Cumhuriyet tarihinin en büyük uyuşturucu operasyonunda yakalanan elebaşı Mehmet Zeki Fidan:

Erzurum'da polis uygulama noktasında bir tırda 1 ton 535 kilogram eroin ele geçirilmesiyle ilgili 7'si tutuklu 8 sanığın yargılanması devam ediyor.

Erzurum'da polis uygulama noktasında bir tırda 1 ton 535 kilogram eroin ele geçirilmesiyle ilgili 7'si tutuklu 8 sanığın yargılanması devam ediyor. Duruşmanın ilk bölümünde savunma yapan elebaşı Mehmet Zeki Fidan, tüm suçlamaların iftira olduğunu ve sanıkların sabıkalı olduğu için kendisini suçladığını iddia etti.

24 Ocak 2019 tarihinde Erzurum - Erzincan karayolunda uygulama noktasında şüphe üzerine durdurulan tırda yapılan aramada 1 ton 535 kilogram eroin ele geçirilmişti. Olayın ardından Emniyet Müdürlüğü ekiplerince derinleştirilen tahkikatta yakalanan 8 sanık bugün Erzurum 1. Ağır Ceza Mahkemesinde hakim karşısına çıkarıldı. Cumhuriyet tarihinde tek operasyonda ele geçirilen en yüksek miktardaki eroin olarak polis kayıtlarına geçen olayla ilgili olarak uyuşturucu şebekesinin lideri olduğu öne sürülen tutuklu sanık Mehmet Zeki Fidan ile Saruhan Özçelik, Ali Yıldırım, Mahmut Mısır, Ahmet Özdemir, Erdal Ergi, Hacı Karahan ve tutuksuz sanık Mazlum Özdemir polisin yoğun güvenlik önlemleri altında Erzurum Adliyesine getirildi.10.20 sıralarında başlayan duruşmaya sanıkların yakınları da izleyici olarak katıldı.

Duruşmanın ilk oturumunda sanıklardan Mehmet Zeki Fidan, Saruhan Özçelik, Mahmut Mısır, Erdal Ergi, Ali Yıldırım ve Hacı Karahan savunmalarını verdi.

"Ailemden ve çevremden korktum"

Sanık Mahmut Mısır, uyuşturucu kaçakçılığının yapıldığını bildiğini fakat ailesi ve kendisi tehdit edildiği için gümrük işlerinde yardımcı olduğunu kabul ederek, "Ben İran'da madencilik yapıyorum. İran'dan çıkarttığım madenleri Türkiye ve yurt dışına satıyorum. Ali Yıldırım benim arkadaşım İran'a gelerek şirket açmak istediğini söyledi. Şirket kurduktan sonra Ali Yıldırım benden 2 tır fluorit madeni istedi. Bende ona yolladım. Bir gün Ali Yıldırım'ı ziyarete gidince benden aldıkları madenin içerisine uyuşturucu yerleştirdiklerini gördüm. Ben uyuşturucu yüklendiğini görünce Zeki Fidan benimle İstanbul'da görüşmek istedi. İstanbul'da 2 kez görüştük. Bana bir telefon verdiler. Susmam için beni tehdit ettiler. Hem susmamı hem de gümrükten malları geçirmemi istediler. Ben korktum bu yüzden sesimi çıkaramadım. Gümrükte mallar gecikince Mehmet Zeki Fidan lüks aracıyla beni aldı. Araç içerisinde beni hem darp etti hem de ayağımdan silahla vurdu. Ben araçtan atlayarak canımı kurtardım. Ama yine beni arabaya aldı sonra telefonla görüntülü olarak gümrükteki Ahmet Özdemir'i aradım ve malların yakın zamanda geçeceğini söyledi. Ardından ayağım için hastaneye gittim. Polislere de yolda birisiyle tartıştık o vurdu dedim. Zeki Fidan devlette tanıdıklarımız var dedi korktum yine polise ses etmedim. Ailemden ve çevremden korktum. Duymasınlar istedim şimdi ise tüm Türkiye duydu şuan halen tehdit altındayım ama susmayacağım anlatacağım. Cezaevine ailem görüşüme bile gelmiyor. Ben korktuğumdan ses etmedim benim uyuşturucu ile alakam yok" şeklinde konuştu.

