31 Mart Yerel seçimleri sonrası parti kurulacağı ve bu partilerde kimin hangi partide yer alacağı bilgisi medyada geniş yer buldu. Yeni Şafak yazarı Hasan Öztürk; Abdullah Gül'ün biraz daha bekleme kararı aldığını, Ahmet Davutoğlu'nun ise hazırlıklara tüm hızıyla devam ettiğini yazdı
"İki partiden ilki iki ay içinde tabelasını asacak" başlıklı yazısında Öztürk şunları söyledi:
"...Abdullah Gül’ün, 24 Haziran seçimleri sırasında “Çatı aday” olmayı “Geniş birmutabakata” bağlaması ve o “geniş mutabakat”ın oluşmaması nedeniyle “aday olmaması” hafızalarımızdayken, 31 Mart seçimlerinden sonra Ak Parti ve MHP’nin kurduğu Cumhur İttifakı’nın yüzde 52 oy alması nedeniyle, frene bastığını öğrendik.
Demek ki kendilerine yakın kamuoyu araştırmacılarının “Ak Parti yüzde 35 oy alacak, MHP ise bitti” türlü haberler onları heyecanlandırırken, seçim sonrası Ak Parti’nin aldığı yüzde 44.5, MHP’nin 7,30’luk oy oranı Sayın Gül’ü “Bir süre daha bekleyelim, biraz daha yıpransınlar” garanticiliğine itmiş.
Abdullah Gül’ün Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) seçime itirazları karara bağlayacağı gün olan 13 Nisan’dan bir gün önce, açıklamalar yaparak, “Dışarıdakilerle aynı dili kullanması” ise kayıtlara geçirilecek kadar önemli.
“Not ettik” diyelim ve devam edelim.
DAVUTOĞLU’NUN PARTİSİNİN DEKLARASYONU 1 AY İÇİNDE
“Not ettik” deyimini ilk kez eski Başkan Yardımcılarımızdan Beşir Atalay beyden bir toplantıda duymuştum. Mehmet Ali Birand’a söylemişti. “Mehmet bey, size nasıl bir habercilik yapacağınızı söyleyecek değiliz. Not ediyoruz” demişti.
Oradan aklıma geldi.
Beşir bey deyince aklıma Ankara’da güvenilir kaynaklardan edindiğim şu bilgi de geldi.
Beşir Atalay, iki parti kurulması fikrine şiddetle karşı çıkıyormuş. Tek bir partinin kurulması için hala çaba sarf ediyormuş.
“Hala” dedim ya…
Çünkü, Sayın Davutoğlu’nun oluşumu artık “Gül ve ekibi” ile köprüleri iyice atmış.
Ve parti bir ay içerisinde deklarasyon yayınlayıp iki ay içerisinde tabelasını asacakmış.
Deklarasyona eski AK Parti milletvekillerinden 50-60 kişinin, eski bakanlardan 5-6 kişininde imza atacağını duydum.
Tabii Ak Parti içinden Davutoğlu’nun partileşme sürecine ilişkin nasıl bir tepki olacak merak ediyoruz.
Ama daha da merak ettiğimiz, Davutoğlu ile ilişkilendirilen bazı köşe yazarı ve gazetecilerin ağız birliği yapmışçasına, 31 Mart seçimlerinin YSK süreci tamamlanmadan neden “İstanbul’da İmamoğlu’na mazbatanın verilmesi” yönünde yazılar yazdığıdır.
Seçim yolsuzluğu ve şaibeler ortadayken, “hiçbir şey yokmuş gibi” neden davrandıklarını da…
Cumhur İttifakı’nın yüzde 52 oy aldığı halde “yenilgi yaşadığı” gibi düşünceleri dillendirmeleri de merak ediliyor.
Aynı güruhun bıkmadan, “tek adamlık”, “karamsarlık”, “kötücül psikoloji”yi de körüklediği dikkatimizden kaçmıyor.
2 yılı aşkın zamandır, hala doğru düzgün reklam almadığı halde, gazetenin “yüksek maliyetli” o köşe yazarlarını nasıl fonlandığı da merak konusu.
Bütün bunlar ortadayken, “Yeni parti”nin 2 ay içinde tabelasını asacağını söyleyerek, susalım.
Bakalım neler olacak?”