İnsanın en zor yaptığı şeydir kendisiyle hesaplaşması…
Aynaya baktığımızda bile elimizde tarak…
Yıllar yılı ‘insan’, ölümlü olduğunu bile bile ‘egemenlik’ mücadelesi içine girmiş…
‘Hak mücadelesine’ giren az…
Ankara Savaşı başlamadan önce Timur’la Yıldırım Bayezid arasında mektuplaşmalar olmuş…
Bu mektupları bulup okudum…
Osmanlı tarihi kaynakları Ankara Savaşı’ndan bahsederken, Karaman Beyi’ne bağlı bazı kimselerin, Osmanlı elçilerinin Timur’a götürdükleri sulh yapmayı bildiren mektubu ele geçirdiklerinden ve bunu değiştirerek sulhu erteleyecek mahiyette ifadelerin yazıldığı bir başka mektubu Timur’a gönderdiklerinden bahsederler…
***
Timur, Yıldırım Bayezid’e yazdığı mektubunda, “...Kara Yusuf ile Bağdat Sultanı olan Ahmed Celâyir’in, Osmanlı idaresine sığınma taleplerini kabul etmemesini, bu iki kişiyi yakalayıp aileleri ile birlikte ya kendisine teslim edilmesini veya öldürülmelerini, ya da ülke sınırları dışına çıkarılmalarını”nı ister…
Yıldırım Bayezid’in cevabı çok ağır olur:
Ey ihtiyar köpek, tekfurdan daha şiddetli kâfirsin. Mektubunda bizi korkutmak ve hile ile kandırmak istemişsin. Osmanlı sultanlarını, Acem padişahlarına benzetme. Osmanlı askerleri de, ne
Kıpçak ülkesi Tatarı gibi sıradan insanlar, ne de Hint toplulukları gibi başıboş, sere serpe avare kalabalıklar değildirler. Osmanlı askerleri, Irak ve Horasan askerleri gibi hamiyetsiz ve perişan olmayacak kadar onurlu askerlerdir…
***
Yazar ağabeyimiz Yavuz Bahadıroğlu’na aktarmıştım bu hususu…
“Timur’un isteğinde ne var ki”, demiştim… “Bir Osmanlı Sultanı’na emir verir tarzdaki bu mektuba verilecek cevabın böyle olması gerektiğini” söylemişti.
Bu ilk ağır mektuplaşmadan sonra Timur, öfkesini tutuyor. Yazdığı yeni mektupta “Bizi ve askerimizi kâfir, dinsiz, sapık itikatlı mezhep sahibi ve çirkin âdetleri bulunmakla itham etme. Bizim askerimiz babadan ataya Müslüman ve Müslüman çocuklarıdır. Niçin hidayete layık olmasınlar? Kaldı ki, Osmanlı’nın askerleri çoğunlukla kâfirlerden devşirme olduğu açıktır” gibi cümleler kullanıyor. Yıldırım da cevaben şunları:
Bizim nazarımızda; dünya ve içindekilerin kıymeti, Allah yolunda cihat etmenin yanında saman çöpü kadar değeri yoktur. Osmanlı askerine Abdullâh oğlu demekten fazlasıyla zevk duyarız. Çünkü bütün sahâbe-i kirâmın ataları kâfir iken, kendileri Müslüman oldular. Böyle Müslüman olanlar, insafı olmayan Müslüman-zâdelerden çok çok üstündürler…
***
Mektuplar böyle…
Ankara Savaşı olur, Yıldırım’ın ordusu yenilir, kendisi de esir düşer…
Sonra da şahadet…
Bugün hemen hiçbir Türkiyeli, Türk olmasına rağmen Timur’u rahmetle anmaz.
Fakat Yıldırım, rahmetle anılır.
Elbette akıbetlerini Allah bilir.
***
Tarihi bir konuya girmemin nedeni Mustafa Armağan yönetimindeki ‘Derin Tarih’ isimli dergiden mütevellit…
Mustafa Bey, geçtiğimiz aylarda Konya’ya geldiğinde haberini vermişti derginin.
İlk iki sayısı çıktı bile…
‘Derin Tarih’ dergisi 128 sayfa, 8 TL.
Derginin her sayısında 16 sayfalık çocuklara hitap eden ‘Geçmişin Büyüsü’ adlı bir de çocuk tarih eki bulunuyor.
Hepinize öneriyorum.
Tarihe bakmak kadar, nerden baktığımız da büyük önem taşıyor.