Uyuşturucu madde kullanımında yaş ilkokul çağına kadar düştü. Sokaklar madde etkisindeki gençlerle dolu. AMATEM’ler ise yoğun tedavi talebine cevap vermekte zaman zaman zorlanıyor. Türkiye’de özellikle son yıllarda yaygınlaşan uyuşturucu madde bağımlılığıyla mücadele noktasında çalışmalar ise yoğunlaşıyor. Necmettin Erbakan Üniversitesi Öğretim Üyeleri Doç. Dr. Zekeriya Mızırak ve Yrd. Doç. Dr. Barbaros Yalçın, son yıllarda yaygınlaşan uyuşturucu madde bağımlılığıyla ilgili olarak gazetemize açıklamalarda bulundular. 15 Temmuz'da darbe ile başaramadıklarını uyuşturucu ile yapmaya çalışan odaklar olduğunu hatırlatan Mızırak, "Hem paramız, hem neslimiz, hem de geleceğimiz gidiyor" derken Konya AMATEM'in kuruluşunda kendilerinin de katkıları olduğunu söyleyen Yalçın ise, "AMATEM'in önünde uyuşturucu satıyorlar" diye konuştu.
-Türkiye ve dünyadaki uyuşturucu durumu, kullanımı ne aşamadadır?
Zekeriya Mızırak-Uzmanlar bu konuyu çağın vebası olarak tanımlıyorlar. Toplumları, kitleleri tehdit eden en önemli unsurlardan birisi uyuşturucudur. Birleşmiş Millet Suç Ofisi, dünya uyuşturucu raporunu hazırlıyor. 2016 rakamlarına göre; dünya genelinde 29 milyon kişi uyuşturucu bağımlısı olarak kayıt edilmiş. Dünyadaki 15-64 yaş arasındaki yetişkin nüfusun %5’i, yani yaklaşık 250 milyon insan yılda bir defa uyuşturucu kullanmış. Ve her 6 kişiden 1’i ancak tedavi görebilmiş, %85’lik kısım tedavi şansı bulamamış. Her yıl dünyada uyuşturucu sebepli 207 bin ölüm gerçekleşiyor ve bu rakamlar gittikçe artıyor. En yaygın uyuşturucu kullanımı ise esrar ve yılda yaklaşık 123 milyon ton kullanılıyor. Son dönemlerde özellikle internet sitelerinden uyuşturucu satışları ciddi miktarda artıyor. Dünyadaki toplam esrar ticaretinin %25’i, extacynin de %40’ı internet üzerinden gerçekleşiyor. Dünya genelinde 1,6 trilyon doların yaklaşık 320 milyarı uyuşturucudan elde ediliyor.
-Bunların ulaşılabilirliği çok kolay mı?
Zekeriya Mızırak-Sentetik uyuşturuculara ulaşmak çok kolay ve aynı zamanda çok ekonomik. 1 kg sentetik ham maddeden yaklaşık 1 ton uyuşturucu elde edilebiliyor. Dolayısıyla fiyatları 3-5 liraya kadar düşüyor. Ekonomik olarak aşağı doğru indikçe ulaşma oranı da o derece artıyor.
-Kurumların mücadele çalışması yeterli mi?
Barbaros Yalçın-Gençlik ve Spor Bakanlığı KYK yurtlarındaki öğrencilere seminer veriyor. Diyanet madde bağımlısı çocuklara belli periyotlarda eğitimler yapıyor. İŞKUR bazı çocukları eğitime yerleştiriyor. TRT farklı kamu spotlarıyla ön plana çıkmaya çalışıyor. Genelkurmay başkanlığımız 2015 yılında 430 bin askerimizi bilgilendirmiş. Bu konuyla ilgili çok şey yapılmasına rağmen sonuç istediğimiz düzeyde değil. Demek ki bir yerlerde eksik var.
-Araştırma sonuçları ne diyor?
Zekeriya Mızırak-2013 yılında Türkiye Ulusal Bağımlılıkla Mücadele Merkezi tarafından yapılan ve yaklaşık 8 bin kişi tarafından cevaplanan ankete göre; Türkiye’de 15-64 yaş arası en az bir defa uyuşturucu kullandığını ifade eden kısım %2,7. Bunu 15-33 yaş arası genç yetişkinlere indirgediğimizde bu oran %3’ü de geçiyor. Öğrencilerden %26,27’si tütün kullandığını, %19,4’ü alkolle tanıştığını ve devam ettiğini, %1,5’i de uyuşturucu kullandığını ifade ediyor. Yine, öğrencilerde kullanım yaşının 13'e kadar indiğini ve zaman geçtikçe bu oranın daha da aşağılara indiğini görüyoruz. Yapılan araştırmaya göre insanların %40’ının meraktan, %23,8’inin arkadaş yoluyla, %15’inin kişisel nedenlerle, %14,3’ünün de ailevi sorunlardan dolayı uyuşturucuyla tanıştığı ifade ediliyor. Gençliğimiz tehdit altında, bir boşlukta ve bazı gençler çareyi bu boşluğu uyuşturucuyla doldurmakta buluyorlar.
