Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu. 13 yıllık mücadelenin ardından muhteşem ve muazzam bir zafere imza atan Suriyelileri hürmetle selamladığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, kürsüde Fetih Suresi'ni okudu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Suriyeli mazlumlarla birlikte milletimizi de şanlı zaferin sevincine ortak eden Rabbimize hamdüsenalar ediyorum. Bizleri bugünlere eriştiren, Suriye'nin özgürlüğe kavuştuğunu bizlere dünya gözüyle gösteren Rabbimize hamdolsun" ifadelerini kullandı.
"Esed ve Baas rejimi, ülkemizin tüm iyi niyetli tavsiyelerine rağmen barışçıl protestoları son derece kanlı bir şekilde bastırmayı tercih etti"
Suriye krizinin 13 yıllık serencamına bizzat müşahede ettiklerini belirten Erdoğan, "Suriye'de olaylar 15 Mart 2011'de Dera'da daha bıyıkları terlememiş bir çocuğun duvara yazdığı bir yazı sebebiyle tutuklanması, işkence görmesi ve vahşi rejim güçleri tarafından şehit edilmesiyle başladı. Esed ve Baas rejimi, ülkemizin tüm iyi niyetli tavsiyelerine rağmen barışçıl protestoları son derece kanlı bir şekilde bastırmayı tercih etti. Kanı durdurma, çatışmaları sonlandırma imkânı varken, Esed kendi halkına zulmetmeye, zulmünde de kibirlenmeye devam etti. 13 yılı aşan katliam politikası sebebiyle komşumuz Suriye büyük bir kaosa ve istikrarsızlık iklimine sürüklendi. Şehirler, köyler, İslam medeniyetinin en güzel örnekleri olan tarihi eserler bombalandı, yer ile yeksan edildi. 1 milyon kardeşimiz ya rejim ve destecilerinin katliamları, ya DEAŞ ve PKK gibi terör örgütlerinin saldırıları sonucu şehit oldu. Rabbim tüm şehitlerimizi rahmetiyle kuşatsın, mekânlarını cennet eylesin diyorum" şeklinde konuştu.
"Zalimin karşısında, mazlumun yanında duracağız dedik ve bunu gerçekleştirdik"
Suriye olayları patlak verdiği andan itibaren merhameti ve adaleti merkeze alan bir politika benimsediklerini aktaran Erdoğan, "Zalimin karşısında, mazlumun yanında duracağız dedik ve bunu gerçekleştirdik. Kapımıza gelip bizden eman isteyeni geri çevirmeyeceğiz dedik. Kardeşlerimizi ölüme göndermeyeceğiz, bize sığınanları zalimlere teslim etmeyeceğiz dedik" dedi.
"Tüm dünyaya emsal teşkil edecek bir yardımlaşma seferberliğine beraberce imza attık"
Bu süreçte en büyük destekçilerinin alicenaplığıyla maruf milletin olduğunu söyleyen Erdoğan, "Muhalefetin tüm kışkırtmalarına rağmen milletimiz Suriyeli muhacirlere bir ensar bilinciyle, ensar millet olmanın mesuliyetiyle hep sahip çıktı. Irkçı nefret söylemlerine prim vermeyen vatandaşlarımız büyük bir sabırla, metanetle ve vakarla kardeşlerine kucak açtı. Münferit hadiseler dışında hamdolsun başımızı öne eğecek, tarihimize gölge düşürecek hiçbir müessif olay vuku bulmadı. Suriyeli kardeşlerimiz de bir taraftan yaralarını sarmaya çalışırken, diğer taraftan Türkiye'ye ve ekonomimize katkı sunmaya gayret etti. Tüm dünyaya emsal teşkil edecek bir yardımlaşma seferberliğine beraberce imza attık. Merhamet örnekleriyle dolu tarihimize bir altın sayfayı daha yine beraberce ekledik. Medeni dünyanın veremediği insanlık sınavını Rabbime sonsuz hamdolsun Türk milleti olarak biz vermeyi başardık. Buradan Suriyeli mazlumlara 13 yıl boyunca kucak açan aziz milletimizin her bir mensubuna kalpten teşekkür ediyorum" ifadelerine yer verdi.
"Biz de Halep'te, Şam'da, Hama'da, Humus'ta, Dera'da, Münbiç'te özgür Suriye bayrağıyla ay yıldızlı bayrağımızı yan yana gördükçe şad oluyoruz"
Suriye halkının çilelerle, derin acılarla ve fedakarlıklarla bezeli mücadelesinin 8 Aralık'ta Şam'ın özgürleşmesiyle zafere ulaştığını vurgulayan Erdoğan, "61 yıllık zulmün ardından Baas rejimi yıkılmış ve Esed korkağı cibilliyetine yaraşır şekilde en yakınındakileri bile satarak Suriye'den kaçmıştır. Suriyeli devrimcilerin Şam'da kontrolü sağlamasıyla birlikte artık bu ülkenin önünde yeni bir sayfa açılmıştır. Türkiye harekat boyunca daha fazla kan dökülmemesi, çatışmaların başka yerlere sıçramaması için gerekli müdahalelerde bulunmuştur. 13 yıllık kıyamın 12 günde zaferle taçlanması tek başına muhteşem bir başarıdır. Bu başarının sahibi de önce Allah, sonra da Suriyeli kardeşlerimizdir. Suriye halkı ülkelerini bir katliam şebekesinin pençesinden kurtarmıştır. Suriyeliler tüm etnik, mezhebi, dini kesimleriyle geleceklerini kendilerinin tayin edeceği bir yola girmişlerdir. Bundan kardeşlerimiz adına büyük bahtiyarlık duyuyoruz. Hani diyor ya o güzel Kerkük türküsünde; Gün gördüm, günler gördüm. Seni gördüm, şad oldum. Biz de Halep'te, Şam'da, Hama'da, Humus'ta, Dera'da, Münbiç'te özgür Suriye bayrağıyla ay yıldızlı bayrağımızı yan yana gördükçe şad oluyoruz. Suriyeli mazlumların yıllar sonra umutla parıldayan gözlerine baktıkça şad oluyor, mutlu oluyoruz. 61 yıllık Baas karanlığının ardından Suriye'nin üzerine doğan özgürlük güneşini gördükçe komşuları ve kardeşleri olarak gerçekten şad oluyoruz. Tüm bunları gördükleri halde bir kuru sözle dahi olsa Suriye halkını tebrik edemeyenlere mazlumların sokaklara taşan sevincini paylaşamayanlara, Esed'in devrilmesinden rahatsız olanlara ise sadece acıyarak bakıyoruz" dedi.
