15 Temmuz 2016 hain darbe, işgal ve küresel sisteme de bu devleti teslim girişiminin başarısızlıkla sonuçlanmasının akabinde, bir daha böyle bir hain girişimle karşılaşmamak adına, bu devletin yeniden yapılanmasının da bir fırsat olduğunu sürekli olarak vurgulamaya çalışıyorum. Yapılanma tabii ki devlet kademesi ile birlikte tüm belediyeler ve teşkilatlarda da olması kaçınılmazdır. 15 Temmuz hain darbe ve işgal girişiminin içinde bulunan tüm yapıların tortuları, kalıntıları aynen devlet kademelerinde, belediyeler ve teşkilatlarda da devam etmektedir. Hain yapının kripto elemanları birbirlerini korumaya ve kollamaya da devam ettiklerini…
15 Temmuz 2016 tarihinin bu devletin yeniden yapılanması için bir milat ve fırsat olduğunu da ifade etmeye çalışıyoruz. Devlet kademesin tamamında Yeniden yapılanma olmaz ise ne mi olur? Daha sonra ki zamanlarda nelerle mi karşı karşıya kalabiliriz? 93 yıllık Cumhuriyet tarihinde, devlet ve millet olarak yaşamış olduğumuz tüm darbeler ve tüm muhtıralar aynen devam eder ve bizler de millet sadece seyirci kalır ve yıpranırız. Dünya ile rekabet edemeyiz! Kalkınma hamlelerimiz hep akamete uğrar! Dünya ve bölgesinde de iddiası olan bir devlet ve millet olamayız! Bunlar mı olmalı? Tabii ki Hayır! Yoksa devlet kademesi ve tüm teşkilatlarda bir değişim ve dönüşüm hamlesi yapmalı mıyız? Nasıl olsa böyle gelmiş böyle mi gider? Bu ülkede hiçbir birey, mezkûr böyle çapta ki büyük bir değişim ve dönüşüm için de risk alamaz, noktasında mıyız? Ya değişim ve dönüşüm için Devlet ve Millet olarak RİSKLER alırız, ya da 100 yıllardır devam eden inkıtalar aynen tekrarlanır durur!
AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, genel başkanı olduğu tarihten itibaren, devlet yönetimi, belediyeler ve teşkilatlarda ki yol arkadaşlarından yorulan ve metal yorgunluğa duçar olanları sürekli olarak uyarmaktadır. Yorulan, yıpranan ve bu davaya da zarar veren arkadaşlarımızla bir nöbet değişimi mutlaka yapmalıyız. Neden bu konulardan sıkıntılar duymaktadır ki? Bir Devlet başkanı yapılan hizmetlerin yanında, vatandaşlarımızın gönlüne girememekten kaynaklı rahatsızlıklarını neden dile getirmektedir ki? 15 Temmuz hain darbe ve işgal girişiminin tam göbeğinde bulunan özellikle de terörün finansman kesimi olan iş dünyasına yönelik bir koruma ve kollama çabaları devam mı etmektedir? Kim ve kimler bu işin içinde olabilirler? Nasıl olabilir ki? Birileri bu durumdan nemalanmaya ve gününü gün etmeye çalışıyor olabilirler mi ki? Yarın devlet diye bir kurum kalmaz ise bu nemalarınızı nerelerde ve nasıl yiyebileceksiniz ki? Libya, Irak, Yemen ve diğerleri bu kişilere bir şeyler hatırlatmıyor olabilir mi ki? Yoksa Millet olarak yaşadığımız büyük bir belayı herhalde tam ve net olarak idrak edemedik? O zaman Eyvah olsun bizlere! Eyvah olsun!
Bu devletin varlığı, vatanın bütünlüğü ve milletin birliği için bu toprağa düşen tüm şehitlerimiz ve 15 Temmuz hain gecede ki 250 şehit ve yakınlarının ahı bizlere de dokunmaz mı? Yarın huzuru mahşer de yakamızdan yapışmazlar mı ki? Öyle mi zannediyoruz ki? Hesap kitap yok öyle mi? Yok, öyle yağma! Sen bu gün için, üç kuruş menfaatin için vatanını, devletini ve milletini SAT, BEDELİ de olmasın öyle mi? Yok öyle yağma hasanın böreği! Üç kuruş çıkarını, devletinin ve milletinin üstünde ve önünde tutanlar, ne devlette, ne belediyelerde, ne de teşkilatlarda görev almalıdır. Parti teşkilatları da bu tip kimselerden, mutlaka ve mutlaka, acilen ve ivedilikle de arındırılmalıdır. Aksi halde bu tip bireyler daha önceleri yaşadığımız tecrübelerle sabit olduğu gibi bu vatanı, bu devleti ve bu milleti de üç kuruş çıkarları, menfaatleri ve dünyalıkları için de satabilirler! Bunların olmaması için tabii ki tedbirler, önlemler almalıyız! Tabii ki devlet kademesinde, belediyelerde ve tüm teşkilatlarda bir değişim ve dönüşümü de yapmak zorundayız; Gücü, makamı ve üç kuruş menfaatlerini, terk etmek istemeyenlere rağmen!