AK Parti Türkiye’de bazı alanlarda rahatlama sağlamak amacıyla bir dizi çalışma yürütüyor. Bunlardan en ön planda olanı Kürt açılımı. Ergenekon yapılanmasına dair ortalığın toz duman olduğu bir dönemde bu çaba -Alevi Çalıştayı ile birlikte- sürdürülmeye çalışılıyor. Niyet her ne kadar iyi görünse de ülkenin tüm kesimleri bu açılımlara destek vermiyor. Sözgelimi MHP taban kaybetme riski nedeniyle özellikle Kürt açılımı konusunda oldukça sert tepkilerde bulundu. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, açılımı sekteye uğratacak cümlelerin de olduğu bir açıklama yayınladı.
“Doğru yoldayım, demek ki muhalif seslere aldırmama gerek yok.” deme lüksüne AK Parti kadar “Abdullah Öcalan muhatap alınmazsa çözüm olmaz.” şeklinde açıklamalar yapan DTP de sahip değil.
AK Parti, demokratik açılımdan ne kastettiğini izah etmeden önce toplumun tüm kesimlerinin görüşlerini almaya gayret gösteriyor. Vatandaş artık kendi görüşlerine önem veren bir devlet yapısıyla karşı karşıya. Ancak bıkkınlık verme ihtimalinden dolayı bu görüş alma süreci fazla uzamamalı. Peki Kürtler umudunu kesmesin, (diğer etnik kesimler dahil) Türkler de alınganlık göstermesin diye bu süreci hızlandırmak için neler yapılabilir?
Türkiyelilik vurgusu artırılmalı.
Okullarda andımız söyletilmemeli.
Kürtçe yayın yapmanın önündeki engeller kaldırılmalı. Bu bağlamda fiilen kalkmış olan q, w, x harflerine uygulanan yasak, yasal olarak da sona ermeli (Sözgelimi, internet adresini verirken www harflerini kullanmayan ve q ile x harfi de içermeyen bilgisayarlar kullanan bir okul düşünülebilir mi?)
Kürt ailelerin kız çocuklarını okula göndermemelerinde önemli bir unsur da başörtüsü yasağıysa, acilen bu saçma yasak (en azından fiilen) sona erdirilmeli.
Herhangi bir etnik kesimin okul çağındaki çocukları bir kompleks duymaksızın kültürlerini, renklerini, manilerini, efsanelerini vs. okullarından tanıtabilmeli. Bundan dolayı herhangi bir istihza ile karşılaşmamalı.
Seçmeli Kürtçe ders konulmalı. Tamamı Kürtçe eğitim veren okulların kurulması da düşünülebilir ancak bu teklifte bulunurken Üniversite giriş sınavlarında ve yüksek öğrenimde Kürt çocukların dezavantajlı bir duruma düşmeleri yüksek ihtimali göz ardı edilmemeli.
Türkçe bilmeyen vatandaşlar için hastanelerde Kürtçe bilen eleman bulundurulmalı.
Kürt sanatçıların popüler kültürün bir parçası olması için çaba sarf edilmeli. Sözgelimi ülkeye giriş çıkışı artık serbest olan Şivan Perver’in büyük şehirlerden birinde bir konser vermesi sağlanmalı.
Şafilerin çoğunlukta olduğu yerlerde imamlar ağırlıklı olarak Şafi mezhebine göre amel edenlerden seçilmeli. Kürtlerin yoğunlukta olduğu illerde hutbe Kürtçe okunmalı. Bu talep, yüksek sesle dillendirilmese bile çözüm paketi geniş tutulmalı.
Kürtlere çözüme katkıda bulunabilmeleri için güce başvurmanın yolunun kapalı tutulduğu söylenirken, (Başbuğ’un söyleminin aksine) siyasetin kanallarının açık olduğu bir ortam hazırlanmalı.
Ordu, açılım hakkında görüş beyan etmemeli. Milli Savunma Bakanı hükümet öngördüğünde gerekli açıklamaları yapabilmeli. İngiltere’nin ve İspanya’nın benzer sorunlarını orduyu değil insan hakları ve özgürlükleri merkeze alarak (büyük oranda) çözdüğü unutulmamalı.
Bu açılımın durdurulmasının artık mümkün olmadığı, durdurmaya çalışanın meselenin altında kalacağı vurgulanmalı.
Tabi bu tavsiyeler sevgi ve saygı içinde bir arada yaşama kültürünü geliştirmeyi ve barışı teşviki içerse de Türkiye’de mevcut milliyetçi damarı rahatsız edebilir. Bu anlamda hükümetin çoğunluğu oluşturan Türklerin de gönlünü etmesi beklenir. Son dönemlerde iç sorunlara fazlaca yoğunlaşan hükümetin neler yapabileceği konusunda da bir iki şey söylenebilir:
One minute söylemi, Türkiyelilik bilincini had safhaya çıkarmıştı. Ara sıra bunun devamını getirip ülke dışındaki zulümlere iktidar tepki vermeli. Bu sayede iç sorunların halkın gözünde büyümesi engellenmeli.
Savaş nedeniyle hayatını kaybeden asker ve PKK’lıların ailelerini buluşturma ve şiddete başvurmanın çözümsüzlüğüne dair ortak mesaj verme çalışmaları artarak devam etmeli. Yakınlarını kaybetmiş kimselerden kanın durmasını isteyenlere mikrofon uzatılmalı.
Açılımın başarılı olabilmesi açısından çok önemli olan “dağa çıkanların indirilmesi” konusunda Abdullah Öcalan ile açıktan değil “dolaylı” görüşmelerde bulunulmalı.
Bakalım Genelkurmay Başkanı’nın açıklamasının ardından tekrar alevlenen Kürt açılımı tartışmaları konusunda bugün Başbakan Tayyip Erdoğan ne diyecek?