-Konya’da “Yeniden Yoluna Girmeli Hayat” başlığıyla başlatılan projenin içeriğinde neler var?
Barbaros Yalçın- “Yeniden Yoluna Girmeli Hayat” projesi Konya’da başlatılan ve devam eden, şu anda tamamlama aşamasına gelinmiş olan bir projedir ve Konya’mızdaki Konya Platformu Derneği bu projeyi başlatmıştır. Konya Platformu Derneği bunun öncesinde de AMATEM’in kurulmasında katkıda bulunmuştur. Ailelerin problemin çözümüyle ilgili hassasiyet göstermeleri çok önemli. İdarecilerimizden, yöneticilerimize, yöneticilerimizden siyasilerimize, siyasilerimizden valiliğimize, emniyet güçlerimize kadar topyekün çalışmak gerekiyor. 50 gencimizle birlikte “Yeniden Yoluna Girmeli Hayat” projemize 8 ay kadar önce başladık. Projenin esas niteliği daha önceden madde bağımlılığına yakalanmış, bununla mücadele eden, hayata tutunmaya çalışan gençlerimizin belli mesleklerde kendilerinin iş gücünü ve güven duygularını artırmak. Gençlerimize psikolojik destek vermek amaçlı grup terapileri yaptık. Bireysel sıkıntısı olan arkadaşlarımızla bireysel, aileleriyle ayrı görüşmeler yaptık. Böylece biz onları biraz daha hayata tutunabilmeleri konusunda teşvik etmiş olduk.
Konya’da bu sayının bu kadar çoğalmasının nedeni bu derde düşmeden empati kuramamamızdan kaynaklanıyor. Bizler de iş işten geçmeden önce bir şeyler yapmalıyız. Hükümetimizin, devletimizin bununla ilgili yapmış olduğu çalışmalar var. Televizyonda, basında, haberlerde sık sık şebekelerin çökertildiğini görüyoruz. Demek ki mesele bununla bitmiyor. İşin bir o boyutu var. Bir de bizlerin vatandaş olarak sorumluluklarımızı yerine getirmemiz lazım. Bunun için etrafımıza daha dikkat etmemiz gerekiyor. Biz gençlerimize sahip çıkarsak uyuşturucuya alıştıracak ortam ve potansiyel bulamayacaklar, belki de çekip gidecekler. Sonuç olarak biz gençlerimize sahip çıkmak durumundayız.
-Ailelerin bu konuda önceki ve sonraki yaklaşımları ne oluyor?
Barbaros Yalçın-Çocuk uyuşturucuya başlamadan önce aile başlayacağını bilemiyor, başladıktan sonra da çaresiz kalıyor. Bu yüzden biz daha başlamadan önce eğitim politikalarımızı, bununla ilgili farkındalık çalışmalarımıza hiç hız kesmeden devam etmek zorundayız. Uyuşturucuya alıştıktan sonra o çocuklara bununla ilgili bir konferans verin, sadece konferans vermiş olursunuz. Bunun kimseye bir faydası olmaz. Burada topyekûn bir seferberlik olacak ve halk uyanacak. Düşünün, AMATEM'in önünde uyuşturucu satmaya çalışıyorlar ve bir anne bunları yakalattırıyor.
-Konya’da uyuşturucu kullanım oranı nedir?
Barbaros Yalçın-Konya’da uyuşturucu kullanımı kayıt dışı bile olsa 30 bin civarındadır. AMATEM’de yatak sayısı yetmiyor ve yatakta tedavi görmek isteyen kişilerin araya birilerini koyarak tedavi olmak istedikleri de oluyor.
-Türkiye’deki rakamlar neler ve kurum ve kuruluşlar,aileler neler yapmalılar?
