“Bir küçük risaleyi kendine bilerek yazan adam,
bana büyük bir hediye hükmüne geçer; belki herbir sahifesi bir okka şeker kadar beni memnun eder.”
(Kastamonu Lâhikası)
-Bayram şekeri niyetine...
Geliyor bayram, gelecek bayram, işte geldi bayram. Ramazan bayramını yaşadık bir ay… Şimdi onun kutlu zirvesi: Bayram…
Her bayram geldiğinde dilime Alvarlı Efe’nin (r.aleyh) şu beyiti takılır durur:
Mevlâ bizi affede
Gör ne güzel ıyd (bayram) olur
Cürm ü hatalar gide
Bayram o bayram olur…
Evet her bayramımda dilime dolanır şu mısralar. Bayram havasıyla nefsimin beni başka bayramlarla kandırmaması içindir her halde bu. Bugün artık bayram, Ramazan da bitti gibi düşüncelerle nefsimin beni aldatışlarına karşı kalbî bir isteğimdir ki, her bayram bu temenniyle karşılarım bayramı. Bayramı hakikî bir bayrama çevirmek için kalbimin kocaman bir talebidir bu. Zira 1 günlük, 2 günlük bayramlar hayali kâinatı dolaşan kalbi tatmin eder mi? Ruhu ebedî bir hayatı arzulayan bir insan, dünyanın 3-4 günlük bayramlarından hakikî hazzı alabilir mi? Değil mi ki sonu sonsuzluk olan bir bayram yaşanacak, işte bayram o bayram olur. Yoksa Allah’ın rızasından uzak, O’nu övüp tesbih etmekten ve insanlarla Allah namına buluşmaktan uzak bir bayram nasıl bayram olabilir? Olsa olsa muvakkat bir bayram olabilir ki o da insan kalbini hiç mi hiç tatmin edemez.
İşte bu tefekkürledir ki, Ramazanın o güzel maddî-manevî bayramından akıl hisseler çıkartır, ruh ve kalb başka bayramları hissetmek ister… Meselâ hayatında bayram gördüğü gibi; ölüm günü de yaşamak ister bu bayramı, neşe âlemine ölümle girmek ister. Mahşer gününün de bir bayrama dönüşmesini ister insan ruhu. O gün ateşin ve korkunun değil; şefkatin ve rahmetin tecellileriyle maksuduna ulaşmış bir yolcu olmak ister. Ve cenneti de arzu eder kalb-i insanî, o sonsuz bayramı doya doya tatmak ister. Hakiki sahibi kim olduğunu görmek ve cemalullahı müşahede etmek ister. İşte o zaman anlaşılır bayramın sırrı, bayramları sırrı. Zira bayramlar imtihanların sonunda bir zafer hediyesidir. Hayat dünya imtihanlarının zahmetini aşanların sonucu olarak inşaallah böyle bayramlar netice verecektir. İşte o zaman insanlar bayram edecektir.
“Ne mutlu size. Dünyanın meşakkat ve zahmeti bitti. İşte size ebedî bir yurt, ebedî bir bayram…” nidaları daima sesleniyor bize. “Sabırlı olun. Gayretli olun. Bu çetin yolun sonu inşaallah bayramlardır diye…”
Bu hissedişlerle tefekkür ediyorum bayramı. Bayram namazıyla başlayıp biten bir bayram istemiyorum. Rabbimi unuttuğum bayramlardan, yine Rabbim’e (cc) sığınıyorum. Risale-i Nur’la milyonlar insana bayram yaşatan Bediüzzaman’ın (ra) şu sözünden medet umuyorum: Bayramlarda şükür ve evrad ile meşgul olmalı…
Sözümüze Alvarlı Efe (ra) ile başladık, onun güzelim bayram temennileriyle sözümüzü bitirelim:
Nûr-i hidayet dola
Dilde hidayet bula
Nâsırın Allah ola
Bayram o bayram olur
…
Lutfî’ye lutf u kerem
Dâhil-i bâb-ı harem
Dâima Allah direm
Bayram o bayram olur
***
Ne diyelim… Nice bayramlara…
Cihan Cambaz - Yeni Asya