Derdi veren Allah, derdimi seviyorum!

Türk tasavvuf, halk, sanat müziği tarzlarında önemli eserlere imza atan Orhan Çakmak Memleket Dergi’ye konuştu

Türk tasavvuf, halk, sanat müziği tarzlarında önemli eserlere imza atan Orhan Çakmak Memleket Dergi’ye konuştu: İnancım doğrultusunda yaptığım çalışmalara dudak bükülmesine isyan etmedim

 

 Söyleşi: M. Ali Köseoğlu

 

Aslen Beyşehirli… 21 ülkede binden fazla konser verdi. Hocası rahmetli Yıldırım Gürses’in “Adam ol” tavsiyesinin izinde bir sanat yaşamı sürdürmeye çalışıyor… Popülaritenin cafcaflı yollarına ‘Bismillah’ çekmiş; derdini seviyor, hatalarının endişesini taşıyor. Filistin ve Bosna gibi mazlum coğrafyalara hassas bir kalbi var… Yıllar önce ilk sahne deneyiminin ardından radyoda söyleştiğimiz Orhan Çakmak’la geçmişin muhasebesini yaptık. Ayağını sabitlediği doğrulardan ayırmadan daha fazla kitleye sanatını ulaştırmak isteyen bu sese siz de kulak verin; kulağınızın pası silinsin…

 

-Bizi biz yapan değerlere bağlı bir misyonun var. Türk Sanat Müziği, Türk Tasavvuf ve Türk Halk Müziği tarzlarında saygın bir çizgide görüyorum seni. Mevlana’nın tabiriyle ‘bulanmadan akmaya’ gayret gösteriyorsun. Nasıl bir Orhan Çakmak’tır bu? Ne yapmak istemektedir? Yükü ağır mıdır?

Orhan Çakmak: Allah diyorsanız işiniz her zaman zordur. Tabi her zorlukla beraber bir kolaylık da var. Kutsal olan, doğru olan her şey gibi. Allah’ın en en sevdiği kulu Hz Muhammed (sav) efendimiz doğruları, emredilenleri anlatmak istediğinde taşlanmış ise bizim şikâyet etme hakkımız yok ve ben asla dışarıdan gelen çilelere, itilip kakılmalara ve inancım doğrultusunda yaptığım çalışmalara dudak bükülmesine isyan etmedim, şikâyetim olmadı. İlk günden bu tarafa bizi biz yapan değerleri taşıdığına inandığım müzik tarzlarında çalışmalarım oldu. Halk müziğimiz, sanat müziğimiz ve tasavvuf müziğimiz içerikli çalışmalarımız hâlâ devam ediyor. Hocam rahmetli Yıldırım Gürses’e “Ne olayım hocam” diye sorduğumda şöyle cevap vermişti: Oğlum ne olursan ol önce Adam ol. İki yol var; biri şöhrete giden yolda her şeyi doğru, mubah sayıp çok çabuk dünyalık başarılara, paraya ve şöhrete erişebileceğin yol; -ki ahiretini kaybetmiş olursun- bizim gibi düşünen insanlar için hayırlı olmayan yoldur. Diğer yol ise inancımız, kültürümüz ve bizi biz yapan değerlere bağlı kalarak yürüyeceğin yol. İşte bu yolu seçersen çok çilelidir ama yarın öldüğünde arkanda hoş bir seda ve hizmet bırakmış olursun.

İşte ben o gün doğru olan yolu seçtim ve istikametimden hiç şaşmadım çok şükür. Bu yol gerçekten çileli bir yol, yükümüz ağır ama çok huzurluyum, mutluyum.

 

-Sen biraz da bu mahallenin ‘isyankar’ çocuğu musun? Sanatını bir yandan icra ederken diğer yandan da yaptığın işi anlatma çabası çektiğin oluyor mu?   

