ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, terör olaylarına ilişkin vatandaşlara seslenerek, "Anayasamızın 104. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin başı olarak, PKK'sıyla, DEAŞ'ıyla, FETÖ'süyle, DHKP-C'siyle ve tüm diğerleriyle, adı, söylemi, yöntemi ne olursa olsun, tüm terör örgütlerine karşı milli bir seferberlik ilan ediyorum." dedi.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen "32. Muhtarlar Toplantısı"nda muhtarlarla bir araya geldi.
Millet olarak yeni bir ahitleşmeye gidilmesi, yeni bir "mefkure birliği" oluşturulması gerektiğini belirten Erdoğan, "Gün, çekişme günü, çatışma günü, husumet günü, eski defterleri karıştırma günü değildir. Eğer birliğimizi, beraberliğimizi güçlendirmez, bu saldırıların karşısında çelik gibi bir iradeyle tam bir kararlılıkla durmazsak, hiçbirimiz yarınlarımıza güvenle bakamayız." ifadesini kullandı.
-"Milli seferberlik ilan ediyorum"
Erdoğan, gemiye yönelik her saldırının, aynı gemide olan herkese yapılmış olacağını belirterek mücadelenin de hep birlikte verilmesi gerektiğini vurguladı. Gelinen noktada artık savunmada kalma imkanı bulunmadığına işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Madem ki bize terör örgütleri üzerinden tarihimizin en büyük saldırılarından biri yapılıyor; öyleyse bizim de misliyle cevap vermek hakkımızdır. Terörün sokağa inmesi, bu ülkenin 80 milyon vatandaşının her birini hedef aldığı anlamına geliyor. Sokakta bomba patlatan teröristin tek gayesi vardır, o da mümkün olduğu kadar çok kan dökmek, can almaktır ve acı çektirmektir. Bu yöntemle eylem yapan terörist için ölenin kökeni, inancı, meşrebi önemsizdir.
Kardeşlerim, şunu unutmayın, 'kurşun, adres sormaz.' derler. Bomba da bunların hiçbirini sormaz. Öyleyse mücadelemizi, sadece kurumlara, sadece güvenlik güçlerine bırakamayız. Bu mücadeleyi, hep birlikte vereceğiz. Muhtar dediğimiz nedir? Bulunduğu köyün, bulunduğu mahallenin, hangi evinde, hangi mahallesinde kim var, bunları enine boyuna bilendir.
Buradan tüm vatandaşlarıma sesleniyorum, Anayasamızın 104. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin başı olarak, PKK'sıyla, DEAŞ'ıyla, FETÖ'süyle, DHKP-C'siyle ve tüm diğerleriyle, adı, söylemi, yöntemi ne olursa olsun, tüm terör örgütlerine karşı milli bir seferberlik ilan ediyorum. Her kim, bu örgütlerin çalışmalarıyla, elemanlarıyla ilgili herhangi bir şey görürse, duyarsa, malumat sahibi olursa hemen güvenlik güçlerimize bilgi vermelidir. Terör örgütlerinin meselesinin, hak elde etme meselesi, bir davayı savunma meselesi olmadığını artık herkesin anladığına inanıyorum."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör örgütlerinin tek meselesinin, Türkiye'yi bölgedeki diğer ülkeler gibi köken, inanç ve meşrep farklılıkları üzerinden çatışmalarla parçalamak, yıkıp, yok etmek olduğuna dikkati çekti. Erdoğan, "Esasen, ülkemizdeki hiçbir kesimin, hiçbir kişinin hakkını aramak için terör yöntemlerine başvurmasını mazur kılacak en küçük bir sebep yoktur." dedi.
- "Yetkilerinizi, sonuna kadar kullanmaktan asla çekinmeyin"
Erdoğan, Türkiye'de demokratik hak arama yollarının çeşitliliği ve toleransını, Avrupa ülkelerinde bulmanın mümkün olmadığını bildirdi.
Erdoğan, şu görüşlere yer verdi:
"Hani, 'Avrupa, Avrupa' diyorlar ya, hikaye... Bu toleransı, hiçbirinde bulamazsınız. Bugün, terörle mücadelemiz için bizi eleştirenlerin, kendilerine yönelik en küçük bir tehdit karşısında, ne kadar katı ve hoyrat olabildiklerini biz çok iyi biliyoruz. Açıkçası, onların ne düşündüğü, ne söylediği bizi çok da ilgilendirmiyor.
