ANKARA (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında, 4. Kolordu Komutanlığı ve 28. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığındaki eylemlere ilişkin davanın duruşması sanıkların savunmalarıyla sürüyor.
Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan'daki salonunda görülen duruşmada savunma yapan tutuksuz sanık asteğmen H.B, terhisine 10 gün kala kendisini darbe girişiminin içinde bulduğunu, buna sebep olanlardan şikayetçi olduğunu söyledi.
Alarm verildikten sonra içtima alanına geldiğini belirten H.B, Üsteğmen Mustafa Korkmaz'a neler olduğunu sorduğunda cevap almadığını ifade etti.
H.B, daha sonra içtima alanına gelen sanık eski yarbay Ejder Yıldırım'ın emir komutanın kendisinde olduğunu, üçüncü taburu teçhizatlı şekilde hazırladıktan sonra zırhlı personel taşıyıcılara (ZPT) binmelerini emrettiğini anlattı.
Nereye gittikleri konusunda bilgisinin bulunmadığını, araçtaki askerlerin de güzergahı bilmediklerini savunan H.B, bir zaman sonra Ankara İl Emniyet Müdürlüğünün önüne geldiklerini fark ettiğini dile getirdi.
Burada çatışmaların yaşandığına şahit olduğunu kaydeden H.B, "Ejder Yıldırım ve Üsteğmen Ali Görmez'in ateş ettiğini gördüm. Yıldırım, 'En büyük asker, bizim asker' diyen gruba doğru önce havaya, daha sonra yere ateş etti. Yıldırım'ın bir polisi dizinden vurduktan sonra, yaşlı bir kadına ateş ettiğini gördüm. Bunun üzerine normal bir durum olmadığını anladım. Şoföre uzaklaşması için emir verdim, ancak diğer ZPT'ler nedeniyle sıkıştığımız için çıkamadık." dedi.
Sanık eski üsteğmen Mustafa Fidan'dan emir aldığını, onun talimatlarıyla hareket ettiğini öne süren H.B, halka ve polislere ateş etmediğini, yanındaki askerleri de bu konuda uyardığını savundu.
- "Araçları çekin burası bombalanacak"
Tutuklu sanık eski üsteğmen Fidan da 15 Temmuz akşamı kışlada nöbetçi subay olduğu sırada alarm verildiğini, bunun üzerine içtima alanına geçtiğini kaydetti. Sanık Yıldırım'ın emir komutanın kendisinde bulunduğunu, terör saldırısı olduğu gerekçesiyle herkesin hazırlık yapması için emir verdiğini bildiren Fidan, alçakta uçan uçakların da bu kapsamda havalandıklarını düşündüğünü söyledi.
Yıldırım'ın emriyle kışladan zırhlı araçlarla çıktıklarını belirten Fidan, gidecekleri yer hakkında bilgisinin bulunmadığını, bir süre sonra Ankara İl Emniyet Müdürlüğü önüne geldiklerini belirtti.
Sanık Yıldırım'ın kısa süreliğine polislerle konuştuktan sonra ZPT'ye döndüğünü, ardından polislere doğru ateş açmaya başladığını iddia eden Fidan, "Yıldırım tüfekle ateş etmeye başladı. Bütün personele de 'Ateş edin, ateş etmeyene işlem yaparım.' diye bağırıyordu. Yıldırım'ın ateş etmesinden sonra bir polis ile kadının vurulduğunu gördüm. Yıldırım daha sonra araç komutalarını yanına çağırdı, elindeki kağıda bakarak 'Hava kuvvetleri birazdan burasını bombalayacak araçları çekin.' dedi." ifadelerini kullandı.
Bunun üzerine Emre Kayrak, Savaş Kabaklı ve Mustafa Çınar Uygan'ı aradığına dikkati çeken Fidan, tutuksuz sanık eski binbaşı Uygan'ın telefondan kendisine "Askerin polisi vur emri var." dediği ileri sürdü.
