Cumhurbaşkanı Erdoğan Bahreyn'de

Erdoğan: (5)- "Biz Suriye'nin parçalanmasını istemiyoruz. Suriye'nin bölünmesine karşıyız ama biliniz ki birileri de hem Suriye'nin hem Irak'ın bölünmesini istiyorlar. Irak'ın bölünmesi çalışmalarını yapanlar da var. Oradaki mezhebi mücadele aynı zamanda

MANAMA (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Biz Suriye'nin parçalanmasını istemiyoruz. Suriye'nin bölünmesine karşıyız ama biliniz ki birileri de hem Suriye'nin hem Irak'ın bölünmesini istiyorlar. Irak'ın bölünmesi çalışmalarını yapanlar da var. Orada ki mezhebi mücadele aynı zamanda etnik mücadele... Çünkü orada da bir Pers milliyetçiliği olayı var. Bu Pers milliyetçiliği olayıyla da bir bölünme orada da söz konusu. Bunların önünü kesmemiz önünü almamız gerekiyor, benzer durum Suriye'de var." dedi.

Erdoğan, Bahreyn'e gerçekleştirdiği ziyaret kapsamında Uluslararası Barış Enstitüsü Ortadoğu ve Kuzey Afrika Ofisi tarafından düzenlenen konferanstaki konuşmasının ardından katılımcıların sorularını yanıtladı.

Bir katılımcının, "Eğer terörle mücadelede askeri yöntem başarılı olmazsa bu durumda hangi argümanları, hangi anahtarları ve araçları kullanmamız gerekiyor ve bu çerçevede biz barışçıl sürece nasıl katkıda bulunabiliriz?" şeklindeki bir sorusu üzerine, Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu tür adımlarda askeri yöntemin başarılı olmaması halinde, hatta hatta askeri yönteme başvurulmadan önce siyasi yöntemle, diplomatik ilişkilerle bu tür gelişmeleri çözmek en ideal olanıdır. Ne yazık ki Suriye’de bu başarılamadı." ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

"Tabi üzülerek söyleyeceğim Esed doğrusu ailece görüştüğüm bir kişiydi ve kendisiyle bütün bu gelişmeleri, Tunus'ta başlayan gelişmelerden sonra paylaştığımda, kendisi önceleri farklı bir yaklaşım içerisindeydi ama maalesef daha sonra olaylar farklı gelişmeye başladı. O gücüne çok çok inanıyordu, kendi ülkesinde bu tür gelişmelerin olmayacağını zannediyordu. Ben kendisiyle birkaç kez artık arkadaşlarımı gönderdim, Dışişleri Bakanımı gönderdim, saatlerce görüşmeler yaptılar. Daha sonra kendisini bir ramazan ayıydı, gece kendisini aradım ve dedim ki 'Beşar, bu gidiş iyi değil. Kendi halkına, kendi vatandaşına bombalar yağdırıyorsun, tanklarla vatandaşının üzerine gidiyorsun. Yarın cuma, bu başlangıç olsun, bu işi bitir. Artık vatandaşının tanklarla üzerine gitme, huzurlu bir şekilde vatandaşın bir cuma namazı kılsın.' Sağa vurdu, sola vurdu, 'Benden gelmiyor bu, bunlar terörist.' dedi. Dedim, 'Ben sizi yakından takip ediyorum yanlış yapıyorsun, gel bu işten vazgeç.', Ertesi gün 360 kişiyi öldürdüler ve bu acımasız gidiş, bakın cuma namazında olan insanları bunlar şehit ettiler, öldürdüler ve bu süreç devam etmedi. Tabi ilişkilerimizi kestik.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye konusunda diplomasi ve siyasi arayış içerisinde olduklarını belirterek, Astana'nın bunun önemli adımlarından şu anda bir tanesi olduğuna işaret etti.

Doğu Halep’ten Türkiye olarak 45 bin insanı çıkardıklarını ve bu insanların büyük bir kısmının İdlib'de, bir kısmının ise Türkiye’de olduğunu anımsatan Erdoğan, "Tabi bunların bütün gıdaydı, giyim, kuşamdı, ilaçtı her türlü ihtiyaçlarını Türkiye olarak karşılıyoruz, karşılamaya da devam edeceğiz." dedi.

- "İnşallah bu bölgedeki ateşkesi sağlamlaştırıcı bir süreç olur"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni bir sürecin başladığına işaret ederek, "Cenevre süreci başladı, Astana’dan sonra. Bu sürecin içerisinde bildiğiniz gibi Türkiye-Rusya-İran, tabi bunu üst düzeyde yürütmedik, en üst düzey burada dışişleri bakanlarıyla oldu ve Cenevre süreciyle bunu biraz daha yükseltmek istiyoruz ve Cenevre’de atılacak adımlarla birlikte, o arada tabii Amerika'nın da katılımı söz konusu, özellikle bölgeden de yine katılımlar söz konusu olacak. Buradaki siyasi sürecin temenni ederim ki inşallah bu bölgedeki ateşkesi sağlamlaştırıcı bir süreç olur." değerlendirmesinde bulundu.