Bizim ölçümüz şudur. Hiç kimsenin, bu memleketin herhangi bir yerinde, kendi kirli amaçları için bomba patlatma, pusu kurma, eylem yapma, propaganda yapma hakkı, özgürlüğü yoktur. Vatandaşlarımızın, can ve mal güvenliklerine tehdit oluşturan her terörist, 80 milyonun tamamının düşmanıdır ve ona göre de muamele görecektir. İşte bu anlayışla, şimdi de buradan tüm güvenlik güçlerimize sesleniyorum. Tüm güvenlik güçlerimize sesleniyorum; terör örgütlerinin faaliyetlerine karşı devletiniz de milletimiz de sizin yanınızdadır, arkanızdadır. Yetkilerinizi sonuna kadar kullanmaktan asla çekinmeyin.
Şehitlerimizin tek bir damla kanı, teröristlerin tamamının canlarına karşılık gelemez. Güvenlik güçlerimiz, yürüttükleri mücadelede elbette ölürlerse 'şehit'tir, kalırlarsa 'gazi'dir. Ama askerimiz, polisimiz, bu memlekete sağ olarak, sağlam olarak lazım. Bunun için güvenlik güçlerimizden, terör örgütlerine ve teröristlere karşı kanunların elverdiği en ağır, en sert muameleyle, kararlı bir şekilde mücadele etmelerini istiyorum."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, herkesin bu ülkenin, bu milletin istiklaline ve istikbaline kast etmenin bedelinin ne olduğunu görmesi gerektiğini vurguladı.
Erdoğan, "Eğer, bu şekilde hareket etmezsek, milletimiz 'Ya devlet başa, ya kuzgun leşe' demeye başlar ki, asıl tehlikeyi o zaman yaşarız." dedi.
Böyle bir serzenişe meydan vermeden, devlet olmanın gereğini yerine getirmek mecburiyetinde olduklarına vurgu yapan Erdoğan, "Bundan sonra dağdaki teröriste de, şehirdeki teröriste de onları destekleyen hiç kimseye bir an bile huzur yok, rahat yok, bu böyle biline. Devletimiz tüm birimleriyle, milletimiz de her bir ferdiyle terör örgütlerine inşallah nefes aldırmayacak." ifadesini kullandı.
Muhtarlara, bu anlamda birinci derecede görev düştüğünü vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Adeta, hangi evde 'kim var, kim yok.' diye bunları emniyet güçlerimize sizler bildirmelisiniz. Zaten, bir muhtar, mahallesinde, köyünde kimlerin olduğunu, gelenin, gidenin kimler olduğunu bilemiyorsa, o, görevini tam manasıyla yapamıyor demektir. Bunların, hepsi güvenlik güçlerimize bildirilmeli.
Eğer, bu iletişim sağlanırsa, işte o zaman bunlar kendilerine kaçacak delik arayacaklardır. Hiçbirimizin şu gerçeği unutmaması lazım. Bölgemizde hadiselerin hiçbiri de ülkemiz sınırları içinde yaşadığımız terör olaylarından, darbe girişimlerinden bağımsız değildir. Hepsi de aynı senaryonun parçalarıdır.
Hatay sınırlarımızın, Şanlıurfa, Mardin sınırlarımızın yanı başında PYD, YPG kullanılarak kurulmaya çalışılan tezgah ortadır. Halep'te yapılan katliama ses çıkartılmamasıyla, ülkemizdeki terör eylemlerine duyarsız kalınmasının aynı saiklerden kaynaklandığı gayet açıktır. Şehit polislerimizin tabutları başında gözyaşı döken, hiçbir şeyden habersiz oynayan çocuklarla, Halep'te yıkıntılar arasından cansız bedenleri çıkartılan çocuklar aynı alçak oyunun kurbanlarıdır.
Ah, Halep! 'Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer / O ne müthiş tipidir, savrulur enkaz-ı beşer.' Gerçekten de bugün Halep'te savrulan, oradaki masumların canı, namusu değildir; Halep'te savrulan aslında insanlığın enkazıdır."
(Sürecek)
AA