Şırnak'ta şehit düşen Yüzbaşı Ali Alkan'ın Yarbay Ağabeyi Mehmet Alkan; “Düne kadar çözüm diyenler neden şimdi sonuna kadar savaş diyor, kendileri gitsin savaşsın” diyerek hükumete tepki göstermiş… Sayın Yarbayımız acılı bir günde ne dediğini bilmiyor olmalı… Elbette ki kardeş acısı, evlat acısı kolay değil… Allah kendilerine sabırlar versin… Gördüğüm manzara yüreğimi burktu… Sayın komutanın sert tepkisi anlayışla karşılamalı ama bazı şeylerin de altı çizilmelidir…
Asker ve Polis normal devlet memuru değildirler… Devletin silahlı güçleridir… Tehlikeli olduğu kadar onurlu bir görevdedirler… Hiçbir asker ya da polis ölümü göze almadan bu mesleğe adım atmaz… Devletin güvenliğini sağlamakla görevli asker ve polislerin omuzlarında ağır bir yük vardır… Her polis ve asker canı pahasına bu ülkeyi savunacağına ant içmiştir… Kimse hem geçimimi sağlarım hem de hiçbir risk üstlenmeden görevimi yaparım diye bu mesleklere girmemiştir…
Asker, polis eşleri ve aileleri için de bu durum böyledir… Keşke hiçbir sorun çıkmasa da bu görevi yürüten asker ve polis kardeşlerimizin burnu kanamasa… Ama bu ülkenin terör diye bir belası ve gerçeği var… Yıllardır bu terör belası ile uğraşıyoruz… Nice şehitler, nice masum canlar can verdiler… Bu ülkenin başındaki insanlara “gidin siz savaşın” demek eğer bilinçsiz söylenmiş bir söz değilse pervasızlıktır…
Herkes görevini ve haddini bilmelidir… Kimse kimseye işini öğretmeye kalkmasın… Herkes görevinin gereğini yapsın… Ne Erdoğan ne de Davutoğlu bu ülkenin bir evladını kaybetmek istemezler… Kaybetmemek için ellerinden geleni yaptılar ve yapmaktadırlar… Çözüm süreci bunun için yapıldı ve bunun için her adım atıldı…
Ancak terör örgütü PKK ve siyasi uzantısı HDP sözlerinde durmadılar… Devleti en zayıf döneminde vurmaya çalıştılar… Seçim döneminde eli sazlı, seçim sonrasında eli silahlı güçler tüm suçu Sayın Erdoğan’a yıkmaya çalışsalar da Erdoğan değil bu sürecin baş sorumluları PKK/HDP ve PARALEL üçlüsüdür…
Sayın Yarbay siz de Paralel uzantılı değilseniz sizin devlet yetkililerinden özür borcunuz bulunmaktadır… Şehid cenazesini siyasi miting alanına çevirmek acının değil belli başlı hesapların işidir... Bu ülkeye huzur gelecekse elbette herkes kendisine düşen acı payına razı olmalıdır… Kimse acının faturasını yanlış yere kesmeye kalkışmamalıdır… Zaten devlete saldıran güçlerin isteği de budur… Devlet ve halkı karşı karşıya getirmek… Acılar üzerinden zafer devşirmek…
Evlatlarını askere yollayan her ana baba evladını vatan hizmetini yerine getirsin diye gönderir… Asker ocağı devletin sılaya özlem merkezleri, gurbet okulları değildir… Asker ocakları vatanı koruma mekânlarıdır… Devleti koruma görevinde her türlü tehlike her zaman kendini gösterebilir… Her birimiz askere gittiğimizde eve sağ salim dönme umudu ile gittik ama bunun garantisini hiçbir yerden almadık…
Devlet asker alırken bedelli askerliğe onay vermekle yanlış yapmıştı… Fakir ve zengin evlatlarının arasında ayırım koymakla yanlış yaptı… Elbette devlet bu konuda kendini savunur ve haklı mazeretler ileri sürebilir ama hiçbir mazeret bedelli askerliğin doğruluğunu ortaya koymaz… Artık devletin bedelli askerlik uygulamasına son vermesi ve bunu yasalaştırması gerekir…
Şimdi devlet ciddi bir tehdit altında… Devlet iç ve dış hain güçlerin saldırısına maruz kalmış durumda… Bir örgütle değil birçok örgütle ve bir dış güçle değil ismi belli, cismi gizli birçok devletle, dış güçle savaş durumundayız… Bugün askeri güçlere saldıran Teröristler hedeflediklerine ulaşamazlarsa sivil noktalara saldırmaya başlayacaklar…
Tek dertleri bu ülke de acıyı büyütmek, devlet ve halkın arasını açmak… Halk metanetini korumalı ve ecel gelmeden kimsenin ölmeyeceğini bilmeli… Madem ecel gelip bizi bulacak bu neden şehitlik gibi şerefli bir ölüm olmasın…