Süreç içerisinde Bahreyn’in dönem başkanlığını yaptığı Körfez İşbirliği Konseyine de önemli görevler düştüğünü vurgulayan Erdoğan, "Bu süreci hep birlikte bizler de İslam İşbirliği Teşkilatı dönem başkanlığı olarak bu işi yakın takibe almamız lazım ve bunun en ideal yolu siyasi dayanışmayla, diplomatik yollarla bu işi tabii ki çözmektir ve askeri müdahaleleri kalıcı hale dönüştürmektir. Şu anda tabii ki bizim güvenlik güçlerimiz Özgür Suriye Ordusu’yla özellikle terör örgütlerine karşı orada önemli bir mücadeleyi sürdürüyoruz. Bu terör örgütlerinden de Suriye’yi, Irak’ı buraları tabi temizlememiz de şart." ifadesini kullandı.

- "Onları biz varil bombalarına terk edemeyiz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir başka katılımcının, "Suriye'de güvenli bölgeden ve mülteci krizine çözüm olacağından bahsettiniz, sizce mülteci sorunun tek çözüm yolu bu mudur? Gerek Suriye ve Türkiye’de gerek diğer ülkelerle, Avrupa’da bulunan mültecilerin probleminin çözümüne yönelik?" şeklindeki sorusu üzerine, Avrupa’ya veya Kanada’ya gidenlerin çok ciddi bir sayıyı teşkil etmediğine dikkati çekti.

Erdoğan, şu görüşlere yer verdi:

"Şu anda ağırlıklı olan sayı bizde, 2 milyon 800 bin. Avrupa'nın ve Kanada'ya gidenlerin toplam şöyle sayısına baksak 1 milyonu bile bulmaz. Böyle bir durum ortada ve biz bütün bunlara rağmen şu anda gelebilecek olan mültecileri yine alabileceğimizi söylüyoruz. Çünkü, onları biz varil bombalarına terk edemeyiz, onları biz ölüme mahkum edemeyiz. Gelme durumunda olanlar varsa yine alacağız. Ama Batı almaktan kaçıyor, dikenli tellerle duvarlar örüyor ve dikenli teller yetmiyor normal duvarlar örüyor, 'Biz alamayız.' diyor. Bunlar insan değil mi? Bizim Uluslararası İnsan Hakları Beyannamemiz nerede? Vicdan nerede? Bunlar vicdanlarının sesini de dinlemiyor."

Kendilerinin "Alacağız." dediklerini ve şu anda da yeni bir çalışma yaptıklarını vurgulayan Erdoğan, şu bilgilerini paylaştı:

"Bu çalışmayla birlikte hatta belli bir kısmını vatandaş da yapacağız. Çünkü rahatlıkla iş bulsunlar, çünkü bunların içerisinde kalifiye elemanlar var, kariyer sahibi insanlar var, doktor var, mühendis var, avukat var, öğretmen var, bütün bunlara yönelik çalışma yapacağız. Çünkü bu insanlar Suriye'de yaşarken çok farklı yaşadılar. Şimdi bu tür insanları çadıra mahkum etmek doğru olur mu? Bu insanları konteynerlere mahkum etmek doğru olur mu? Bunlara adeta normal yaşamına döndürecek bir ortamı bir zemini hazırlamayı biz insani, vicdani ve kardeşlik görevi olarak biliyoruz. Şu anda bunun da inşallah adımını atacağız. Dolayısıyla bizler tabi Avrupa’ya, vesaireye gidenlerden bu dediğim, terörden arındırılmış güvenli bölge eğer inşa edilir, yapılırsa buraya döneceklerine inanıyorum."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye'nin toprak bütünlüğü konusuna da dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"Bunların tabi dışında çok daha önemlisi biz Suriye'nin parçalanmasını istemiyoruz. Suriye'nin bölünmesine karşıyız ama biliniz ki birileri de hem Suriye'nin hem Irak’ın bölünmesini istiyorlar. Irak'ın bölünmesi çalışmalarını yapanlar da var. Orada ki mezhebi mücadele aynı zamanda etnik mücadele çünkü orada da bir Pers milliyetçiliği olayı var. Bu Pers milliyetçiliği olayıyla da bir bölünme orada da söz konusu. Bunların önünü kesmemiz önünü almamız gerekiyor, benzer durum Suriye'de var. Suriye'deki gelişmenin de önünü almamız lazım bunun için de tabi Körfez’in, bizim üzerimize düşen neyse bunları hep beraber yapmamız gerekiyor. Çünkü biz zulme seyirci kalamayız, kalmayacağız."

(Bitti)



AA

Gündem Haberleri

Pakistan Cumhurbaşkanı Zardari'nin bacağı kırıldı
Osmaniye’de orman yangını
Kiracısına horon dinleten kadın konuştu
Otobüste fenalaşan yolcu için güzergahını değiştirdi
Bursa’da zeytin budarken ağaçtan düşen adam yaralandı