Orhan Çakmak: Evet öyle tabir edebiliriz. Ben tasavvuf musikisi dışında çalışmalar yaptığımda bazen eleştiriler oldu. Aslında bu sahiplenmeden kaynaklanıyor. Sağ olsunlar sevenlerimiz “neden” diye sordular, ben de uzun süre açıklama yapmaya çalıştım. Bizi biz yapan değerleri saydığım üç müzik tarzı içerisinde muhafaza edebiliriz, önemli olan hassasiyetlerimizi korumaktır. Yaptığımız çalışmalarla çok farklı kesimlere ulaşma imkânı bulduğumuzu görüyoruz. İşte bu çok güzel bence… Yani benim gibi düşünmeyen birisi beni dinliyor ise ben hizmetimi yapmış sayarım kendimi. Sırf şarkı söylediğimiz konserlerde bile mutlaka mesajımızı veririz. Ben bir inancın insanıyım, bundan her zaman gurur duydum, asla saklamadım.

 

-Seninle 15 yıl önce, yine Konya’da sanırım ilk konserin esnasında tanışmıştık. Belki de 15 yıl geçti ama sen hala genç bir sanatçı olarak duruyorsun karşımızda. Bunu nasıl görüyorsun? 

Orhan Çakmak: Sanıyorum genç durmamızdan mevzu ediyorsunuz; inşallah bir dahaki konserden önce size güzel bir yemek ısmarlamak istiyorum. Yaşantımız ile ilgili olduğunu sanıyorum. Benim çok şükür içki, sigara gibi kötü alışkanlıklarım hiç olmadı; hayatımda denemedim, kullanmadım. Konserler dışında sade sakin bir hayat yaşıyorum. Gece hayatından hoşlanmıyorum.   

 

-Ben biliyorum, sen derdi olan bir sanatçısın. Hatta albümlerinden birinin ismi de ‘Dermanımsın’. Derdini seviyor musun?

Orhan Çakmak:  Derdimi seviyorum. Biliyorum ki derdi veren Allah. Ve o bize nasıl bir yol çizerse başım üstünde. Bana doğruları sanat ile anlatabilme imkânı verdiği ve insanların kalbinde bize muhabbet ortamı açtığı için şükrüm sonsuz.

 

-Bir süredir Avusturya’da yaşıyorsun. Bu ikametin nedeni nedir?

Orhan Çakmak: Avusturya 9 yıldır kış aylarında kaldığım ülke açıkçası. Bir dönem, yani 28 Şubat dönemimde yapılanlara usanıp her şeyi bırakıp gittiğim bir yer. Öyle kısmet oldu. Ama artık döndük çok şükür. Daha çok Türkiye’deyim; konserler için gidip geliyorum tabi Avusturya’ya.

 

-Filistin gibi, Bosna gibi mazlum coğrafyalara özel hassasiyetin var. Sanırım Bosna’da konser de verdin.

Orhan Çakmak: Filistin, Bosna ve bütün sıkıntı yaşayan coğrafyalar benim ilgi alanımda. Onlar bizim Müslüman kardeşlerimiz; onların dertleri ile dertlenmez isek çok yanlış yoldayız demektir. Ben oralardaki yapılan zulümlere, katliamlara dikkat çekmek için besteler yaptım albümlere okudum. Bir nebze olsun dünyanın ve ülkemizin ilgisini oralara çeker, kardeşlerimize fayda sağlarsak ne mutlu bana. Ama şu an gerçekten huzursuzum çok büyük yanlışlar yapılıyor insanlar çok zor durumdalar hala.

 

-Mavi Kelebek var bir de… Onun hikâyesini anlatır mısın?