Birleşmiş Milletler raporlarına göre Suriye'de Esad zulmünün ve savaşın bıraktığı yıkımın toplam maliyetinin 500 milyar dolara yaklaştığını belirten Erdoğan, "Uluslararası toplumun desteği olmadan savaş yorgunu Suriye'nin böyle bir yükün altından tek başına kalkması mümkün değildir. Arap ve İslam aleminin Suriye'nin yeniden inşasına liderlik etmesi diğer ülkelere de örnek olması gerekiyor" dedi.
"Suriyeli kardeşlerimizi 13 yıl nasıl yalnız bırakmadıysak, bundan sonra da tüm kapasitemizle yanlarında olacağız"
Suriyelileri 13 yıl nasıl yalnız bırakılmadılarsa bundan sonra da tüm kapasiteleri ile yanlarında olacaklarını ifade eden Erdoğan, "Önce malum MİT Başkanımızı, ardından da Dışişleri Bakanımızı süratle Şam'a gönderdik. Büyükelçiliğimizi hemen faaliyete geçirdik. AFAD'ımız Sednaya Hapishanesi başta olmak üzere işkencehanelerde incelemelerde bulundu. Bakanlıklarımız, kurumlarımız, belediyelerimiz, sivil toplum kuruluşlarımız kendi alanlarında hazırlıklarını yoğun bir şekilde yapıyor. Yakında Halep Başkonsolosluğumuzu hizmete açıyoruz. Yeni yönetimin lideri Sayın Ahmed eş-Şara'ya bunun süreci gayet iyi idare ettiğini, verdiği ılımlı ve yapıcı mesajlarla takdir topladığını görüyoruz. Enerjiden ulaştırmaya, şehircilikten eğitim ve sağlığa, güvenlikten ticarete kadar ihtiyaç duydukları her alanda Suriye'ye destek vereceğiz. Suriye'nin kendini toparlaması, kurumsal kapasitesinin güçlendirilmesi, devletin yeniden temel görevlerini yapabilir hale gelmesi için yeni yönetime katkı sunacağız" açıklamalarında bulundu.
"Bu vahşi yapıyla göğüs göğse çarpışan tek NATO müttefiki Türkiye'dir"
DEAŞ'ın sadece Batılı ülkeler için değil, Suriye için de, Irak için de, Türkiye için de yok edilmesi gereken bir tehdit kaynağı olduğunu belirten Erdoğan, "Bu vahşi yapıyla göğüs göğse çarpışan tek NATO müttefiki Türkiye'dir. Dolayısıyla bu konuda hiç kimse bize ders veremez, bunun üzerinden bize sınır çizemez. Bizim tek gayemiz, Suriye'den başlayarak bölgemizin her karış toprağında barışın, huzurun, istikrarın güçlü bir şekilde sağlanmasıdır. Bakınız başkaları için Suriye'nin güvenliği ve huzuru ikinci sırada yer alabilir. 910 kilometre sınırımızın olduğu bir ülkeyle biz bu lükse sahip değiliz. Suriye ne kadar hızlı ayağa kalkar ve kendini toparlarsa, vatan hasreti çeken kardeşlerimizin gönüllü dönüşleri de o derece hız kazanacaktır. Ülkemizdeki Suriyeli muhacirlerden kısa süreli veya kalıcı olarak geri dönmek isteyenlere gereken her türlü kolaylığı sağlıyoruz. Belli bir süre giriş-çıkışlara da izin vereceğiz. Yaza doğru okulların da tatile girmesiyle birlikte sınır kapılarındaki yoğunluk biraz daha artacaktır. Bununla ilgili tedbirlerimiz de şimdiden alıyoruz. Bu süreçte politikamız şu olacaktır: Dönmek isteyene yardımcı olacağız, ama kimseyi zorla göndermeyeceğiz. Türkiye'nin ekonomik, akademik, bilimsel ve ticari hayatına katkı yapan kardeşlerimizden kalmak isteyenlere de kapımızı kapatmayacağız. Muhalefet hep yaptığı gibi mutlaka bu süreci zehirlemeye çalışacaktır. 3 haftadır Esad'ın yasını tutanların Şam'daki müttefiklerini kaybetmenin öfkesini mazlumlardan çıkarma niyetleri şimdiden kendini belli ediyor" dedi.