Cumhuriyetlerde liderin milleti değil, milletin lideri olur…
Yani cumhurun bayramı. Halkın kendi kendisini idare ettiği yönetim biçiminin adıdır Cumhuriyet. İlkokuldan bu yana bize öğretilen budur. Otoriter rejimler, demokratik rejimler, aristokratik rejimler farklı zamanlarda farklı ülkelerde değişik yönetim şekilleri olarak hayat bulmuşlar. Kimi düşünürler aristokrasiyi kimisi plütokrasiyi, kimisi oligarşiyi, yani elitist düşünceyi kimisi de halkın yönetimini savunan demokratik yönetimleri savunmuştur. Ancak en iyi yönetim hangisidir sorusuna teoriler değil yaşanan pratikler cevap vermiştir. Cumhuriyet bu yönetim biçimleri içinde halka en uygun ve en yakın yönetim şekli olarak yer almıştır. Bu anlamda Cumhuriyet, Aristo’dan bu yana siyaset bilimiyle uğraşan pek çok düşünürün üzerinde durduğu yönetim biçimlerinin başında geliyor.
Aristo’ya göre cumhuriyet, “genelin çıkarlarını gözeten halk yönetimidir”. Montesquieu ise cumhuriyeti, “birbirine karşı bağımsız ve denetleme esasına göre işleyen yasama, yürütme, yargı organlarına sahip, başında seçimle gelmiş yöneticilerin bulunduğu siyasi rejim” olarak tanımlar
Ancak buna rağmen krallıkla yönetilen ülkelerin demokratik halk yönetimler kurmaları, cumhuriyet adlı yönetimlerin tek kişiye ya da belirli bir zümreye dayalı otokratik yöntemler benimsemesi teori ve pratiğin çok farklı olduğunu bize göstermiştir.
Önemli olan Cumhuriyetin bir erdem yönetimi olduğunu teoride olduğu gibi pratikte de göstermektir. Kimi zaman plebisite dönüşmüş seçimlerle Cumhuriyetin halk rejimi olmasından çıktığını görüyoruz. Cumhuriyetin ruhuna uygun yönetim anlayışının halkın taleplerine, değerlerine, tarihine kısaca halka saygı duyarak gelişeceğini görmemiz gerekir. Devletle milletin aynı potada eridği rejimler en sağlıklı rejimlerdir.
Bu nedenle Cumhuriyeti cumhurla taçlandırmak, demokratik rejimlerin de olmazsa olmazıdır. Cumhuriyet eşittir demokrasi anlayışı aslında doğru ve olması gereken bir tanımdır.
Özellikle de Türklerin tarihi geleneğinde meşveret usulünün çok yaygın kullanıldığı, ak sakallılar meclisinden çıkan kararların hakanlar tarafından uygulandığını Türk tarihi okuyan herkes bilir.
Türklerin lider merkezli bir toplum olduğunu söylemek bu anlamda Türklere yapılan en büyük haksızlıktır. Hem bu Milet bağımsızlığına düşkündür diyeceksiniz, hem de bağımsızlığına düşkün bir milletin bir lidere bağımlı olacağını olması gerektiğini söyleyeceksiniz.
Bu büyük bir yalandır.
Milletler liderler çıkarırlar, liderler milletleri yaratmaz. Bunu herkes aklında tutmalıdır. Benim milletim, benim memurum, benim bürokratım, benim işçim, benim milletvekilim diyenler bu milleti anlamaktan yoksundurlar. Çünkü Cumhuriyetlerde milletin lideri olur, liderin milleti olmaz…