Orhan Çakmak:  Bosna’ya Ramazan ayından (bir hafta önce) gittik, Gorazde şehrinde bir konser verdim. İnanılmaz güzel bir ilgi oldu. Sağ olsunlar bizi bağırlarına bastılar. Bosna Hersek’in tamamında inanılmaz büyük katliamlar yaşanmış; duvarlarda hala mermi ve bomba izleri duruyor. Ama Srebrenica çok daha farklı bir katliam yaşamış. 7 yaşından büyük ne kadar insan varsa; kadın-çocuk-yaşlı demeden tecavüz ederek şehit etmişler. Toplu mezarlara koymuşlar ve kemikler toplu halde bulunmasın diye kepçeler ile defalarca parçalayarak farklı yerlere gömmüşler. İnanılmaz büyük bir acı. İşte oradaki anneler bu yaşananları bize anlattılar. Toplu mezarların bulunmasının çok enteresan bir hikâyesi var. Toplu mezarların üzerinde önce sarıçiçekler açıyor. Anneler sabahtan akşama kadar günler boyunca sarıçiçekleri izliyorlar. Sarıçiçeklerin üzerine Mavi Kelebek konarsa altından toplu mezarlar çıkıyor. İlahi mesajı olan bir buluşma bu bence. Düşünebiliyor musunuz; anneler evlatlarının kemik parçalarını bulacakları ihtimaline seviniyorlar. Kemiklerin yüzde yetmişi bulununca o şehide mezar açılıyor ve oraya gömülüyor. Tarifi imkânsız bir acı... Ve hala yaşanıyor… Yani efsane değil, hikaye değil. Gerçek ve yaşanmaya devam ediyor. Ben uçağa biner binmez hemen bir beste yaptım. Mavi Kelebek: Anaların göz yaşı, Şehitlerin yoldaşı, Meleklerin sırdaşı Mavi Kelebek. Ve Boşnakça-Türkçe bir albüm yapmaya karar verdik. İnşallah gelirini oradaki katliamı yaşayan annelerimize bağışlayacağız. Harabeye dönmüş evlerini tamir edebilmeleri için. Onların da dualarını almak istiyorum Unutturulmaya çalışılan bu büyük acıyı tekrar gündeme getirip bir daha yapılmaması için tüm ilgili halkları ikaz mahiyetinde olsun diye düşündüm. Çünkü birileri altından kendileri çıkacağı için ısrarla unutturmaya çalışıyor. Müslüman kardeşlerimize yapılan her katliam her ahlaksızlık gibi.

 

-Konyalısın ama seni Konya’da çok sık görmüyoruz. Özletiyorsun kendini…

Orhan Çakmak: Konya gözümün nuru, memleketimi çok seviyorum. Ben Konyalıyım,  Beyşehirliyim ve dünyanın her yerinde memleketimi anlatmaya çalışıyorum. Ata toprağımı herkes tanısın, bilsin istiyorum. Tabi gönül çok daha fazla hemşerilerimle buluşmak istiyor. Ama bu davete bağlı bir olay. Senede bir kez sağ olsunlar Büyükşehir Belediyemiz etkinliklere davet ediyor. Tahir Akyürek başkanıma çok teşekkür ederim, sağ olsun. Diğer zamanlar için de davetler bekliyorum. Çünkü memleketimde konser vermek benim için çok kıymetli.

 

-Yapmak istediklerinin neresindesin? Mesajlarını, sesini yeterince yaygınlaştırabildin mi? Mahallen bu konularda sana sahip çıkıyor mu?

 

