Geçtiğimiz Cuma günü eşimin rahatsızlığı münasebetiyle başkent Ankara’da bulunuyordum. Eşimin muayene ve kontrollerini yaptırdıktan sonra Cuma namazının yaklaşması ile ibadetimizi daha önceden planladığımız şekilde Beş tepe Millet Camisine doğru arabamızı bu istikamete çevirdik. Beş tepe Millet camisine doğru yaklaştıkça bölgedeki araç ve insan yoğunluğu, güvenlik kontrolleri de çok etkin bir durumdaydı. Beş tepe millet camisinin avlusunda Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın hangi yoldan camiye doğru geleceğini merak eden, görmek ve selamlaşmak isteyen, güzel ülkemizin dört bir tarafından gelmiş, vatandaşlarımızın coşkusu, sevgisi ve muhabbetleri de yüzlerinden okunuyordu. Ezanı Muhammediyenin okunması ile birlikte Sayın Cumhurbaşkanımızın mihrabın yanındaki kapıdan Camiye giriş yaptığına şahit olduk. Beş tepe Millet camisinin duvar ve kolonlarındaki Selçuklu yıldızı ve özellikle de Selçuklu motif süslemeleri de ayrıca dikkati çeken görüntülerdi. Namazın akabinde Sayın Cumhurbaşkanı önce caminin içindeki vatandaşlarla selamlaştı, her zaman olduğu gibi dualarını ve memleketlerine döndüklerinde her bir vatandaşımıza selam ve dua isteklerini götürmelerini talep etti. Caminin dışında bu merasim uzun bir süre devam etti. Sayın Cumhurbaşkanı cami dışında kendisini bekleyen vatandaşlarımızdan istek ve sıkıntıları olanları dinledi, özellikle çocuklara oyuncak ve hediyeler verdi. Beş tepe Millet camisindeki devlet millet bütünleşmesi bu manzarayı görünce, Selçuklu ve Osmanlı dönemindeki Cuma Alayı ve Cuma selamlığı hatırıma geldi.
Osmanlı ve Selçuklu dönemindeki Cuma Alayı veya Cuma Selamlığı nedir? Cuma Alayı ne demektir? Cuma Alayının özelliği nedir? Kabaca incelemeye çalışalım. Osmanlı padişahlarının cuma namazlarını kılmak üzere, merasimle camiye gitmelerine Cuma Alayı veya Cuma Selamlığı adı verilirdi. Padişahlar, başta Ayasofya olmak üzere Süleymaniye, Beyazıt, Sultan Ahmet ve Eyüp Sultan gibi selâtin camilerinde, bir merasimle cuma namazlarını eda ederlerdi. Osmanlı padişahlarına Anadolu Selçuklu sultanlarından geçmiş olan bu tören, çeşitli değişiklikler geçirmiş olmakla birlikte, Osmanlı Devleti’nin yıkılmasına kadar uygulanmıştır. Hükümdar – Halk bütünleşmesini sağlayan Cuma Selâmlığı, sadece merasim ve dini yönüyle değil hukuki, sosyal ve kültürel açılardan da büyük önem taşıyordu. Caminin bahçesinde padişaha arzuhali olanlar elini havaya kaldırarak belli ederler ve Arzuhaller bir görevli tarafından toplanırdı. XVIII. yüzyıl sonlarından itibaren halkın arzuhallerini padişaha iletmesinde daha kolay bir yol benimsenmiş, cuma namazına gelen halkın şikâyet ve taleplerini dile getirdikleri arzuhalleri camide saflar arasında dolaşan padişaha bağlı görevliler toplamışlardır.
