Kaç aydır seçimlerle ilgiligi yazılar yazmaya gayret ediyoruz. Seçimler bitti demiştik. Ve ilave etmiştik. Ancak Türklerin bir bölümünün seçimlerde ortaya koyduğu tavır daha çook tartışılacak demiştik. Çünkü Hollanda’da Türklerin bir bölümü her şeye rağmen, türlü bölünmelere rağmen ilk defa bir amaç birliğinde birleştiler. Ortak tavır koydular. Çifte aidiyetlerinden başka ya da bazı malum çevrelerden gelmemelerinden başka suçları bulunmayan üç Türk kökenli siyasetçiye yapılan haksızlıklar karşısında susmadılar. Neme lazım demediler. Tartıştılar, didindiler, koşturdular ve en önemlisi yaptıklarına inandılar ve neticeyi aldılar. Siyasi katılımın tam olmadığı bir anda bile akli selim davrandılar ve düşüncelerinden dolayı ayırımcılığa uğrayan gençlerin yanında yer aldılar. Farklı düşüncelerini bir defalığına bir kenara bıraktılar. Bu defa ama belki bir defa Fatma Koşer Kaya’da karar kıldılar. Azimle bu yolda çalıştılar. Ve Fatma’yı parlamentoya taşımayı başardılar. Bütün bu mücadelelerini demokratik yoldan ayrılmadan, insanları düşüncelerinden dolayı horlamadan, akrabalarının ve tanıdıklarının bazılarının Sosyalist Parti’ye veya Yeşil Sol’a oy vermelerine dahi kızmadan inandıkları, doğru bildiklerini savundular.
Gel gör ki bu davranış bazılarını oldukça rahatsız etmişe benziyor. Hollanda Türk toplumunun demokrasi mücadelesindeki başarıları gölgelenmek isteniyor.
Sanki Hollanda Türk toplumu düşünecek yaşta değil!
Sanki Hollanda Türkleri kendileri kendi meselelerini tartışacak ve karar verecek olgunlukta değil!
Sanki Hollanda Türk toplumu yargılama ve tartma yeteneğini kaybetmiş!
Sanki Hollanda Türk toplumu daha dün Hollanda’ya gelmiş!
Sanki Hollanda Türk toplumu Hollanda’daki siyasi partileri ve o partilerde aktif siyaset yapanları bilmiyor….!
Ve dışarıdan, Ankara’dan gelecek tavsiyelere uyacak, dinleyecek ve bu yönde hareket edecek. Bunu düşünmek yaklaşık otuzbeşbin insana ve onların çocuklarına yapılmış bir saygısızlıktır. Hele bu düşünceyi Hollanda medyasına taşımak bu insanlara yapılacak en büyük hakarettir.
Neymiş? Efendim! Ankara’dan gönderilen bir maille Hollanda’daki Türkler falancaya oy vermeye çağrılmış. Eee ne olmuş? Kıyamet mi kopmuş?
Mail ne zaman gönderilmiş? Seçimlerden bir gün önce. Bu nasıl bir mailmiş ki bir günde bu kadar etki yapmış ve onbinlece insanın oyunu bir yöne çevirmiş.
Bu ‘mail’de ne hikmet ya da sihir varmış böyle? İyi o zaman kafası bozulanlar, bir ülkede bulunan akraba topluluklarına bir mail göndersinler, uzaktan kumanda ile o ülkede istediklerini al aşağı etsinler ya da iktidara getirsinler. Böyle bir şey olabilir mi? Bir maille işler altüst olabilir mi? Elin oğlu, yıllardır yatırımlar yapıyor, çalışıyor, destekliyor, politikalar üretiyor bir ülkede değişiklik olabilmesi için.
Kaldıki seçimlerden bir gün önce gönderildiği söylenen (ben ve bir çok arkadaşım böyle bir mail almamışlardır) bu mail neden seçimlerden iki hafta sonra medyaya sızdırılmıştır. Neden anında, sıcağı sıcağına deşifre edilmemiştir. Bu olay bile insanı düşündürüyor…
Tabiki mesele Ankara’dan, Devlet Bakanı danışmanından gönderilen veya gönderildi gösterilen mail değildir. Mesele 22 Kasım seçimlerinde haksızlıklar karşısında susmayan Hollanda Türk toplumunun tavrına tahammül edilememesidir. Mesele bu toplumun vermiş olduğu demokrasi mücadesini içine sindirememektir. Mesele yıllardır ortak bir amaç uğruna bir araya gelemeyen ve son seçimlerde istenirse biraraya gelebileceklerini gösteren sağ duyuya saygısızlıktır. Mesele Hollanda Türk toplumunun siyasi katılım ve bilincinin gelişmesinden duyulan endişedir. Mesele Hollanda’da Türk kökenli şeçmen oylarının bir yaptırım gücüne erişmesidir. İşte bütün bunlar anti demokratik ve bağnaz düşünceyi tehdit etmektedir. Ürkütmektedir. İşin içine Ankara’yı, milliyetçiliği katarak demokratik tavrı gölgelemektir.
Ya değilse. Bu mail olayını Hollanda basınına taşıyanlar da gayet iyi biliyorlar ki, Hollanda Türk toplumu kısa adı IOT olan Türkler için Danışma Kurulu’nun 8 Ekim’de yapmış olduğu geniş katılımlı ilk seçim toplantısından, seçimlerin yapıldığı 22 Kasım tarihine kadar, tartışarak, bölünerek yani siyasi parti tercihinde farklı düşünerek, programlar düzenleyip konuşarak, sorular sorarak zorlu ve haklı bir mücadele verdi…
Onlarca televizyon programında, Nova televizyon programına çıkıp bu mail Türkiye’nin bir ayıbıdır diyen zat ve Sosyalist Partiden milletvekili seçilen kızkardeşi, Hollanda Türklerinin vermiş oldukları demokrasi mücadelesini bizatihi gördüler, yaşadılar, canlı televizyon programlara katıldılar. Tüm bu programlarda Hollanda Türklerinin temsilcileri Hollanda’daki seçimlerle ilgili düşüncelerini söylemediler mi? Belirtmediler mi? Yoksa canlı televizyon programlarında, sorulan sorular karşısında “durun acaba Ankara ne düşünüyor bir soralım mı” dediler. Elbette hayır.
Sözün özü. Beyler ve Bayanlar!
Beğenseniz de beğenmeseniz de, Hollanda Türkleri her geçen gün siyaseten daha bilinçleniyorlar. Kendi gelecekleri hakkında karar verebilecek olgunluk gösteriyorlar. Ve isterlerse bugün otuzbeşbin tercihli oy çıkartanlar yarın seksenbin tercihli oy çıkartabilirler.
Öküzün altında buzağı arayacağınıza Türklerin tercihli oylarının mesajını azaliz edin.
Bırakın seçimlere Ankara’nın elinin uzandığı hikayelerini. Karnımız bu yalanlara toook.