Çözüm süreci bitti mi?

M. Ali Köseoğlu

 

Paris suikastları, Oslo görüşmelerinin sızdırılması, PKK’nın provokatif eylemleri gibi birçok engeli aşarak bugüne gelen Çözüm Süreci, affedilemez bir suikasta uğradı...

Düşünebiliyor musunuz?

Son olayların ardından (Suruç Katliamı, PKK tarafından iki polisin şehit edilmesi ve sınırlarımızda yaşanan gelişmeler) Türk Silahlı Kuvvetleri, Kuzey Irak’taki 5 PKK kampını bombaladı.

Yani TSK 3 yıl aradan sonra ilk kez örgüte yönelik sınır ötesi operasyon düzenledi.

***

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, AK Parti’nin ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun her türlü siyasi riskine rağmen yürütmeye çalıştığı Çözüm Süreci’ni ‘tavizlerle’ dolu bir aşama olarak görmek, daha doğrusu görmeye çabalamak hepimizin zekâsıyla da alay etmek anlamı taşır.

Sanki ‘Çözüm Süreci’nden önce uygulanmakta olan bir plan varmış da, o bozulmuş...

Sanki ‘Çözüm Süreci’nden önce ihanet şebekeleri ‘ortada’ yoktu da şimdi ortaya çıkmış gibi...

Çözüm Süreci, Türk Milleti’nin âlicenaplığının bir ürünüdür...

Her türlü yara almışlığına karşı, bizi bir arada tutacak değerlerin arkasında olmayı en doğru yol olarak görmek durumundayız.

Büyüklük budur, yol budur, zor olanı budur...

***

Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür...

Yani, insan hafızası unutur, unutkanlık hastasıdır...

Öyleyse birazcık hatırlatmakta fayda var...

Yıl; 24 Mayıs 1993...

Yaklaşık 150 PKK teröristinin Bingöl-Elazığ yolunu kestiği kanlı tarih...

Acemi eğitimini tamamlayan 50 asker, dağıtım için 24 Mayıs günü Malatya İl Jandarma Komutanlığı’ndan iki midibüsle, sivil giysili olarak Bingöl İl Jandarma Komutanlığı’na doğru yola çıktı. Bingöl’e 15 km mesafede, saat ‘18’ civarında yolu kesen Parmaksız Zeki kod adlı Şemdin Sakık liderliğindeki 150 kişilik PKK grubu, midibüsleri durdurarak kimlik kontrolü yaptı ve askerleri indirdi. Grup, 36 askeri yakındaki bir köye götürdü. Gece ‘03’ civarı askerleri tek sıraya dizen PKK’lılar, Kalaşnikof, Bixi ve Kanas gibi silahlarla ateş ettiler. Atış sonucunda silahsız 36 askerden 33’ü hayatını kaybetti, üçü ise öldü sanılarak bırakıldı.

***

Düşünebiliyor musunuz, hepsi silahsızdı bu gençlerin...

Böyle onlarca, yüzlerce acı olay ve suikasttan geçti birlikteliğimiz.

Bugünkü eylemlere ‘verilen tavizlerin sonucu’ diyenler 1993 yılındaki bu ve benzeri eylemlerin hangi tavizlerin sonucu olduğunu da söylemesi gerekmez mi?

Çözüm Süreci’nden önce bu milletin çocukları teröre kurban gitmemiş gibi davranmanın, ateşe odun taşımaktan başka ne anlamı olabilir?

***

Peki, Çözüm Süreci bitti mi?

İşte bu soruya Başkan Ahmet Davutoğlu Hocamız’dan sağlam bir cevap geldi:

Biz sürekli silahsızlanma çağrısında bulunduk bu unsurlar bir yandan baskısını artırarak ve Türkiye’yi tehdit eder bir üsluba yöneldiler. Biz çözüm sürecine desteğimizden taviz vermeyeceğiz. Muhatabımız millet olacak. Kamu düzenine karşı kim olursa olsun tavrımızı ortaya koyacağız. HDP yetkilileri barıştan bahsediyorlar artık karar vermelerinin vaktidir silah mı barış mı?

***

Millet olarak hepimize düşen sorumluluk da burada...

Ya ‘şer’ güçlerin bizi birbirimize düşürme operasyonuna yem olacağız...

Ya da her türlü oyuna, fitne ve fesada karşı millet olarak ‘kardeşlik’ mücadelemizi sürdüreceğiz...

Ya bu ayıbı ömür boyu, asırlar boyu taşıyacağız...

Ya da bölgenin huzur limanı Türkiye’nin tecavüze uğramasına fırsat vermeyeceğiz...

Yol budur.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.