Beş tepe millet camisindeki Cuma namazının kalabalık olmasının bir diğer sebebinin de Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı Kabinesi'nin 400 projeyi içeren 100 günlük eylem planını kamuoyuna açıklaması için Türkiye’nin dört bir tarafından gelmiş olan partili ve sivil toplum kuruluşu vatandaşlar, protokol üyelerinin de yoğunluğunun olduğuna müşahit olduk. Sayın Cumhurbaşkanı 100 günlük eylem planı kamuoyu açıklaması toplantısında; TBMM’nin ve siyaset kurumunun iradesiyle hayata geçen yeni yönetim sistemimizin demokrasi tarihimizin zirvesini oluşturduğuna inanıyorum. Malazgirt’te özellikle kazanılan zaferle bize bu toprakları ebedi vatan olarak bırakan Sultan Alpaslan’dan başlayarak, Anadolu Selçuklu devletini kuran Süleyman Şahı, Osmangazi’yi, Avrupa’nın kapılarını Osmanlı’ya açan Sultan birinci Muradı, İstanbul’u fethederek çağ kapatıp açan Fatih Sultan Mehmet Hanı, Yavuz Sultan Selim Hanı, Osmanlı’nın son döneminde izlediği usta siyasetle devleti yıllarca ayakta tutan Sultan Abdül hamid’i, Kurtuluş Savaşımızın başkomutanı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü demokrasiye geçişimizin bedelini canıyla ödeyen Adnan Menderes’i dünyanın yeniden yapılandığı kritik bir dönemde Türkiye’nin bu değişimin gerisinde kalmamasını sağlayan Turgut Özal’ı, istiklalimiz için emeği geçen ecdadımızın her birini hayırla yad ediyorum. Amacımız emaneti daha da yükseğe çıkartarak gelecek nesillere aktarmaktır. Mecliste ettiğimiz yeminle birlikte sistemin fiilen işlemeye başladığı 9 Temmuz gününden bu yana gerek şahsım, gerekse de bakanlarım yoğun bir mesai içindeler. Bir yandan yeni yönetim sisteminin mimarisini oluşturuyor ve diğer yandan projeleri programları hazırlıyoruz. Tüm bunları devlet işlerinde millete sunulan hizmetlerde en küçük aksamaya meydan vermeyecek şekilde yürütüyoruz, şeklindeki konuşmaları ve vurgularının da çok dikkate değer ve manidar olduğunu da düşünüyorum.
Türk Devleti iki bin yıllık tarihi devlet kodları ve kadim medeniyet kültürüne de dönmeye başladıkça.. Karşılarında eski Türkiye’yi özleyen küresel güçler ve işbirlikçiler, emredersiniz, başka bir arzunuz var mı diyen bir Türk devleti ve milletini de göremedikleri için son yıllarda ve özellik de son günlerde her bir koldan ve ekonomi üzerinden saldırıya geçmişlerdir! Neden? Bir papaz üzerinden yürütülen ekonomik tehditlerin arka planı nedir? Bir papaz ve müttefiklik ilkelerine aykırı olarak yürütülmekte olan ekonomik şantaj ve tehditler! Papaz görüntüsü altında devletimizden başkaca talep, istek ve emirler(!) mi vardır? Ve bu talep ve emirler(!) de Türk Devleti tarafından görmezden ve duymazdan mı gelinmektedir?! Akıl alır gibi değil! Dünyayı yöneten güçler de zaten akla değil, toplumları algılar üzerinden yönetir, saldırıya geçer ve böylece işgal tamamlanmış olur! Bu operasyonu göremediğiniz an kaybedersiniz; Tarihte olduğu gibi! Peki, tüm dünya devletlerine Türkiye’ye yaptırım uygulanması gerekir taleplerine ne demeli?! Sayın Cumhurbaşkanımız 100 günlük icraat eylem planı açıklamasında, devlet millet bütünleşmesi çerçevesinde, asil Türk milletinden bazı talepleri olmuştur. Milletin omuz ve destek vermediği hiçbir savaş kazanılamayacağına göre; Tarihin tozlu sayfaları bunların canlı örnekleri ile doludur! Asil Türk milleti kadim Anadolu topraklarında mücadele ile ancak var olmuştur! Anadolu’da mücadele olmadan var olunamaz! Anadolu’da hiçbir zaman rehavet olmaz! Bugün yine Türk milletine asil ve yüce bir görev düşmekte, devlet başkanı da asil milletinden bir talepte bulunmaktadır! Peki, nedir Sayın Cumhurbaşkanımızın asil Türk milletinden talebi? Son yıllarda ardı ardına yaşadığımız gelişmelerin ekonomi alanındaki programlarımızı yavaşlattığı bir gerçektir. Özellikle 15 Temmuz darbe girişimi ve sonrasındaki hadiselerin hedefinde ekonomimizin de bulunduğunu görüyoruz. Bir ekonomik savaşla karşı karşıyayız. Hiç endişe etmeyin, biz bu savaştan da galip çıkacağız. Bu tuzakları bize çok kurdular, hepsini de aştık, bunu da aşacağız. Milletime diyorum ki, yastık altından gelin dövizlerinizi çıkartın, dolar avrolarınızı çıkartın, altınlarınızı çıkartın ve gelin bunları TL’ye nakde dönüştürün. Yerli ve milli direnişimizi tüm dünyaya karşı ortaya koyun, şeklindeki ekonomi üzerinden devletimize yönelik yürütülmekte olan küresel güçler ve işbirlikçiler savaşına asil milletinden desteklerini talep etmektedir.