Devletin en üst makamından en alt makamına, resmi veya özel, sivil ya da askeri, ne kadar kurum ve kuruluş varsa, milletin en zengininden en fakirine, kısacası A'dan Z'ye, her kesimin tasarruf etmek yerine, israf etmeyi tercih etmesi, ülkemizi ekonomik sıkıntılar içerisine düşürmüştür.
Neden ve Niçin? Ekonomik sıkıntı içerisine düştük sorusuna, devletin kurum ve kuruluşlarının tasarrufa değil israfa yönelmesi, pandemi, Libya, Suriye tezkereleri, pkk ve diğer terör örgütleriyle mücadele, Ukrayna-Rusya savaşının başlayıp uzun yıllar devam etmesidir diye cevap verebiliriz.
Ülkemizi yöneten ekonomi uzmanlarının, politikalarında yanlış yöntem izleyip, yanlış adım atmaları, yanlışlarında da ısrarcı olmaları, ekonomik sıkıntıları daha derin, daha da hissedilir bir hale gelmesini sağlamıştır.
Milletimizin takıldığı, üzüldüğü ve kızdığı nokta, yanlış atılan adımlardan ziyade, yöneticilerin bile bile, göz göre göre, yıllar yılı halkın başına vura vura, yapılan yanlışlıkları ısrarla devam ettirmeleridir.
Bundan sonra olmuşu bitmişi yazmanın, anlatmanın, hatta tartışmanın hiçbir anlamı yok. Bundan sonra konuşmamız gereken tek asıl konu, atılan yanlış adımların sonucu olarak düştüğümüz ekonomik sıkıntıların içinden, ne zaman ve nasıl çıkacağımızdır.
Hayatın pahalı, geçinmenin ise zor olduğu bu günler de en üzücü durum, emeklilerin ve asgari ücretlilerin maddi olarak sıkıntı içerisin de olmaları, sorumluluklarını üstlendikleri kişilerin istek ve arzularını karşılayamadıkları içinde, etraflarına karşı her zaman mahcup, her zaman boyunları bükük, mutsuz ama umutlu bir yaşam sürmeye gayret etmeleridir.
Devleti yönetenlerin özellikle bu soruna NEME LAZIM demeden görmezden, duymazdan gelmeyip acilen bir çözüm üretmeleri gerekmektedir.
Ekonomik sıkıntılar nasıl bitecek derseniz. Öncelikle devletin her kademesin de tasarruflar edilmeli, tüm israf kapıları acilen kapatılmalıdır. Gerekirse savunma hariç tüm yatırımları ertelenmeli, ADALET VE EĞİTİM sistemini düzelterek işe başlanmalıdır. Görevlere liyakat sahibi güvenilir kişiler getirilmeli, kendilerine güvenildiğini hissettirmeli, kontrollü ama geniş yetkiler verilmeli, rahat ve güven içinde korkmadan, cesur bir ortamda da çalışmaları sağlanmalıdır.
İşlerinin ehli olmayanları ehil olduğu işlere atamalı, hainlik yapanları görevlerinden bir an önce atmalı, işlerin de tembel ve vurdumduymaz olanları acilen uyarmalı, herkesin işini sevmesi, samimi ve ciddi yapması için de büyük gayretler sarf edilmelidir.
Türkiye Cumhuriyeti, Bin yıldan fazla Dünya’ya hüküm sürmüş büyük bir devlettir. İnsanımız ise İslam dinine her zaman sıkı sıkıya bağlı kalmış, asırlar boyunca Dünya”ya adaleti, ahlak ve edebi, en önemlisi de Müslümanlığı yaymış ve öğretmiş asil bir millettir.
Bu zor zamanda idareciler tasarruf edip israfa son verirlerse, bizler de halk olarak ayaklarımızı yorganlarımıza göre uzata bilirsek, en yakın zaman da sıkıntılardan, devlet millet el ele, güle oynaya kurtulacağımıza canı gönülden inanıyorum...