Çevremdeki dostlarım bana bakınca hayatımda mantıklı kararlar verebildiğimi sanırlar. Alınmasınlar ama öyle değildir. Yanılıyorlar yani... Delice kararları hep sevmişimdir.
2015 yılında bir delilik yapıp Burkina Faso ya gitmeye karar verdik. Hem de ailecek. Eşim ve iki çocuğumla beraber gittik. Birazı da burada kaldı. Aynı okulda çalıştığımız bir öğretmen arkadaşımın, gözünün içine bakarak “Çok delice bir karar bu…” dediğini hatırlıyorum. Haksız da değildi hani. Belirli bir yaştan sonra çoluk çocuğun bir kısmını burada bırakacaksın bir kısmını yanına alıp zorlu yolculuklara çıkacaksın çok mantıklı değildi.
O görev bitti ve döndük. Ama doğrusu ailecek aklımız orada kaldı. Gönlümüzün bir parçasını orada unutmuş gibiydik. Ağlayarak gittik. Ama gene ağlayarak ayrıldık o yokluğun ve mahrumiyetin kıtası Afrika’dan…
Bizim hesabımızda yoktu ama meğer yeni bir deliliğe başlamanın zamanı gelmiş. Yedi kasımda yeniden İki yıllık bir görev için Burkina Faso’ya gideceğim. Bu sefer yalnız gidiyorum. Maarif vakfının görevlisi olarak orada ülkemiz ve milletimizin mirasını yaşatmaya çalışacağım. Hep sömürmek ve ellerinde var olanı almak için gelmiş batının beyaz adamının sömürgeci tutumunun aksine sizler adına kucaklaşmaya çalışacağım.
Bunun birçok sıkıntıyı da beraberinde getireceğini biliyorum. Sorun olacağını biliyorum. Delilik olduğunu da biliyorum. Epeyce gurbet türküsü söyleyeceğiz. Dinleyeceğiz. “Öyleyse ne bulacaksın orada. Otur oturduğun yerde… Kaşınma!” dediğinizi duyar gibiyim.
- Dünyanın nimetlerinden mahrum bırakılmış ama ahiret nimetlerinde beni geçeceklerine kani olduğum mağdur ve mazlum insanların gözünün içine bakıp onları gülümsetmek benim hoşuma gidiyor.
- Bir köyde beyaz bir Müslümanın eline sıkmanın hazzını yaşamak için birkaç kez benimle tokalaşan insanlarla yeniden buluşmak beni mutlu edecek.
- Şartlar çok zor olsa da o şartlar içerisinde ülkemizi ve bu milletimizin değerlerini göstermek, dünyayı kasıp kavuran zalimlere inat devletimin müşfik kanatlarını temsil etmek zevk veriyor.
- Bir gün aynı sokaktaki camiye yürüyemeyecek, marketten bir ekmeği alamayacak kadar yaşlanacağım. Ömrüm varsa elbette… O gün delice kararlar vermiş olmanın, dünyanın başka bir coğrafyasındaki ümmet-i Muhammed evladının başını okşamış olmanın mutluluğunu torunlarıma anlatmak bana haz verecek.
- Hiç tanımadığım insanların içten duası beni zinde tutacak. Onların gözlerindeki gülümseme beni daha dinç yapacak. Bazen gurbet türkülerinin tınısının bile önüne geçecek.
- Kimileri için çok uçuk ve anlamsız gelse de bu yaptığımı küçüklerin öğreneceğini ve benzerini yapmak isteyeceğini biliyorum. Onların öyle düşünmesi için çığır açmış olmak da ayrı bir neşe kaynağım olacak.
- İslam fıkhında akan sular hiç kirlenmez. Durgun sular ise çabuk kirlenir. Yerimde oturmadan yaşım ilerledi diye bir mekâna demir atmanın, aynı okulda uzun yıllar çalışmanın beni rehavete sürükleyip bozacağından korkuyorum.
- Bana bu konuda destek olan ve teşvik eden başta fedakâr eşim ve çocuklarım olmak üzere, annem babam ve yakınlarım, gözümün içene bakarak “çok güzel diyen!” diyen dostlarım da ayrı bir destek. Hepsine teşekkür ederim.
- Ailemi, anne babamı, akrabalarımı, vefakâr dostlarımı özleyeceğim. Burada normalde aramadığım birçok yiyecek bazen burnumda tütecek. Temiz havayı özleyeceğim. Üşümeye ve titremeye bile hasret kalacağımı biliyorum. Bir rahatsızlık anında kolayca gidip tedavi olduğum hastaneleri arayacağım. Sokaklardan her gün çöplerin toplanmış olmasına bile iç geçireceğim. Muhtemel annem bana “belimin direğini kırdın” diye gene sitem edecek…
- Ama benim gördüğüm, göreceklerim ve yaşayacaklarım tüm bunlara değecek diye düşünüyorum. Bu milletin ve bayrağının bir sevdalısı olarak 6000 kilometre ilerden ben size dua edeceğim. Sizden de bu delice verilmiş kararın sonunda gelen zorlu hayatı Allah'ın kolaylaştırması için dua etmenizi bekleyeceğim.
- Bana bu delilik ruhunu aşılayanlara da teşekkürler…
Selamınız ve duanız ulaştırılır. Ulaştırılmasını istediğiniz her şey…
Allah'a emanet olunuz.