"Emniyet ve savcılıktaki ifadelerimi okumadan sadece imza attım"

Savunması istenen ikinci sanık Saruhan Özçelik ise emniyette ve savcılıkta verdiği ifadeleri sağlıklı bir şekilde veremediğini, ifadelerin altına sadece imza attığını söyledi. Özçelik, evladı olarak gördüğü Hacı Karahan'ın iş sahibi olması için Zeki Fidan ile tanıştırdığını ve uyuşturucu sevkıyatı ile alakası olmadığını, bu yüzden bilmediği konu hakkında konuşmak istemediğini söyleyerek emniyet ve savcılıktaki ifadesini değiştirdi.

"Uyuşturucunun fluorit madeni olduğunu sandım"

Sanık Hacı Karahan, kendisine iftira atıldığını, uyuşturucunun fluorit madeni olduğunu sandığını ifade etti. Saruhan Özçelik ile önceden gemi işinde çalıştığını daha sonra kendine ait ofis açtığını ve ardından Özçelik'in Ağrı'dan fluorit maddesi geleceğini bunun için depo olması gerektiğini söylediğini her sevkiyattan ise 2 bin lira kazanacaklarını bunun için de bu işe girdiğini belirtti. İşe girdikten sonra gelen çuvallardan şüphelendiğini ve bunun üzerine Özçelik'e bunların ne olduğunu sorduğunu ancak onunda ne olduğunu bilmediği için içerisinde altın olabileceğini düşündüğünü kaydetti. Son sevkıyatta yeni tır geldiği günde ise polislerle karşılaştığında uyuşturucu taşındığını polislerden öğrendiğini açıkladı.

"Sanıklar ben sabıkalıyım diye benim üzerime suç atıyorlar"

"Suç örgütü kurmak" ve "Uyuşturucu ve uyarıcı madde elde etmek" suçundan yargılanan elebaşı Mehmet Zeki Fidan ise savunmasında bütün sanıkların kendisine iftira attığını söyledi. Fidan, kendisini vurduğunu iddia eden Mahmut Mısır'ın iddialarının asılsız olduğunu kendisinin eskiden kalma sabıkası olduğu için sanıkların suçu kendisine attığını kaydetti. Fidan savunmasına şu şekilde devam etti:

"İstanbul'un göbeğinde dört beş el silah atılmış ama kimse duymamış. Bunların hepsi yalan ifade. Benim hiç beyaz renkli bir arabam olmadı. Ben uyuşturucu işinde bulunmadım. Sanıklar ben sabıkalıyım diye benim üzerime suç atıyorlar. Benim defterimde yazılan her şeyin bir kanıtı var. Ben dosyanın bütün aşamasında ki ispatlanmayan yorumlara katılmıyorum. Bahsedilen kodlu telefonlardan bende var ama bu telefonu ben Hollanda'dan aldım her hangi bir gizli kodlama yok aynı telefonu kullanmak bir suç bağı oluşturmaz. Bu telefondan 4 tane değil 100'lerce üretiliyor. Benim telefonum da "Ateş" ve "Rüzgar" yazan şahıslar ise yabancı çalışanlarımın isimlerini telaffuz etmekte zorlandığım için onlara o ismi koydum. Beraatimi istiyorum. Ben suçsuz olduğum yerde de kimseyi suçlayamam."

Sanıklardan Erdal Ergi ve Ali Yıldırım ise suçlamaları kabul etmedi.

Türkiye Haberleri

Yollarda Tehlike Kol Geziyor! Kime Neden Ceza Yazıldı? İşte Cevabı
Ekmek Tüketiminde Dünya Şampiyonu: Türkiye!
Hakkari'de son depremler 7 büyüklüğünde depreme işaret ediyor