Ne kadar çok şey değişti...
Her şey milletin iktidara gelmesiyle oldu...
30 Ağustos Zafer Bayramı’nda bir gün gözyaşlarımı tutamayacağımı söyleseler inanmazdım...
***
Milli bayramlarda Rusya’dan devşirme törenlerle bu milleti ‘değerlerine’ düşman bellediler.
Ecdadını, ruhuna ‘Fatiha’ göndererek anmak isteyenleri ‘gerici’ diye damgaladılar...
Yerliliği kötü ilan ettiler...
Başörtülü olmak gericilik...
İmam Hatipli olmak gericilik...
‘Selam’ alıp vermek gericilik oldu...
Bu toprakların yerlilerini, öz evlatlarını ‘ithal’ boylarla boyamak istediler.
***
Bütün millet çocukları hırpalandı...
Yeri geldi ‘bir sağdan bir soldan’ astılar...
“Ülkücü” dediler ayırdılar...
“Solcu” dediler ayırdılar...
“Kürt” dediler ayırdılar...
Yeri geldi, asker annesini kışlaya sokmadılar...
İlahiyat fakültelerinde, imam hatiplerde bile başörtüsünü yasakladılar...
Çocukların Kur’an kursuna girmesini önlediler...
Bunların üzerinden çok sular akmadı üstelik...
***
Şimdi ilk defa Cumhurbaşkanı ve eşinin ev sahipliğinde yapılan Zafer Bayramı resepsiyonu Kur’an tilaveti ile başladı...
Daha sonra Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan herkesi duygulandıran videokonferans bağlantıları ile Konya 3. Ana Hava Jet Üssü’nden Albay Hakan Dinç’i aradı...
Sadece onu da değil...
-Kosova Türk Temsil Heyet Başkanı Albay Ömer Faruk Demircioğlu’nu...
-Bosna Hersek’te görevli Jandarma Astsubay Kıdemli Çavuş Ümmühan Temiz’i...
-Hint Okyanusu’nda seyir halinde olan TCG Gemlik Fırkateyni’nin kaptanı Tuğamiral Ayhan Bay’ı...
-Afganistan Türk Görev Kuvveti Komutanlığı’ndan Jandarma Uzman Çavuş Nevzat Irmak ve Şanlıurfa’da sınırda nöbet tutan Rizeli Er Harun Yazıcı’yı...
Er Harun Yazıcı ile Cumhurbaşkanı’nın konuşması göğsümüzü kabarttı:
-Nasılsın, herhangi bir vukuat var mı?
-Sayın Cumhurbaşkanım, sorumluluk bölgemizde herhangi bir olumsuz vukuat yoktur. Burada görev yapmaktan onur ve şeref duymaktayız.
***
Evet...
İlk defa bir Zafer Bayramı’nda ağladım...
Babam da ağladı, abim de...
Kalbi mühürlenmemiş, gözü kör olmamış, idraki tutulmamış herkes duygulandı, gururlandı, herkes ağladı.
***
Bu tabloya çok kolay gelmedi Türkiye...
Şimdi yedi düvele karşı verilen mücadele, bu mücadeledir...
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’ndan sonra 1 Kasım’da vereceğimiz mücadele de ‘cumhuriyet’ mücadelesidir.
Er Harun Yazıcı’nın Şanlıurfa nöbeti kadar kutsal bir görev...
-Onur ve şeref duyacağımız...