Zekeriya Mızırak-Uyuşturucu tehditi diğer tehditlere nazaran sinsi, daha uzun vadeli ve daha çok yönlü bir tehdittir. Bir çocuk uyuşturucuya başladığı zaman bu çocuğu birkaç yönden kaybediyoruz. Zihnini iyi kullanamıyor, sağlıklı bir aile kuramıyor ve sağlıklı bir iş gücü sağlayamıyor. Dolayısıyla ülke olarak geleceğimizdeki beşeri sermayeden de yoksun oluyoruz. Hem paramız, hem neslimiz, hem de geleceğimiz gidiyor. Dolayısıyla bu noktayı düşünüp, bu noktaya parmak basıp olayları değerlendirmemiz gerekiyor. Ve bu sorun 1-2 ayda halledilebilecek bir sorun değil. Bir kurumun başından sonuna kadar alabileceği tedbirlerle de çözülebilecek bir problem değil. Çok kompleks ve karmaşık bir konu. Çünkü Türkiye’nin konumu itibariyle genellikle uyuşturucunun hammaddesi Asya’da üretiliyor ve özellikle Kuzey Irak’ta damıtılıyor. Türkiye üzerinden de Avrupa’ya geçiyor. Avrupa’daki sentetik uyuşturucu bu sefer batıdan doğuya geçiyor yine Türkiye üzerinden geçmiş oluyor. Dolayısıyla Türkiye’nin stratejik olarak böyle bir duruma maruz kalma durumu var ama küresel aklın gelecek nesillerin de Türkiye’den bunun odağına gelip o nesilden yararlandırılamama gibi bir hedefi var. Dolayısıyla bu problem hepimizin problemi. 2015 yılında Türkiye çapında 181 bin 622 kişi ayakta tedavi almış. Yaklaşık 10 bin 884 yataklı tedavide bulunulmuş ve bunun %60’ı 20-29 yaşları arasında. Yani en üretken çağındaki bir genç nesli kaybetmekle karşı karşıya kalmışız. Anayasanın 58. maddesine göre devlet gençleri alkol, uyuşturucu, kumar vb.kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır. Şimdi ise cehalet de, alkol de, uyuşturucu da var. Demek ki hepsi birbiriyle bağlantılı. Birine başlanıldığında diğerine de alışılıyor.
-Mücadelede seferberlik nasıl olmalı?
Barbaros Yalçın-Cumhurbaşkanımızın sigara yasağıyla ilgili tavrı çok etkiliydi, gerçekten bir seferberlik oluştu. Aynı şeyin bu maddede de olması gerekiyor. Bu seferberlik bırakılmamalı ve madde bağımlılığı için de aynı şekilde devam etmek gerekiyor.
-Çocuklara bu platform kapsamında verilen eğitimlere çocukların yaklaşımları neler?
Zekeriya Mızırak-Ben ve profesyonel olarak ilgilenen arkadaşlarımız bu çocuklara eğitimler verdik. Neredeyse 8 ay boyunca bu çocuklara yaşam koçluğu yaptılar. Biz de hoca olarak belli bir periyotta eğitimlerine devam ettik. Sınıflara girdiğimizde o çocukların eli yüzü düzgün, prezantabl çocuklar olduğunu gördüm ve hayret ettim, bu çocukların nasıl olur da uyuşturucuyla alakası olur? diye. İşin içine biraz girdikçe işin içinde başka işler de olduğunu görüyoruz. Bu uyuşturucu tacirleri bu tür düzgün yüzlü çocukları sadece uyuşturucu kullanmakta değil aynı zamanda uyuşturucu taşımakta kullanıyorlar. Dolayısıyla bu çocuklar uyuşturucuyu bir yerden bir yere götürürken toplum tarafından çok fark edilmeyen ya da kolluk kuvvetleri tarafından çok dikkate alınmayan tipler de olabiliyor.Kullanan kişi aynı zamanda hayatiyetini devam ettirmek için satıcı olmak zorunda. Normalde çoğunun işleri yok. Yapılan araştırmalarda tedavi gören bağımlıların %49,3’ü işsiz, %65’i ilköğretim mezunu ve normal, sağlıklı bir eğitimden de geçmemişler. Çoğu parçalanmış aile çocuğu ya da ailelerinin dikkat etmediği, izlemediği çocuklar, sahipsiz çocuklar. Dolayısıyla uyuşturucu alımında ciddi rakamlar harcıyorlar, harcarken bir taraftan da kazanıyorlar.
-Çocuklar uyuşturucuyu bırakma konusunda ne kadar istekli?
Barbaros Yalçın-İş, bırakmayı istemekle bitmiyor maalesef. Zaten bu çocuklar bırakmayı istedikleri için bizimleler. Şu anda 50 tane çocuğumuz projenin sonuna kadar geldi. Bu, onların ne kadar istekli olduklarının bir göstergesi. Bu çocuklar 8 ay boyunca yapılan etkinliklere geldiler ki bu çocukların kimisi ortaokul kimisi ilkokul mezunu, çok azı lise mezunu ve bu çocuklar bunun ihtiyacıyla, açlığıyla gelmişler. Bizim bu istekli çocuklarımızın elinden tutmamız lazım.
M. Ali Elmacı-Memleket