Kış döneminde yorulan ve tatil için bir yerlere giden oyuncular, boş durmayalım, burada da film çekelim, gazoz parası çıkar düşüncesiyle ekranda yaz dizileri için boy gösteriyorlar. Senaryoların ziyadesiyle uydurulduğu zorlama esprilerden anlaşılıyor.Sahil, mayo, baldır bacak formatında kurgulanmış bu dizilerde genelde 1-2 güzel bayan barındırılırken, bu bayanların oraları buraları gösterilir böylece reyting beklenir. Birkaç ay ekranda kalmayı ancak başarabilen dizilerin unutulması da çabuk oluyor. Pazar günleri Atvde bir süredir gösterilen bir dizi dolunay. Tan Sağtürk jöleli saçlarıyla hayırsever, zengin, idealist, genç, zeki, çevik ve ahlaklı bir iş adamı, Yeşim Büber ise eşinden boşanmış, kendini sokak çocuklarını korumaya ve Dolunay Çocukları isimli bir vakıf kurmaya adamış, hırslı, zeki, hayır cevabını kabul etmeyen, mücadeleci, Şükriye isminde bir hatun olarak karşımıza çıktı.Atv'nin Asmalı Konakın başarısından sonra "biz dizi yaparız" mesajını pekiştirmek için yayına koyulmuş gibi görülse de senaryosu Bir İstanbul Masalını pek de geçecek gibi görünmüyor. Yazla birlikte başlayan mevsim dizilerinden biri de Showun Emret Komutanımı. Hababam sınıfından beri süregelen 5-10 kişinin etrafında dolanan muhabbet devam ediyor. Yazın tatil yapamayan millet, kurtlar vadisi de olmayınca ekran başından ayrılmasın diye hemen koyuverdiler diziyi. Dizinin dikkat çeken bir yönü ise TSKnın diziye destek vermiyor oluşu. Nedense, Amerika'dan ithal edilmiş askerlerin neredeyse tamamı ya Türkçe anlıyor, ya yarım yamalak Türkçe biliyor, ya da Türkoloji okumuşlar. Askerlik yapmamış olanlar için komik, yapmış olanlar için ise absürd öğeler barındırıyor. Bu tür yapımlardan şunu anlamalı mıyız acaba:Türkiye'de askerlik süresi içinde geçen gerçek olayları anlatan bir dizi yapılamaz. Yapılsa da yayınlamaz. Sözün özü şu ki, birkaç dizi dışında zaten muhtevasında gözümüze gönlümüze hitap edecek bir şey bulamadığımız diziler, yaza girerken tatil ediliyor ve tatile çıkması muhtemel oyuncular arasından seçilerek yeni bir tatilci oyuncular bulup buluşturuluyor ve hiç beklemeksizin elbiselerinden arındırılarak, yazın sahilde geçirdikleri küçük aksiliklere rağmen geçirdikleri keyifli(!) saatleri bizimle paylaşmaları sağlanıyor. Uzun akşamlarımızı bu kutunun karşısında geçirdik. Bari şu bulunmaz kısa geceleri bu aptal kutusu karşısında geçirmeyelim. Çünkü sıcağın bunalttığı ve dışarıdan gelince kendimizi balkonlara attığımız yaz gecelerinde ekran cephesinde yeni bir şey yok!