Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) yayımladığı 2023 Küresel Tüberküloz Raporu’na göre, dünya genelinde tüberküloz vakaları endişe verici bir şekilde artış gösterdi. Rapora göre, 2022 yılında 7,5 milyon olan yeni vaka sayısı, 2023 yılında 8,2 milyona yükseldi. Bu artışla birlikte tüberküloz, COVID-19’u geride bırakarak yeniden en ölümcül bulaşıcı hastalık haline geldi. Türkiye’de de benzer bir artış gözlemlenirken, Sağlık Bakanlığı, 2015 yılına kıyasla tüberküloz vakalarını %80, ölümleri ise %90 azaltmayı hedeflediğini açıkladı.
Kalabalık ve Kapalı Ortamlarda Bulaş Riski Daha Yüksek
Medicana Sağlık Grubu Göğüs Hastalıkları Bölümü’nden Uzm. Dr. Merda Erdemir Işık, tüberkülozun özellikle kapalı ve kalabalık yerlerde bulunan kişiler için ciddi bir tehdit oluşturduğunu belirtti. Risk gruplarını sıralayan Dr. Işık, "Hapishaneler, huzurevleri, yaşlı bakım merkezleri gibi toplu yaşam alanlarında bulunanlar, bağışıklığı baskılanmış hastalar, sigara ve madde bağımlıları, yetersiz beslenenler, tüberküloz hastasıyla yakın temasta bulunanlar risk altındadır" dedi.
Düzenli İlaç Kullanımı ve Erken Teşhis Şart
Tüberküloz tedavisinin ilaçlarla mümkün olduğunu belirten Uzm. Dr. Merda Erdemir Işık, "Düzenli ilaç kullanımıyla hastaların 6 ila 9 ayda iyileşmesi sağlanabilir. Ancak ilaç kullanımının aksatılması, verem mikrobunun direnç kazanmasına ve tedavi sürecinin zorlaşmasına yol açabilir" dedi. Akciğer tüberkülozunun en sık görülen belirtilerinin öksürük, kanlı balgam, gece terlemeleri ve kilo kaybı olduğunu ifade eden Dr. Işık, düzenli sağlık kontrollerinin ve erken teşhisin hayati önem taşıdığını vurguladı.
Verem Aşısı ve Koruyucu Önlemler
Tüberkülozdan korunmada verem aşısının büyük önem taşıdığını ifade eden Dr. Işık, "Verem aşısı zorunlu aşı takvimi içinde yer alıyor. Risk gruplarındaki kişilerin düzenli kontrol yaptırması şart. Kapalı ve kalabalık ortamlarda maske kullanımı ve güneş ışığıyla sterilizasyon gibi yöntemlerle de hastalığın yayılımını önlemek mümkün" dedi.
Dr. Işık, tüberkülozla mücadelede bireylerin bilinçlendirilmesi ve koruyucu önlemlerin yaygınlaştırılması gerektiğini vurguladı. Veremle mücadelede disiplinli tedavi süreci ve erken teşhis hayati önem taşırken, toplumsal farkındalığın artırılması da hastalığın yayılımını önlemede kilit rol oynuyor.