Cumhuriyet ve demokrasi bizim için çok ama çok önemli iki kavram.
Bu iki kavramın birbirinden ayrılmayacağını, birbirlerinin olmazsa olmazı olduğunu görmek gerekiyor.
Cumhuriyet ve demokrasi birbirinin alternatifi değil birbirinin tamamlayıcısıdır.
Kimse cumhuriyet olan ülkelerin bazıları demokratik değil, adı demokrasi olan ülkeler var ama krallıkla yönetiliyor masalını bize anlatmasın.
Türkiye’nin cumhuriyet tecrübesi doğrudan doğruya “milli irade”yi merkezina alan bir anlayışla yola çıkmıştır.
“Egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait” olduğunu, “milletin geleceğini milletin azmi ve kararının” belirleyeceğini ifade eden umdelerle ortaya konmuştur.
Türkiye için, bizler için Cumhuriyet sadece “demokrasi” üzerine kurulan bir rejim değil, aynı zamanda “bağımsızlık” üzerine kurulan bir idarenin de adıdır.
Cumhuriyet “Adaleti mülkün temeli” kılan anlayışın devamıdır…
Cumhuriyet, vatandaşların, yönetim ve yasa önünde “eşit” olmasının adıdır…
Cumhuriyet bir milletin yedi düvele karşı, bağımsızlığını ilan etmenin, her türlü manda ve himayenin paramparça edilmesinin de adıdır.
Türkiye’nin Cumhuriyet tecrübesi , mazlum milletlerin, boyunduruk altına alınan, sömürgeleştirilen milletlerin gözünde çok önemli bir mihenktaşıdır.
Türkiye’nin Cumhuriyet tecrübesi Batıyla doğunun, Şarkla Garbın mücadele alanlarının, uzlaşılarının, karşıtlıklarının yansımasıdır.
Türkiye’nin coğrafi anlamda gördüğü köprü görevinin, siyasi, sosyolojik anlamda da varlığını ifade eder.
Cumhuriyet, tıpkı çift başlı kartal gibi yüzünü hem doğuya, hem de batıya çeviren Türkiye’nin Osmanlı sonrası girdiği yeni şekildir. Ancak öz aynıdır.
Cumhuriyet, Mazlumların yanında, zalimlerin karşısında olan Türk kimliğinin yeni cevherlerle donanmasıdır.
Cumhuriyet Anadolu’yu , bu toprakları vatan yapan bu güzel milletin bütün unsurlarıyla bir ve beraber yaşama iradesinin adıdır.
Cumhuriyet farklılıkların zenginlik olarak benimsendiği, çoğulcu yapının bir ayrışma değil bütünleşme olarak kabul edildiği yönetimin adıdır.
Cumhuriyet “Büyük Türkiye” idealini, “Büyük Türkiye’yi” bu ülkede yaşayan herkesle birlikte geleceğe taşıma iradesini sürdürmenin adıdır.
Cumhuriyet “Açken doyuran, açıkken giydiren” Türklük töresinin geçtiğimiz yüzyılın başında “Kimsesizlerin kimsesi” olarak neşet etmesidir. Bir milletin vicdanı, yükselen sesidir.