Orhan Çakmak: Yapmak istediklerimizin daha yarısını bile yapmadık. Maalesef, bizim meslekte popülarite çok önemli. Bu her kesim için böyle. Yani bir şekilde çok popüler olmak zorundasınız. Bu zorunluluk beni çok üzüyor, şaşırtıyor ama açıkçası durum bu. Yani popüler olmamız kolay, çok kısa da sürer ama benim derdim ne olacak. Bizi biz yapan değerleri anlatma derdimiz. Ben bir misyonun insanıyım ve bununla gurur duyuyorum. Keşke bizim gibi düşünen büyük kitle de popüler olma şartını önemsemese ve biz hak olanı, doğru olanı çok daha rahat yapabilsek. Eserlerimizin çok daha büyük kitlelere ulaşmasını arzu ediyorum. İşte bu da bulunduğumuz konumdan daha popüler olmaya çalışmak ile oluyor. Bu durum moralimizi bozsa da yapacak bir şey yok. Ben inançlarımı, değerlerimi koruyarak sanat yapmaya devam edeceğim inşallah. Ne kadar çileli ve zor olursa olsun. Benim için o zorluk bile şereftir. Gerisi Allah ne takdir ederse baş üstüne diyorum. Tabi bu arada 21 ülkede binden fazla konser yaptık. Yıllardır seven-sayan, bize sahip çıkan büyük bir kitle var, onlara teşekkürüm sonsuz. Sağ olsunlar, var olsunlar. Onların sevgisi, duası ile inşallah çok daha kıymetli çalışmalar yapacağız..

 

-Son olarak projelerinden bahsedebiliriz?

Orhan Çakmak: Yeni projelerimiz mazlum coğrafyaların sesi olmak. Bosna Hersek ve Filistin ile ilgili çalışmalarımız var. Allah ömür verirse bu sene bitmeden dinleyenlerimizin beğenisine sunacağız. Ben son olarak şunları söylemek istiyorum: Bzim en büyük sorunumuz sahiplenme ile ilgili. Doğruları anlatmaya çalışan her ne meslekte olursa olsun önce sahip çıkmamız lazım. Hataları varsa sonra ikaz edilir ama biz hata aramaktan önce bizim olana sahip çıkmalıyız. Ancak bu şekilde doğrular, bizi biz yapan değerler topluma güçlü olarak anlatılabilir. Siz de derdi olan bir gazetesiniz size de büyük başarılar diliyorum. Allah yar ve yardımcınız olsun. Bize ulaşmak isteyen dostlar www.orhancakmak.net internet sitemizden çalışmalarımızı takip edebilir, ulaşabilirler.  

 

ORHAN ÇAKMAK KİMDİR?

 Orhan Çakmak İstanbul doğumludur. Aslen Konya-Beyşehirlidir. 5 yıl Üsküdar Musiki Cemiyeti’nde Türk Sanat Müziği eğitimi almıştır. Rahmetli Yıldırım Gürses’ten repertuar ve tavır dersleri almıştır. 15 yıldır Türkiye, Avrupa ve Avusturalya’da 1000’den fazla konser vermiştir. 8 yıl boyunca Samanyolu TV, Meltem TV, TGRT, Kanal A, Kanal 6 ve TRT Anadolu televizyonlarında canlı yayın programlar hazırlayıp sunmuştur. Burç Fm, Akra Fm, Star Fm, Radyo Mega, Moral Fm gibi radyolarda program yapmıştır. 2006 ve 2007 senelerinin yaz aylarında Ses TV’de canlı yayın müzik programı hazırlayıp sunmuş, yine Ses TV’de 2009 Ramazan ayında Sahur programını sunmuştur.

3 yıl Bağcılar Belediyesi Kültür Sanat Danışmanlığı yapmıştır. Piyasaya 6 albüm çalışması çıkmıştır. Sanat müziği ve fantazi müzik tarzlarındaki çalışmaların yanı sıra tasavvuf musikisi içerikli çalışmaları mevcuttur.

Hafta içi Avrupa’nın değişik bölgelerinde teşkilatların, derneklerin ve özel kuruluşların programlarında, hafta sonları ve yaz aylarında Türkiye’nin değişik bölgelerinde festivaller ve organizasyonlarda konserler vermektedir.

2007-2009 yılları arasında Avusturya Viyana'da Büyükelçiliğe bağlı ATİB isimli kuruluşta Kültür İşleri Koordinatörü olarak görev yapmış ve konservatuar yönetmiştir. Son bir yıl TRT Anadolu kanalında Avrupa'daki Türkiye isimli programını hazırlayıp sunmuştur. Memleket Dergi / Ağustos 2011