Uygan'a eski üsteğmen Ali Görmez'in emniyet binası içinde öldürüldüğü bilgisini verdiğini aktaran Fidan, "Uygan, bana 'Sizin emniyetin içinde ne işiniz var, dışında olmanız lazım. Biz size takviye göndereceğiz.' dedi. Ne olduğunu kavrayamadım, çünkü Görmez polisler için bana 'Emniyeti Fetullahçılar ele geçirmiş.' demişti. Uygan da 'Askerin vur emri var.' deyince, olayların ne olduğunu anlayamadım." iddiasında bulundu.
- "Keskin nişancı tüfeğini aldım"
Sanık Şefran Kızılçay ise 15 Temmuz akşamı evde olduğunu, saat 22.30'da sanıklardan H.B'nin kendisini arayarak alarm verildiğini, herkese durumu iletip kışlaya gelmesini söylediğini savundu.
Daha sonra kışlaya gittiğini ifade eden Kızılçay, buradaki herkesin garajlar bölgesinde olduğunu görünce üzerine kayıtlı tüfeği alarak garajlar bölgesine gittiğini ve sanık eski üsteğmen Görmez'e neler olduğunu sorduğunu öne sürdü.
Görmez'in kendisine İstanbul'da terör eylemi olduğunu ve Ankara'da da bazı yerlere saldırılacağı bilgisinin geldiğini söylediğini iddia eden Kızılçay, "Ali Görmez, tedbir alacağımız için keskin nişancı tüfeği almamı söyledi. Bunun üzerine HK33 tüfeğimi bırakarak depocu uzman çavuş Dilaver Gürbüz'den keskin nişancı tüfeğini alarak yola çıktık." dedi.
Kışla nizamiyesi önünde Görmez'in konvoyu durduğunu ve herkesin ZPT'lere binmesi emrini verdiğini anlatan Kızılçay, savunmasına şöyle devam etti:
"Komutanı H.B. olan araca bindim. Ankara Emniyet Müdürlüğüne yaklaştığımızda durduk. Tekrar hareket edeceğimiz sırada da silah sesleri gelmeye başladı. Halk araçların üstüne koşuyordu. H.B. araca 'Geri çık.' diye bağırdı. Yaşanan çatışma sırasında Eray Demir ve H.B, 'Halkla çatışma olmaz, teslim olalım.' dedi. Polislere teslim oldum, kesinlikle silah kullanmadım."
- "Darbe girişimini polisten öğrendim"
Tutuksuz sanık er K.B. bir "ihanet şebekesi" içerisinde fiilen yer almasa da davanın sanığı olmaktan utanç duyduğunu dile getirdi.
Ankara Emniyet Müdürlüğüne geldiklerinde burada tankların konuşlandırıldığına şahit olduğuna işaret eden K.B, daha sonra yaralandığı ve araçtan bu şekilde ayrıldığını belirtti.
Tutuksuz sanıklardan er Y.K. da olay tarihinde 6 günlük asker olduğu, 15 Temmuz'da sanıklardan eski uzman çavuş Gökhan Şahin'in bölüğü içtima alanında topladığı ve sanık eski üsteğmen Fidan'ın da teçhizatlar için emir verdiğini ileri sürdü.
Fidan ve Şahin'in tatbikat olduğunu söyleyerek kendilerini garaj bölgesine götürdüğünü savunan Y.K, şunları kaydetti:
"Bize 'Arkadaşlar durum ciddi Genelkurmay ve emniyete terör saldırısı var, müdahale etmeye gideceğiz.' dediler. ZPT ile Ankara Emniyet Müdürlüğüne gittik. TOMA'ların ileride durduklarını gördüğümüz sırada araca Ejder Yıldırım geldi. Cep telefonuyla konuştuğunu ve 'Komutanım.' diyerek birinden hava desteği istediğine şahit oldum. Ejder Yıldırım, TOMA'lara ve havaya ateş emri verdi, ardında da hedef gözeterek sağa sola ateş etti. Çatışmanın ardından yanıma gelen bir polis, 'Rütbeli misin er misin?' diye sordu. Er olduğumu söyledim. Polis, darbe girişimi olduğunu söyleyince gerçekleri öğrendim."
Duruşmaya, sanık savunmalarıyla devam ediliyor.
AA