan dünya çapındaki toplumsal ilişkiler gelişen iletişim teknolojisi vasıtasıyla evimizin içine kadar taşınmıştır. Bu sebeple komşu kavramı, hangi inanca sahip olursa olsun, hiçbir ayırım yapılmadın bütün yakın insan unsurunu içine alır. Bir Müslüman olarak komşumuzun dini veya etnik kimliği ne olursa olsun bir insan olarak bir sorunu olduğu zaman çözme yolunda çaba harcamalıyız. Böylesi girişimler sıcak dostlukları ve gönül bağlarını daha da pekiştirir. Bireyleri ve toplumları birbirine yaklaştırır.
Bugün Afrika’da 40 milyon insan kronik açlık, susuzluk çekmekte, insanca barınma imkânlarından yoksun yaşamakta ve bulaşıcı hastalıklarla mücadele vermektedir. Binlerce insan yaşamını yitirmektedir. Bütün bu yaşanan hayatlar ekranlar aracılığıyla hergün evimize taşınmaktadır. İşte bu yoksul insanlara uzatılacak bir yardım eli, aynı zamanda istikrar ve huzur arayan dünyaya sosyal barış olarak geri dönecektir. Çünkü yardımlaşma ve paylaşma ahlakının geçerli olduğu bir toplumda sınıfsal çatışma olmaz.
Sonuç olarak söylemek gerekirse, uluslar arası düzeyde gittikçe ülkemizin sosyal itibarı artmaktadır. Bunda da aziz milletimizin evrensel ölçekte adalet, eşitlik, hakkaniyet, paylaşma, yardımlaşma, yoksullarla dayanışma ve arabuluculuk gibi alanlarda yüksek duyarlılık göstermesinin büyük payı vardır. Somali’den yükselen feryada başta devlet ricalimiz olmak üzere, Diyanet İşleri Başkanlığımız, Toki, Kızılay ve sivil toplum kuruluşları duyarsız kalmamış, ses vermiş ve köprü görevi yapmıştır. Türkiye’nin bu tavrı, Somali halkı tarafından unutulmayacak, uzak komşumuz olan Somali ile Türkiye arasında kurulan gönül köprüleri daha da bizi birbirimize yaklaştıracaktır.
Ne mutlu, “veren el alan elden daha iyidir” nebevi kavline uygun hareket edenlere!